Türk - Amerikan iliþkilerinin en hassas bir süreçten geçtiði zamanda, 241 sene önceki bir olayý Amerikalý denizcilerin albümüne alýyor, ellerinde Türk bayraðý bulunan bir grubu Amerikalýlarýn nasýl yendiðini görüntülüyorsunuz.
Bu akýl mý?
Nitekim akýl olmadýðýný kýsa süre içinde anlýyor ve o fotoðrafý kaldýrýyorsunuz.
PKK’yý terör örgütü diye niteleyip, onun uzantýsý ile Suriye’de iþbirliði yapmak akýl mý? Ýþi gücü Suriye’de Türkiye’nin hassasiyetlerini gözardý etmek gibi okunacak bir tavrýn içine girmek akýl mý?
Irak’ta DEAÞ’ýn Sünnilere yapýlan haksýzlýðýn ürettiði bir yapýlanma olduðu bilindiði halde, merkezi hükümette þii aðýrlýðýna oynayýp, Ýran’ýn bütün nüfuz geliþtirme hamlelerini gözardý edip, Türkiye’nin hassasiyetlerini sanki gerçekten varmýþ gibi Ýbadi yönetiminin tepkilerine boðdurmaya çalýþmak akýl mý? Ýbadi hükümet ya da devlet olsa, orada bilmem kaç ülkenin gücünden oluþan koalisyon gücüne ihtiyaç duyarmýþ gibi, Irak’ýn baðýmsýzlýðý adýna Türkiye’nin elini kolunu Ýbadi urganýyla saðlamaya kalkýþmak akýl mý?
Türkiye ile NATO’da müttefik olup, stratejik ortak olup, bölgede Türkiye’yi öfkelendirecek ne mümkünse yapmak akýl mý? Amerika’nýn bütün Ortadoðu politikasý, Erdoðan’ýn liderliðindeki Türkiye’yi etkisiz hale getirmek midir? Bunun Türk halkýnda derin bir Amerikan düþmanlmýðý oluþturduðunu görememek akýl mýdýr?
Türkiye’nin “Üst akýl” kuþkularýyla Amerika’ya yönelik derin kuþkular beslediði bir zamanda gelecekte ABD Baþkanlýðýna oynayan birisinin “Kürtleri silahlandýrmaya devam edeceðiz” demesi akýl mý?
Türkiye’nin bir darbe giriþimi ile karþý karþýya kaldýðý ve bunun arkasýnda MGK’sýnda “terör örgütü” diye nitelediði “FETÖ” diye bir yapý bulunduðunu dünyaya ilan ettiði bir zamanda, FETÖ mensuplarýna kol - kanat geriyor izlenimi vermek akýl mý?
Anlýyoruz, Amerika, mesela “Büyük Ortadoðu Projesi” ile bu coðrafyada hukukun üstünlüðü, insan haklarý, demokrasi gibi disiplinlerin geliþmesini istedi. Bunun için de bu çerçevede bir süreç olarak gördüðü Arap Baharý’na baþlangýçta arka çýktý. Ama sürecin Ýslamcý kadrolar”ý iktidara getirdiðini görünce de frene bastý, hatta darbelerin (Mýsýr gibi) ve iç savaþlarýn (Suriye gibi) kapýsýný aralayan bir tavrýn içine girdi.
Amerika, 8 yýl önce Obama’nýn ilk seçildiði günlerde Ýslam dünyasýnda oluþturduðu olumlu iklimi nasýl darmadaðýn olduðunun farkýnda mý?
Amerika þimdi Ortadoðu’da, Ýslam dünyasýnda nasýl okunduðunun farkýnda mý?
Bu çarpýk algýyý içselleþtirdi mi Amerika ki, ýsrarla o yolda ilerliyor.
N’olacak?
FETÖ iktidara gelecek ve Türkiye’yi Amerikan uydusu yapacak öyle mi?
Türkiye’de bir Sisi çýkacak öyle mi?
Bütün Ýslam dünyasýnda Sisiler oluþacak, ya da Suriye’ye dönecek her Ýslam ülkesi öyle mi?
Bu akýl mý Allah aþkýna?
Türkiye’yi dýþ politikada rasyonel olmaya, güç dengelerini saðlýklý gözetmeye çaðýralým. Bu doðru. Ortadoðu’da bile dost - düþman pek çok farklý güç oluþumu var, bunlarýn tamamýný Türkiye’nin doðrularý istikametinde sevk ve idare etme imkanýmýz yok, bu da doðru. Akýl, bunlarýn saðlýklý deðerlendirmesini gerektirir.
Ama Amerika da, bir dünya gücü olmasýna raðmen, Ortadoðu’yu kendi kafasýna göre dizayn etme imkanýna sahip olmadýðýný bilmeli.
Zaman zaman yazýyorum, söylüyorum, “Amerika Türkiye’yi harcamayý göze almazsa þunlarý yapmaz, þöyle hareket eder” gibi cümleler kuruyorum. Ama Amerika onlarý yapýyor, ya da beklentilerimizi yapmýyor.
Bütün mesele Tayyip Erdoðan’ýn liderliði mi? Onun Türkiye adýna seslendirdiði sorgulamalar mý?
Oysa rasyonel olmak, diyelim “Erdoðan liderliðindeki Türkiye” gibi bir ülke ile saðlýklý iliþki kurmayý da gerektirir.
Mýsýr’da “istediðiniz” darbe oldu, Türkiye buna geçit vermedi. Ne yani Michael Rubin gibi yeminli Türkiye düþmanlarýnýn “üç vakitte darbe olacak” kehanetleri mi yön verecek hala Amerika’ya?
Þunu söyleyebiliriz: Erdoðan’ýn sesi, Ýslam coðrafyasýnýn yeni aþýsýdýr. Sorgularýz ve yeni bir dünyanýn özlemini duyarýz. Bu coðrafyanýn genç yüreklerinde sömürgeci zihniyeti yaþatamazsýnýz.
Akýl, bunu anlamak ve ona göre kendi kendini revize etmektir. Er veya geç gelinecek yer burasýdýr.