Gördünüz mü þu Almanlar’ýn yaptýðýný?
Almanya’da on kiþiyi öldüren, saða sola bombalar atýp banka soyan bir örgütü yargýlayacak mahkeme Türkiye’nin Berlin büyükelçisi ile TBMM insan haklarý komisyonu baþkanýnýn davayý izlemede öncelik baþvurusunu reddetmiþ...
Yargýlanan örgüt üyelerinin öldürdüðü on kiþiden sekizi Türk olduðu için davayla ilgilenmek zorunda Türkiye... Mahkeme, büyükelçi ile milletvekilinin, salona rahat giriþ-çýkýþýna izin vermeyerek büyük bir ayýba imza atmýþ oldu.
Kendi ülkesinin vatandaþý Yeþiller Partisi üyesi Claudia Roth’a sorsaydý, onun Türkiye’deki insan haklarýyla ilgili her davayý nasýl ayrýcalýklý bir konumda izlediðini öðrenebilirdi. Türkiye’de kendilerine gösterilen nezaketi, Türkiye’nin büyükelçisi ve milletvekilinden Almanlar’ýn esirgemeleri utanç verici...
Tavýrlarý, Türkiye’nin davayý birebir izleme þevkini kýrmamalý.
Neo-Nazi bir grup tarafýndan on yýllýk bir süre içerisinde öldürülen Türkler’in büyük bir bölümü dönercilik yaptýðý için (sekizinci kurban olan Yunanlý da öyleydi), medya, cinayetlere ‘dönerci cinayetleri’ adýný yakýþtýrmýþtý. Alman istihbaratý tarafýndan beslenen gazeteler, cinayetlerin Türkler-arasý sürtüþmeyle iþlendiði iddiasýný yayýp durdu.
Son eylemlerinde polisin suçüstü yapmasýyla örgütün ipliði pazara çýktý: ‘Neo-Nazi’ ideolojiye sahipmiþ örgüt... Karavanlarýnda yakmaya çalýþtýklarý malzemeden elde kalanlar baþka bilinmeyen eylemlerine de ýþýk tutucuymuþ...
Buraya kadar anlattýklarým fazla önemli deðil, bundan sonrasý hem daha önemli hem de daha heyecanlý: Örgütün ilk nüvesi içerisinde bile Alman istihbaratý unsurlarý yer alýyormuþ, onlar kurdurmuþ örgütü; faal olduklarý yýllar boyunca yaptýklarý her þeyden Alman devleti haberdarmýþ... Eylemlerine göz yumulmuþ, yardýmcý bile olunmuþ...
Fâþ olan derin iliþkiler sonucunda Alman istihbarat örgütü baþkaný istifa etmek zorunda kaldý.
Almanya’nýn ülkesindeki uçan kuþtan bile haberdar istihbarat örgütünün adý ‘Anayasayý Koruma Kurumu’ (BfV)... Bu kurum, aðýna takýlan kiþiler, dernekler, vakýflar ve örgütlerle ilgili her yýl bir genel deðerlendirme yayýmlýyor. En dikkatle takip ettiklerinin baþýnda Türkler ve Neo-Naziler ile ilgili örgütler geliyor.
Mahkemelik olan Neo-Nazi örgütü hakkýnda suskundu raporlarý; ‘dönerci cinayetleri’ne de þöylesine dokunulup geçiliyordu. Bu da doðal; BfV, “Bizim çocuklar Türkleri bezdirmek için cinayetleri iþliyor” demeyecekti herhalde?
Acaba davaya bakan Münih Eyalet Mahkemesi Türkiye ile ilgili baþka davalardan tavrýný bildiðimiz Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nden (FEM) farklý mý davranacak?
28 Þubat’a giden günlerde (1996’da) bir uyuþturucu davasýna bakan FEM, Refahyol Hükümeti’nin baþbakan yardýmcýsý Tansu Çiller’in adýný olayýn içine karýþtýrabilmiþti. Hükümetin düþmesine katkýda bulunduktan hayli sonra özür diledi mahkeme; Çiller’in uyuþturucuyla iliþkisi yokmuþ...
Þu yakýnlarda da ‘Deniz Feneri e.V. davasý’ ayný mahkemede görüldü. Alman yasalarýna göre anlaþýlýnca bitmesi gerekirken, hem anlaþma yaptýrdý, hem de yargýlamayý sürdürdü FEM...
Her iki davada da BfV mensubu bir istihbaratçý yargýlamalarý izlemiþti.
Münih Mahkemesi büyükelçi ve milletvekiline “Gelmeyin” demiþ olsa bile Büyükelçilik’ten bir diplomat ile TBMM’den bir üye salonda mutlaka bulunmalý.