Alman adaletinden hâlâ hayýr umanlar varsa hayal kýrýklýðýna þimdiden hazýrlansýnlar...
Sekiz Türk’ün, bir Yunan’ýn ve bir Alman kadýn polisin canýný almýþ ‘Neo-Nazi’ örgütüyle ilgili dava bizim gazetecilerin izleyemeyeceði biçimde ayarlandý, Münih Eyalet Mahkemesi tarafýndan... Bir gazete (Sabah) dava açýnca Alman Anayasa Mahkemesi “Türk basýnýný da alýn” kararý verdi, ama mahkeme direniyor...
Hürriyet çareyi mahkemenin önceden haber uçurduðu ve bu sayede duruþmaya katýlabilecek bazý Alman gazetecileri ‘kiralamada’ bulmuþ...
Meramlarý oldu süreci yönetenlerin: Mahkemeden gelecek haberler kayýrýlmýþ Alman gazetecilerin eleðinden geçerek bizlere ulaþacak...
Yazdýklarýmýn sizlere masal gibi geldiðini biliyorum; baþkalarý susarken konuyla ilgili yazdýðým diðer yazýlar da ilk okuduðunuzda üzerinizde “Almanya’da olamaz böyle bir þey” etkisi yapmýþtý; ama hepsi doðru çýktý: 2000 yýlýndan baþlayarak on yýl boyunca on kiþinin öldürülmesi Türk mafyasýnýn iç hesaplaþmasý deðildi; hepsini üç kiþiden oluþan bir Neo-Nazi çetesi öldürmüþtü. Eylemlerini Alman istihbaratýnýn gözetimi altýnda yapan bir Neo-Nazi çetesi...
Naziliði hatýrlatan her türlü örgütlenmenin yasak olduðu bir ülkede bir Neo-Nazi hücresiyle ilgili davanýn görülmesi ilgi çekiyor elbette. Ancak sekiz Türk kurbanýn hakkýnýn aranacaðý mahkemeye Türkiye’nin Berlin büyükelçisi ile TBMM insan haklarý komisyonu baþkanýna yer açmadý Münih Eyalet Mahkemesi...
Yeþiller Partisi’nden milletvekili Claudia Roth’un ülkemizdeki insan haklarýyla ilgili davalarda yargýçlarýn hoþgörüsüyle boy gösterdiðini bilmiyor olabilir mi Münih’teki mahkemenin yargýçlarý?
Neden böyle davranýyorlar acaba?
Terörist hücrenin on yýl boyunca ülkenin dört bir tarafýnda eylem yapabilmesi hayret verici. Bombalar... Banka soymalar... Birisi Alman kadýn polis memuru olmak üzere on kiþiyi öldürmeler... Ve son eylemleri sýrasýnda yakalanýnca aralarýnda aldýklarý prensip kararý sebebiyle militanlarýn intihar etmesi...
Üçü de intihar etse ve eylemlerinin ipuçlarýný arþivledikleri karavan yaktýklarý ateþle kül olsa âdi suçlu muamelesi görecekleri ve dosyalarý kapatýlacaðý için yargýya ihtiyaç kalmayacaktý... Hesabýn bu olduðu, ancak Alman istihbaratýndaki hesabýn yerel polisçe boþa çýkartýldýðý belli. Militanlardan biri intihar etmeyip çýkan yangýn bastýrýlýnca karavandan elde edilen ipuçlarý bambaþka bir tablo ortaya çýkardý...
Cinayetlerden biri kameralarla donatýlmýþ bir Ýnternet kafede iþlendiði için biliyoruz: Resmi yazýþmalarda kendisinden ‘Andreas T’ olarak söz edilen bir istihbaratçý da bulunuyordu eylemlerde... Gözü önünde iþlenen cinayeti polisler tarafýndan sorguya çekildiðinde ‘hatýrlayamadýðýný’ söyleyen bir istihbaratçý...
Ýstihbarat örgütüyle ünlü Almanya’nýn BfV (Anayasayý Koruma Örgütü) baþkaný Heinz Fromm bu yüzden istifa etti.
Etti de ne oldu? Dosyayý kapatma görevi, öyle anlaþýlýyor ki, Münih Eyalet Mahkemesi’nin baþyargýcý Karl Huber ile yargýlamayý yapacak mahkemenin yargýcý Manfred Götzl’e havale edildi. Huber, “Biz bu davayý kanýtlardan hareketle derinleþtirecek ve soruþturma baþlatacak deðiliz; görevimiz suçluysa sanýða ceza vermekten ibaret” açýklamasýný yaptý bile...
‘Alman derin devleti’mi? Saçmalamayýn caným; dava baþlamadan bitti bile...