Polemik seven biri deðilim. Baþkalarýyla uðraþmaktansa iþine yoðunlaþmak gerektiðine inanýrým. Alternatif yaklaþýmlara da açýk olduðumu düþünüyorum. Fakat ayný yanýlgýyý tekrar tekrar görmek canýma tak ettirdi. Cin çýkarma iþlemi yapan kiþilerin zarar verdiði kiþileri sýkça görmek canýmý sýkýyor. Üstelik dini bilginin kullanýlarak bu zararýn verilmesi sýkýntýmý arttýrýyor.
Çocukluk döneminde yaþanan travmatik yaþantýlar (istismar, dövülme, mutsuz bir aile ortamýnda büyümek, yalnýzlýk, çocukluktaki aðýr hastalýklar vb.) çocukluktan itibaren zihnimizin bölünmesine ve kiþide birden çok kiþilik oluþmasýna sebep oluyor. Zihni bölünen kiþiler kafa içinde iç ses duymaya baþlýyorlar. Kiþinin yüz ifadesi hýzla deðiþebiliyor. Kiþi bazen aþýrý sert bakan birine ardýndan da aðlayan bir çocuða dönebiliyor. Kiþi içinde kendisinden baþka kiþilerin de var olduðunu anlar hale geliyor.
Bu durumda kiþilerin ve ailelerin aklýna ilk olarak “cin çarpmasý” geliyor. Dolayýsýyla da kiþi cinci hocalara götürülüyor. Cinci hocalar bu hastalarý çok seviyor. Çünkü þizofreni gibi hastalýklarda etkili bir þey yapamadýklarýný biliyorlar. Ama dissosiyatif kimlik bozukluðu teorilerini desteklemeye çok müsait. Terapi sýrasýnda benim karþýma çýkan, benimle konuþan alter kimlikler onlarýnda karþýsýna çýkýyor. Alter kimlikleri cin olarak adlandýrýyorlar.
Halbuki alter kimlikler çocuðun yaþadýðý acýlarla baþ etmek için geliþtirdiði zihinsel baþ etme yönteminden ibaret. Çocuk kaçamayacaðý acý karþýsýnda, acýyý aktaracaðý baþka bir zihin var ediyor. Böylece yaþanan acýnýn çok azý kendi üzerinde kaldýðý için yaþama devam edebiliyor. Ayrýþan zihin de zekâ içerdiði için içeride geliþerek yeni bir kimliðe dönüþüyor. Otonomi kazanan bu zihin ana zihin gibi düþünüp konuþabiliyor.
Alter kimlikler bedeni kontrol ettiðinde kiþinin ben algýsýnda, yaþ algýsýnda, bakýþlarýnda, ses tonunda dramatik deðiþimlere yol açabiliyor. Ýþte bu deðiþimi gören cinci hoca hem kendisi bunlarýn cin olduðuna inanýyor hem de bu deðiþimleri aileye göstererek cin etkisini kendince ispatlamýþ oluyor. En büyük zararlarý ise “cin çýkarma ayinleri” üzerinden oluyor. Çünkü bu kimlikler aslýnda kiþinin kolu bacaðý gibi kendisine ve hayat öyküsüne ait þeyler. Kimlikleri göndermek kiþinin elini kolunu kesmeye benzer. Halbuki biz terapide bu kimliklerin oluþ mekanizmalarýný ve rollerini anlayarak, ana zihinle birleþtiriyoruz. Yani cinci hocalar terapide yaptýðýmýzýn tam tersini yapýyorlar. Bu sebeple de kiþiye açýkça zarar veriyorlar.
Ýslam týp geleneði ruhsal hastalýklarý bedenin hastalýklarý olarak görür. Ruhsal hastalýklarý hem açýklarken hem de tedavi ederken bedeni esas alýrlar. Bedenin veya psikolojik rahatsýzlýklarý cin üzerinden izah etmezler. Bunu anlamak için hicri 3. yüzyýlda yaþayan Müslüman alim Ebu Zeyd Ahmed El-Belhi’nin Türkçe’ye Endülüs Kitap tarafýndan “Beden ve Ruh Saðlýðý” baþlýðýyla çevrilen eserine bakmak yeterli.
Dini inançlarýmýz içindeki cin meselesini uzun süreli ve her toplumda belirli oranda görülen klinik hastalýklar üzerinden tanýmlamamak lazým. Çocukluktaki acýlarla baþ etmek için geliþen bir beyin mekanizmasýný cin olarak görmek hem cahillik hem de acý çeken insanlarla yeni acýlar ekleyen bir zalimlik.