Almanya nereye koþuyor?

Almanya, Ortadoðu politikasýný öncelikle AB üyeleri sonra da ABD ile uyumlu götürmeye özen gösterir. Hatta bazen ABD-Birleþik Krallýk ortak uygulamalarýna, bir üçüncü ortak gibi katýlýr ve hepsinden daha etkin roller alýr.

Örneðin, NATO’nun Türkiye’yi tam olarak nereden geleceði belli olmayan tehditlere karþý koruma kararýný þiddetle destekleyen Almanya, herkesten önce gelip Patriot’larý yerleþtirme fedakarlýðýnda bulunmuþtu. Geçen hafta, ABD ve Birleþik Krallýk baþta Yemen olmak üzere bir dizi Ortadoðu ülkesinde bir kaç günlüðüne konsolosluklarýný kapattý, Almanya hemen bu karara ortak oldu, o da kapattý. Olasý bir saldýrýdan korunmak için bu kararýn alýndýðý ileri sürülse de, anlaþýldýðý kadarýyla daha çok konsolosluk hizmetinden yararlanmak  isteyenlerin cezalandýrýlmasý sürecine katký vermiþ oldu.

Mýsýr karþýsýndaki tutumu da aynen ABD’ninki gibi oldu. Dýþiþleri bakaný Westerwelle, Mýsýr’da yaþananlarý, ABD Dýþiþleri Bakaný’ndan ilhamla, darbe deðil devrim olarak tanýmladý. Yani olumsuz deðil, olumlu bir geliþme olarak gördüðünü beyan etti.

Ancak bu uyumlu gidiþatýn adý geçen ülkelerin orta ve uzun vadeli beklentileriyle örtüþtüðünü söylemek her zaman kolay olmaz.

Önlerde yer tutma

Bu uyuma raðmen, Almanya’nýn özel hamleleri olduðunu ve bunu da dostlarýnýn önüne geçmek, onlarýn açtýðý yolu kullanarak kendi baþýna giriþimlerde bulunmak olarak ifade etmek mümkün.

Almanya’nýn Dýþiþleri Bakaný, geçtiðimiz hafta Mýsýr’a resmi bir ziyaret yaptý. Görüþtüðü kiþiler arasýnda Mursi karþýtý gösteri yapanlarýn lideri de vardý.

Bu arada Mursi ile de görüþmek istemiþ, ama izin alamamýþtý.

Bu giriþim bir yandan Mýsýr’ýn olasý yeni kadrolarýna yatýrým yapmak, öte yandan da Mursi ile görüþen AB Dýþiþleri temsilcisi Asthon’dan, belki de Ýngiliz vatandaþý olmasý hasebiyle, rol kapmak olarak deðerlendirilmesi mümkün.  

Ayrýca, Alman basýnýnda Ýran ile ilgili bolca olumlu haberler yapýldýðýna göre, yeni Ýran yönetimine de ilk el uzatacak ülkelerden birisinin Almanya olacaðýna kuþku bulunmuyor. Ne de olsa ambargolara raðmen Ýran’la ticaretine devam eden ülkelerden birisi Almanya olmuþtu. Almanya politikasýnýn, ABD ile iliþkileri bozmadan Rusya ile iþ yapmak, bu çerçevede Orta Asya ve Ortadoðu’da bir kaç kapýyý kendisine baðlamak olarak özetlenmesi mümkün.

ABD ne der?

Ancak ABD-Rusya dengesini tutturabilmek her durumda o kadar kolay deðil, üstelik ABD’nin de Almanya’ya fazla güvendiðini söyleyemeyiz. Aslýnda ABD hiç bir müttefikine güvenmiyormuþ demek daha doðru, zira Snowden’in sýzdýrdýðý bilgilere göre ABD tüm Avrupalý liderleri dinliyor ve izliyormuþ.

Almanya, bu skandal sonrasýnda, 1968’de ABD ve Birleþik Krallýk ile imzaladýðý G10 yasasý kapsamýndaki teknik istihbarat paylaþýmýna dair anlaþmayý fes etti. Gerçi taraflar anlaþarak ayrýlmýþlar ama, Almanya’nýn bu kararýn hemen ertesinde Siber Dýþ Politika Temsilcisi diye bir mevki oluþturduðunu ilan etmesi manidar. Bu, ‘kendi teknolojik istihbaratýmý kendim yaparým’ anlamýna geliyor.

Benzer bir durum Balkanlarda iç savaþ yaþanýrken de olmuþtu, sonra ABD hem Balkanlara hem de duruma müdahale edip giriþimin ertelenmesini saðlamýþtý. Irak iþgali öncesinde de Almanya’nýn ABD’den baðýmsýz ‘teknik güvenlik’ giriþimleri olmuþ, ama yine ertelenmek durumunda kalmýþtý.

Balkanlar’daki iç savaþ ve Irak iþgali sýralarýnda her nedense baþta Türkiye olmak üzere bir dizi yerde Alman istihbaratçýlar yakalanmýþtý. Rastlantý herhalde, geçen hafta yine benzer bir haber yayýnlandý.

Ýstihbarat konusunda ABD’den yolunu ayýrmak isteyen Almanya bir kez daha giriþimlerini ertelemek durumunda kalabilir. Tabi bu ertelemeye ne tür bir ABD müdahalesi neden olacak, onu da yakýn zamanda görebiliriz. Herkese iyi bayramlar.