Seçim sonuçlarý beklendiði gibi, diðer bütün seçimleri okuma problemi yaþayan çevrelerde þaþkýnlýk yarattý. Kabullenme zorluðu, inkar, itiraz, isyan duygularý saðlýklý analizlerin önüne geçmiþ bulunuyor. Sandýk rakamlarýna bitmek tükenmek bilmeyen bir reddediþle itiraz kampanyasýnýn baþlatýlmasý da bu duygularýn sonucudur.
Rasyonel itiraz gerekçeleri yok... Sonuçta bütün itirazlar gelip bir noktaya dayanýyor: Böyle olmamasý gerekirdi. Seçim böyle sonuçlanmamalýydý. Ýktidar mutlaka kaybetmeliydi, biz de oylarýmýzý artýrmalýydýk!
Ne yazýk ki, kendinizi bir hedefe inandýrmak seçimi kazanmaya yetmiyor.
Seçim kazanmak; yani bir partiyi büyütmek, iktidarý zayýflatmak ve en nihayet halkýn teveccühüne mazhar olmak için deðiþimi yakalamak zorundasýnýz. Deðiþimi yakalamak da yetmez, toplumu inandýrmalýsýnýz. O da yetmez, bunu sürekli ve geri dönülmez bir süreç olarak taþýyabileceðinizi, yani deðiþime liderlik yapabileceðinizi hissettirmek mecburiyetiniz vardýr.
Bunlarýn hiçbirisi de tapelerle, belgelerle, montajlarla, aðýr hakaretlerle seçim kazanma planýyla baðdaþmaz. 30 Mart’ta da baðdaþmadý, gördük.
Vesayetin bitmek tükenmek yenilgisi
Yýllardýr umudunu askere, bürokrasiye, yargýya yani vesayete baðlayan bir siyasetin iktidar olma þansý bulunmadýðýný daha önce de görmüþtük. Paralel yapýnýn ürettiði yeni vesayet giriþimi ve o vesayete yatýrým yapanlar da ayný kaderden kurtulamadý. Siyasi kurumlarýyla, medyasýyla, iþadamýyla, kampanyalarýyla, kumpanyalarýyla birlikte iflas ettiler.
Gerçek siyaset, deðiþimci, yenilikçi, demokrat ve herkesin pastadan eþit pay almasý gerçeðini kabullenmesiyle mümkündür. Seçmen de o siyasete oy verir...
Bu gerçeðin reddi ise þimdi yaþadýðýmýz gerilimi ortaya çýkarýr.
Evet, bir gerilim yaþýyoruz ve sebebi de Türkiye’de her kesimden insanlarýn; dindarýn, laikin, Kürdün, azýnlýðýn, baþörtülünün veya baþý açýk olanýn, eþit vatandaþlýk statüsünü hak ettiðini kabullenemeyen geleneksel imtiyaz düzeninin ürettiði gerilimdir.
Kendisine benzemeyenlerin, varlýðýna, fikrine, siyasetine, kýyafetine, alýþkanlýklarýna itiraz edenler elbette seçim sonuçlarýna ve hatta giderek sandýða da isyan edeceklerdir.
Demokrasi bu gerilimi taþýmak zorunda mý?
Gerilim budur. Gerilim, ülkenin muhafazakar, dindar, Anadolulu, Kürt, azýnlýk ya da genel olarak Kemalist-laikçi karakterini taþýmayan bütün kesimlerinin eþit eriþimine itirazýn sonucudur. Hal böyle olunca, Erdoðan da Erdoðan gibi düþünenler de nefret objesi haline geliyor ve gerçekte yapýlan þey muhalefet deðil, düþmanlýða dönüþüyor. Yakýn dönemde 12 yýldýr, uzak geçmiþte ise Cumhuriyet tarihi boyunca yaþanan bundan ibarettir.
Bu basit gerçek okunamadýðý için, baþta CHP ve CHP basýn bürolarý olarak örgütlenmiþ medyanýn þimdi yaþadýðý hayalkýrýklýðý demokrasiye zarar veriyor. Ülkeyi, toplumu, okuru, dünyayý anlayamamanýn faturasý demokrasiye ve ülkeye çýkýyor.
Neresinden bakarsanýz bakýn, CHP, MHP ve CHP basýn bürolarý saðlýklý, gerçekçi ve can yakýcý bir özeleþtiriye ihtiyaç duyuyor. Milletin sandýk isabetini küçümseyip “Biz kazanmalýydýk” demek özeleþtiri yerine geçmiyor.