Almanya ve Suriye

Almanya’da yaþanan yangýn faciasýnýn ardýndan devam eden tartýþmalar, söz konusu olayýn bir kaza olup olmadýðý üzerinden devam ediyor. Dolayýsýyla da kesinlikle yanlýþ bir mecrada ilerliyor.

Sekiz vatandaþýmýzýn hayatýný kaybetmesiyle sonuçlanan yangýnýn, bir sabotaj mý, yoksa Alman polisinin daha yangýn devam ederken yaptýðý açýklamada olduðu üzere ‘elektrik kontaðýndan kaynaklanan bir kaza’ olup olmadýðýný tartýþýrken, benzeri olaylarýn tarihçesi üzerinden hareket etmek çok daha saðlýklý bir yaklaþým olabilir.

Güncel olan hadisenin bir kaza olduðu yönündeki Alman resmi görüþü þaþýrtýcý deðil. Olayýn ardýndan ‘geniþ kapsamlý’ bir soruþturma baþlatýlmasý, yine daha önceki benzer soruþturmalarýn seyrine bakýldýðýnda daha þimdiden sonucu belli gibi görünse de, Türkiye tarafýnda soruþturmanýn sonucunu yakýndan takip etme konusunda bir eðilim var.

Ankara’dan, gerekirse soruþturmanýn bizzat içinde yer alýnabileceði yönünde bir görüþ bildirildi. Alman makamlarýndan buna sýcak bir cevap gelme ihtimali hayli zayýf olsa da önemli bir hamle.

Biraz geç olsa da Türkiye medyasýnýn olayýn üzerine gitmesinin sürece katkýsý olduðundan kuþku yok. Ancak bu ilgiyi sahici ve kalýcý hale getirmeden, gerçek bir lobi gücünden bahsetmek kolay deðil.

***

Diðer yandan asýl sorun, hali hazýrda Türkiye ile bir þekilde baðý olan milyonlarca insanýn mevcut sorunlarý ve gelecekleri üzerinde kafalarýn hayli karýþýk olmasý.

Son zamanlarda bu konularý ele alýrken, sýk sýk Türkiye’nin bu konuyla daha aktif ilgilenmesinin önemine deðindim. Buradaki kastým, sadece kurumsal anlamda bir devlet politikasýnýn oluþturulmasý deðil. Hatta aksine bu konuda atýlacak adýmlar, kurumsal anlamda devletten baðýmsýz olduðu sürece daha güçlü ve kalýcý olabilir.

Bu tespit bizi dönüp dolaþtýrýp Türkiye’nin ‘yumuþak güç’ unsurlarýna getiriyor. Yakýn bir tarihe kadar neredeyse burnunun dibinde sayýlacak alanlardaki tarihsel baðlarýný, ilgilerini ve ortak kader algýsýný yitiren bir ülkenin, binlerce kilometre uzaktaki insanlarýyla ilgilenirken þaþkýnlýk yaþamasý ve bocalamasý da son derece normal.

Þimdi Türkiye kendi doðal sýnýrlarýnda ilgilerini artýran, hamle ve operasyon gücünü yükselten bir ülke olarak varlýðýný hissettiriyor. Bugün Irak ve Suriye baþta olmak üzere geniþ bir alanda Ankara’nýn ne düþündüðü ve ne yapmak istediði dikkate alýnýyor, ciddiyetle hesaba katýlýyor. Bunun karþý hamleleri de hýzla geliþiyor kuþkusuz. Bu etkinliði daha yolun baþýnda kýrmak isteyenler, ülke içinden dýþýna kadar hemen her alanda Türkiye’ye karþý pek çok operasyon peþinde.

O nedenle sözgelimi Almanya’da yahut benzeri bir yerde ortaya çýkan bir olayý, sýradan bir iç çatýþmanýn yansýmasý gibi görmek son derece yanýltýcý. Tam aksine tüm bunlar büyük resimde çok daha derin bir hesaplaþmanýn parçasý olabilir.

Sonuçta neresinden bakarsanýz bakýn, Türkiye artýk sýnýrlarýna hapsolmuþ, kolayca sindirilebilen ülke deðil. Tam da bu nedenle Almanya’da yaþanan olayla ilgili tepkisi geçmiþten çok farklý oldu. Bundan sonra da daha farklý geliþecektir, geliþmek zorunda.

Þunu not edelim. Suriye konusunda sözü geçen Türkiye, Almanya’daki vatandaþlarýna herkesin istediði gibi operasyon yapabildiði bir ülke olamaz, olmamalý. O nedenle Türkiye’nin dýþ politikada ne yapýp ettiðini konuþurken, aralarýnda hiçbir bað yokmuþ gibi görünen hadiselere biraz daha yakýndan bakmakta yarar var.