Almanya’da Putin’leşme!

AB, Alman otomotiv devleri hakkında “rekabeti engellemek amacıyla 20 yıldır birlikte hareket etmek” suçlamasıyla soruşturma başlattı.
Haberi veren Der Spiegel’e göre, Almanya’nın önde gelen otomobil üreticileri 1990’lardan bu yana ‘dev bir kartel’e dönüşmüş.
Şirketler araç ve motor geliştirirken, fiyat belirlerken ortak hareket etmiş, hem rekabeti engellemiş, hem de müşterilerine ‘anlaşmalı fiyat’tan otomobil satmış!
Almanya’da ‘anti-kartel’ kurumu yok mu?
Var; Bundeskartellamt, yani Almanya Rekabet Kurumu.
Bu skandalların yıllardır ‘gözden kaçması’ enteresan mı?
Evet!..
Hatırlayacaksınız, 2015 yılında da, Alman otomotiv markalarının ‘emisyon hilesi’ ortaya çıkmış, şirketler ABD’ye milyar dolarlık cezalar ödemişlerdi. 4 milyondan fazla araç da geri çağrılmıştı.
ABD sadece Alman otomotiv şirketleri değil, Deutsche Bank, Commerzbank gibi Alman bankacılık devlerine de 15 milyar doları aşan cezalar kesti. Suçlamalar sadece mali usulsüzlüklerle ilgili değil, ‘para aklama’ da var.
Almanya ne yaptı?
AB’yi harekete geçirdi ve ABD merkezli internet devi Google, Apple’a milyar euroluk ‘vergi cezaları’ kesti.
ABD, emisyon cihazlarını üreten Bosch gibi yeni Alman şirketlerini soruşturma listesine aldı.
AB de, Amazon, McDonald’s gibi Amerikan şirketleri hakkında soruşturma başlattı!
İki taraf da birbirine ‘sen bana dokunursan ben de sana dokunurum’ mesajı veriyor.
H H H
Bir başka ‘mesajlaşma’ da ‘istihbarat’ alanında var.
“CIA Merkel’i dinledi” skandalı patladıktan kısa süre sonra, Alman medyasında “Almanya ABD Dışişleri Bakanları Kerry ve Clinton’u dinledi” haberleri yayınlandı.
Arkasından bizi de ilgilendiren bir başka haber geldi: “Almanya Türkiye’yi de dinledi; devlet adamlarını, önemli isimleri, medya dahil kurumları da…”
Türkiye’de yaygara kopmadı.
Yakın zamanda da Alman siyasiler ve istihbarat yöneticileri “MİT Almanya içinde casusluk yapıyor” şikayetleriyle medyada boy gösterdi!
Bir süre sonra da Türkiye’de casusluk yaptıkları şüphesiyle bazı Alman vatandaşları tutuklandı.
Almanya siyaseti ayağa kalktı!
Bir yere not edin:
Türkiye’de muhalif medya Almanya’nın ‘MİT burada casusluk yapıyor’ yaygarasını manşetlerden verirken, Almanya ‘muhalefeti’ ve medyası ‘tek ses’ olarak Alman istihbaratının ve iktidarının yanında yer aldı!
Kendi ülkesindeki sorunlardan çok “Türkiye’de muhalefetin susturulduğu” iddiasını Almanya gündeminde tutan muhalefet ve medya!

Halkların görüş alanının dışında kalan konularda herkes birbirinin ne yaptığını biliyor.
Oysa Türkiye’nin onlar kadar ‘görüş alanı’ dışında kalan konusu yok.
Açık konuşuyor:
“FETÖ’cüleri, PKK’lıları, DHKP’cileri korumayın ve bize karşı kullanmayın. Bunları korumak, desteklemek ve kullanmak adına yürüttüğünüz legal görünümlü adımlardan da, kişilerden de haberdarız!”
H H H
Ama Almanya tuhaf tepkiler veriyor.
Hem “Türkiye’nin iç siyasetini Almanya’ya taşımayın” diyor;
Hem de bizzat Alman politikacılar ve medya Türkiye’yi iç siyasetin gündeminde tutuyor!
Anlaşılan Eylül’deki seçimde Almanya başbakanını Türkiye, daha doğrusu ‘Erdoğan faktörü’ belirleyecek!
Öte yandan, hem Türkiye’ye “Bizi göçmenlerle tehdit etmeyin” diyor;
hem Türkiye’yi ‘şirketleriyle’ ve ‘turistleriyle’ tehdit ediyor. Hatta Almanya’daki Türk vatandaşlarıyla!
Vatandaşlarına “Türkiye’ye gitmeyin, Türk domatesi yemeyin, Türkiye’den bir şey almayın, satmayın” diyor…
‘Özel teşebbüs’ şirketlerine, ‘özgür’ vatandaşlarına ve ‘eşit haklara sahip’ göçmen kökenli vatandaşlarına ‘söz geçireceğinden’ gayet emin!
Bunlar ‘Putin tepkileri’…
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘Putinleşmekle’ itham ediyorlardı!
Lozan meselesi
Tarihe ‘zafer’ ve ‘hezimet’ arasında bir kategori açmakta neden zorlanıyoruz anlamıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lozan Barış Antlaşması’nın 94. yıldönümü mesajında, “cumhuriyetimizin kurucu belgesi”, “İstiklal Destanı’nın tescili” ve  “Sevr’i yırtan anlaşma”
dedi ve ‘kutladı’.
Lozan, bu milletin ter, kan ve gözyaşıyla verdiği Büyük Destan’ın hakkını veren bir anlaşma olmayabilir, ben de bu kanıdayım.
Ama ‘velev ki’ hezimet; bu millet bu hezimetten Cumhuriyet’le kendini yeniden var etmeyi başardı.
Masada neler kaybettiğimizi, neden kaybettiğimizi bilelim, ayrı;
Ama bugüne kadar kaybettiklerimize ağlamaktan kazanmaya vakit ve enerji bulamadık.
Böyle gitmesin…
Türkiye aciz değil.