Alternatif Freedom House okuması

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House (“Özgürlük Evi”) tarafından Türkiye’de basın hürriyetine dair yayınlanan son rapor, epey tepki ve tartışma doğurdu. Tahmin edilebileceği gibi, iktidar kanadı raporu olumsuz, muhalefet kanadı ise olumlu buldu. Ancak, gördüğüm kadarıyla, bu konuda fikir beyan edenlerin çoğu bazı önemli detayları atladı. 

Önce şunu belirteyim: Freedom House, sadece Türkiye’ye bakmıyor. Dünyadaki tüm ülkelere “özgürlük karnesi” veriyor belirli kriterlere göre. Kendi ülkesi ABD’ye de not veriyor ki, bu sene ABD’nin “medya özgürlüğü” konusundaki notu epey düşmüş durumda. (Snowden olayı gibi skandallar yüzünden.)

Öyle ki, koca “özgürlükler ülkesi Amerika” dünyada 30. sırada bu yıl. Medyası ondan daha özgür olan ülkeler arasında; Andorra, Jamaika, Kosta Rika, Estonya ve Barbados dahi var. İsrail de listenin epey aşağılarında, 62. sırada. (Medyası en özgür ülkeler ise başta İsveç olmak üzere İskandinav ülkeleri.)

Bir başka kritik nokta ise şu: “Medya Özgürlüğü”, Freedom House karnesindeki altbaşlıklardan biri sadece. Bir de, din özgürlüğü, politik özgürlükler, azınlık hakları gibi kriterleri de hesaba katan “genel özgürlük notu” var. Türkiye ise burada, eskiden de olduğu gibi, hala “yarı-özgür” ülkeler liginde.

Diyebilirsiniz ki, belki Müslümanlara bir garezi vardır adamların, hep düşük not veriyorlardır. Ancak yayınladıkları “Özgürlük Haritası”ında böyle peşin bir hüküm gözükmüyor. Rusya, Çin veya Burma’yı “özgür olmayan ülke” saymışlar mesela. Buna karşın Tunus, Libya, Pakistan veya Bangladeş gibi Müslüman ülkeler “yarı özgür.” Darbeci Mısır, “özgür değil.”

Genel özgürlük notu

Asıl vurgulamak istediğim nokta, Freedom House’un aslında Türkiye’ye bizde algılandığı kadar kötü bir not vermediği.

Bunu, sadece “medya özgürlüğü”ne değil de, sözünü ettiğim “genel özgürlük notu”na bakınca görüyorsunuz. Bu kritere göre Türkiye “yarı özgür” ligindeki konumunu son 15 yıldır sürdürüyor. Ancak, bugün onbeş yıl öncesine göre epey ilerleme kaydetmiş durumda.

Bunu görmek için Freedom House sitesine girip, Türkiye hakkındaki tüm notlamaları geçmişe doğru giderek inceledim. En eski tarih 1999, yani 28 Şubat dönemiydi.

Baktım, o dönemde Türkiye’nin genel özgürlük notu 7 üzerinden 4.5 imiş. (Bayağı kötüymüş yani, çünkü 1 en yüksek, 7 ise en düşük not.) Sonra 2001 ve 2002 yıllarına baktım. Not aynı: 4.5

Ama sonra AK Parti dönemi başlıyor ve notta büyük artış var: 2003 yılının notu 3.5, yani bir puanlık önemli bir sıçrama.

2005’te yeni bir sıçramayla 3’e çıkmış Türkiye’nin notu. Yine AK Parti iktidarının reformları sayesinde.

2006-2012 arasında her sene verilen karnelerde de, Türkiye’nin notu hep 3 olarak kalmış, gerilememiş. (Türkiye ile “Siyonistler” arasındaki iki büyük kavganın, yani Mavi Marmara ve İran’la nükleer anlaşma olaylarının 2010’da yaşandığını hatırlatayım. Bir etkileri olmamış gibi gözüküyor.)

Türkiye’nin genel özgürlük notunun sadece 2013 ve 2014’te biraz gerileyip 3.5’e düştüğünü görüyorsunuz. Medya özgürlüğü alanında ise kendine has ani bir düşüş var.

Bu rakamlara bakan nötr birisi, kolaylıkla şunu söyleyebilir:

Türkiye’de AK Parti iktidarıyla birlikte özgürlükler eskiye kıyasla çok genişledi. Ancak son iki yılda göreceli bir daralma var. Basın özgürlüğü alanı ise spesifik olarak sorunlu ve kötüye gidiyor.”  

Açıkçası, benim şahsi kanaatim de zaten aşağı-yukarı bu yönde. Bu görüşü paylaşmayabilirsiniz elbette. Ama yine de Freedom House’un tam olarak ne dediğine biraz daha dikkat etmekte fayda var.