Almanlar İncirlik’ten çıkarsa!

İlk duyduğumuzda, bize yaptıkları haksızlıkları düşününce; “Canları cehenneme” dedik.. Ama Almanların böyle bir dönemde İncirlik’ten çıkma kararı gerçekten bizim umurumuzda olmamalı mı?.. Böyle bir ortamda, Almanya’nın;“..Olabilir, biz de Ürdün’e gideriz, bizim için burada olmak çok da önemli değil…” demesi, Türkiye gibi bir gücün NATO’daki ağırlığının ve etkinliğinin sorgulanmasına yol açmaz mı, ne dersiniz?.. En son 1 Mart 2003’te söylenen “Aslında Türkiye’ye çok da ihtiyaç yokmuş” sözünün faturasını fazlasıyla ödedik.. Bu defa da Almanya’nın bu hamlesinin böyle bir algıya yol açmamasına çalışmak lazım..

Arınç iftara davetliymiş

“Arınç Başbakan’ın iftar davetine katılmadı” diye haber yapıyorlar.. Hatta bu tür haberleri,  kopuşa referans gösteriyorlar.. Neyse ben bu başlığa bakınca ne görüyorum biliyor musunuz?..
FETÖ için “Cübbemi Giyerim” diyen Arınç’ın, damadı “FETÖ’nün mahrem imamı” olduğu gerekçesiyle tutuklandığı gün, Başbakanlık iftarına davet edildiğini görüyorum...

Halk kahramanı Deniz Seki!

Deniz Seki’nin cezaevinden tahliyesini izlediniz.. Belki de pek çoğunuz televizyonların canlı yayınlarından gördünüz.. Dolayısıyla iğneyi kendime batırmadan kimseye çuvaldız gösterecek halim yok.. Deniz Seki bir kahraman gibi karşılandı. Çıkışında beyaz güvercinler uçuruldu.. Hürriyet mesajları verildi. Sanırsınız bir politik hareketin lideri de muhaliflerince baskılanmış şimdi özgürlüğüne kavuşuyor.. Sanırsın ilk iş kendisine inananlarla birlikte kutsal yürüyüşe başlayacak.. Yahu önü sonu uyuşturucu ticaretinden hüküm giydi, cezası bitti tahliye oldu.. Bu.. Diğer uyuşturucu satıcıları daha mı az yattı da haksızlığa mı uğradı?.. Ya da diğer uyuşturucu satıcılarının sesi Deniz Seki kadar güzel değil diye mi bu çifte standart?.. Ben Deniz Seki dinleyen, şarkılarındaki duyguları yaşayan biriyim.. Ama suç ve suçlu diye bir rasyonel gerçeklik var ortada, içini boşaltmanın alemi yok..

Yük olmayın yük alın!

Pamukkale Üniversitesi rektörü Hüseyin Bağ’ın yaptığı garip atama durduruldu.. Eşini enstitü sekreteri olarak atamış, eleştirilerin hedefi olmuştu.. Neyse dönüp dönüp aynı şeyleri yazmaya gerek yok. Yalnız bu örnekten hareketle bir noktanın altını çizmek lazım. Misal Prof.Dr. Hüseyin Bağ.. 15 Temmuz sonrası FETÖ operasyonları nedeniyle boşalan koltuklara atama yapılana kadar önemli bir görev icra etti.. 16 Fakültenin dekanlığına, 3 yüksekokul ve 2 enstitünün de müdürlüğüne vekalet etti. Devleti, ondan zor zamanda fedakarlık istedi.. Ama o yük almak yerine yük olmayı tercih etti.. “22 Koltuklu Rektör” haberlerinin baş kahramanı oldu.. Bunca işi gücü arasında zor durumdaki bir çocuğun ameliyatı için yardım isteyen bir vatandaşla twitter’dan dalga geçti.. Son olarak karısını getirdi enstitü sekreterliği görevine oturttu.. Bütün bu süre içinde bilimsel hangi faaliyete imza attığını biiyor musunuz?.. Ben bilmiyorum da..