Son dönemde kamuoyunda pazarlanan tez; Almanya nükleer santrallerini kapatıyor! Türkiye asla bu yola girmemeli, nükleer hariç bir yapı tasarlayarak yoluna devam etmeli!
Sevgili dostlar, pazarlanan bu tezin ve arkasındaki oyunun “Türkiye siyanürle altın çıkarmasın” tiyatrosundan hiçbir farkı yok. Köylüleri sokağa döken güç ile “Türkiye nükleer olmasın, cari açık vermeye devam etsin” baskısını yapan güç aynı kaynaktan geliyor...
Peki neden Türkiye’nin “nükleer adımından” bu kadar korkuluyor?
Bu noktada bazı tespitler yapalım sonrasında bu soruya cevap verelim;
1- Dünyanın birincil enerji tüketimi; % 35 petrol, % 29 kömür, % 25 doğalgaz... Fosil yakıtların dünya enerji tüketimi içinde toplam payı % 89.
2- İspatlanmış petrol yataklarının % 55’i Orta Doğu’da, % 78’i OPEC ülkelerinde.
3- Dünya genelinde petrolün % 55’ini tüketen OECD ülkelerindeki ispatlanmış petrol yatağı dünya genelinin % 7’si civarında.
4- İspatlanmış doğalgaz yataklarının % 54’ü üç ülkede; % 24 Rusya, % 16 İran, % 14 katar, Dünya doğalgaz arzının % 50’sini tüketen OECD ülkelerinin kaynakları sadece % 10.
5- Dünya nüfusunun % 20’sini barındıran OECD ülkeleri toplan enerjinin % 50’sini tüketiyorlar, Çin toplam enerjinin % 17’sini tek başına tüketiyor.
6- Petrol ithalatında % 23 ile Avrupa ilk sırada yer alırken, petrol ihracatında Rusya % 14 ile ilk sırada.
7- Avrupa tükettiği petrolün % 86’sını, doğalgazın ise % 65’ini ithal ediyor. Avrupa’nın ithalat yaptığı en büyük kaynak Rusya.
8- Avrupa’nın 2011 yılı toplam enerji tüketimi 1,75 milyar ton petrole eşdeğer. Bu tüketimin % 40’ı petrol, % 25’i doğal gaz, % 16’sı kömür, % 12’si nükleer enerji, % 5’i hidroelektrik, % 4’ü yenilenebilir enerji.
9- AB tükettiği petrolün % 30’unu Rusya’dan ithal ederken, kullandığı doğal gazın % 32’sini Rusya’dan sağlıyor.
10- AB’nin ortalama enerji dışa bağımlılığı % 55 düzeyindeyken, bazı ülkelerin sadece Rusya’ya bağımlı olma oranları % 50’nin üstünde.
11- Avrupa ülkelerinin ister öz kaynak, ister ithal olsun “gaza bağımlı” olma oranları da çok yüksek. Finlandiya yüzde 100, Slovakya yüzde 100, Yunanistan yüzde 84, Polonya yüzde 63, Fransa yüzde 23, Almanya yüzde 40, İtalya yüzde 32.
12- 2023 yılında AB kullanacağı petrolün % 93’ünü, doğalgazın % 77’sini ithal edecek. Bu oranlar 2030 yılında petrol için % 95’e, doğalgaz için % 84’e çıkacak.
13- Rusya 510 milyon ton petrol üretimi ile dünya genelinde ilk sırayı alırken, ürettiği petrolün % 30’unu doğrudan AB ülkelerine satıyor.
14- Doğalgaz bağımlılığında AB ülkeleri içinde ilk sırayı Almanya alırken, ikinci sırada İtalya geliyor.
15- 2023-2030 dönemine kadar dünya genelinde 25 trilyon dolar enerji yatırımı yapılmaz ise, başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülke büyük bir darboğaz ile karşı karşıya kalacak.
16- Yapılması gereken 25 trilyon dolarlık yatırımın neredeyse yarısı AB tarafından karşılanmak zorunda ve AB ülkelerinin bu kaynağı bulma şansı yok.
17- Türkiye “petrol-gaz” bölgelerine yakınlık avantajına “nükleer adımı da” ekleyince AB ile arasındaki fark daha da açılacak ve Türkiye, AB’nin çok önünde bir yer tutacak!
Sevgili dostlar, bu veriler sonrası aynı soruyu soralım; AB’nin efendisi Almanya neden Türkiye’nin nükleer atağını engellemeye çalışıyor?
Cevap çok açık; AVRUPA’nın 2023’e kadar dirense bile, 2023 sonrasında yoluna devam etme şansı hiç yok! Sadece “enerji dinamiklerinde” bile “giderek daha kötü duruma düşecek” ve bırakın birlik “Union” olarak kalmayı Yunanistan gibi bazı ülkelerin “ülke olarak kalma” şansı dahi olmayacak, kaos katsayısı artacak!
Bu noktada gelelim Türkiye gerçeğine...
Avrupa süratle “bağımlı hale” gelirken, Türkiye-Rusya çizgisinde her şey değişecek, değişmeye de başladı. Avrupa, ekonomik zorluklar-bağımlı olma-yaşlanan nüfus” gibi etkilerle “gücünü kaybederken”, gittikçe güçlenen Rusya ve her anlamda “bağımsız bir güç olma” yoluna giren Türkiye Avrupa’nın da yer aldığı coğrafya içinde MERKEZ ve EFENDİ konumuna gelecekler...
Sonuç 1: 2023 yılında 2,5 trilyon dolar milli gelir, 3 nükleer santral ve enerjiden kaynaklanan açığı “0” noktasına getirilerek “bağımsız hale gelmiş”, petrol-gaz kaynaklarına yakın hatta “geçen-geçecek boruları” kontrol edecek bir Türkiye, geleceği sorgulayan Almanya-İngiltere-İsrail için korkulu bir rüya haline gelecek!
Sonuç 2: Bağımlı olma katsayısı “0” noktasına çekilmiş Türkiye, bu gücü askeri teknoloji ve yeni imkanlar ile de pekiştirebilirse, “korkulan büyük güç” ortaya çıkacak.
Son söz: Türkiye “tam bağımsız olma” yolunda çıktığı “nükleer yoldan” asla ama asla dönmemeli! Enerji bağımlılığı kalmamış, askeri gücü “nükleer” hale gelmiş, ekonomide AB ülkelerini geride bırakmış bir Türkiye DİĞERLERİ ve uzantılarının engel olmak istedikleri korkulu rüyaları. Bu tuzağa düşmeyelim ve çıktığımız yolun zorluğunu bilerek daha çok çalışalım ev en önemlisi içeride “kaos” üretmelerine izin vermeyelim... Yaşasın tam bağımsız, emperyal, cihanşümul, BÜYÜK TÜRKİYE...