Amerika... Amerika... Amerika (1) 

Celal Ýnce bin dokuz yüz ellilerde "genç kýzlarýn sevgilisi". Ayný zamanda da akýllara zarar boyutta bir Amerika hayraný. Kapaðý o ülkeye atýp dünya çapýnda bir þarkýcý olmak tutkusu sonucu New York'un yolunu tutuyor… Tutuyor da ünlü bir þarkýcý deðil þarapçý oluyor! Açtýðý mekanda içki satýyor kýsacasý...

Türkiye'nin 3. Cumhurbaþkaný Celal Bayar, ABD Baþkaný Eisenhower'ýn davetlisi olarak Washington'a gidiyor 1957'de. Kentte üç beþ gün kaldýktan ve Eisenhower'ý hepi topu üç beþ dakika gördükten sonra Bayar'ý Hollywood'a yolluyor ABD Dýþ Ýþleri Bakanlýðý. Orada Walt Disney stüdyolarýnýn konuðu oluyor; Miki Fare'den Donald Duck'a kadar onlarca çizgi film kahramanýyla tanýþýyor (!) üç beþ tane de yýldýz adayýyla yemek yiyip fotoðraf çektirdikten sonra dönüyor ülkesine. Derken 20 Ekim 1957'de Taksim'de halka sesleniyor: "Bu mübarek ülke, çok deðil 30 yýl sonra bir küçük Amerika olacaktýr!" diyor! Diyor da bu mübarek ülkede bir avuç "Coni sevdalýsý" dýþýnda küçük Amerika olmak isteyen falan yoktur!

Ayný yýl Celal Ýnce'nin "Dostluk Þarkýsý" 78'lýk plak olarak Ýzmir Fuarýndaki ABD Pavyonunda bedava olarak daðýtýlýr. Toplam 50 bin adet daðýtýlan plaðý kaç kiþi dinlemiþtir bilinmez ama Ankara-Ýstanbul radyolarýnda sýk sýk çalýnýr. Þarký Türkiye-ABD dostluðunun dünya durdukça süreceðini haykýrýyor dosta düþmana! Bu þarký sonucunda Celal Ýnce ABD'de çalýþma izni alýyor… Türk milletinin ne aldýðýný Kore'den Kýbrýs'a çýkýp Makarios ve tayfasýnýn Türkleri kesmesine "dur" demek isterken bizi azarlayan Johnson mektubuna, oradan da günümüze uzanan bir sürü rezillik dolu olaya göz atarsak anlarýz!

Türkiye atmýþlý yýllarla birlikte öylesine ABD'nin güdümüne girmiþtir ki silahlý kuvvetlerden MÝT'e kadar bütün can damarlarýmýz bu ezeli ve ebedi dostun denetimindedir artýk. Washington emreder, Baþkan Carter'ýn demesiyle CIA ve TSK el ele darbe yapar. Ne zaman? Ne zaman Türkiye'yi yönetenler ABD'nin memuru deðil bu milletin hizmetlileri olduðunu anlayýp az-biraz "çizgi dýþýna çýkmaya yönelirlerse" o zaman! Rahmetli Menderes Sovyetlerle aðýr sanayi ve baraj yapýmýnda iþ birliðinden söz etmeye baþladýktan hemen sonra 27 Mayýs darbesi olur, rahmetli Demirel Moskova'yla geniþ çaplý ticari anlaþmalara sýcak bakýnca 12 Mart, NATO'nun askeri kanadýna dönmek isteyen Yunanistan'a Türkiye olmazlanýnca 12 Eylül darbeleri ve FETÖ pisliðini Tayyip Bey temizlemeye soyununca da 15 Temmuz darbe giriþimini yaþarýz. Ha unutmadan Evren paþamýz canýmýz ve dahi ciðerimizin emriyle 12 Eylül'den bir süre sonra Yunanistan NATO'nun askeri kanadýna döner!

Ve geliriz bu güne. Artýk takke düþmüþ kel görünmüþtür. Washington 15 Temmuz tutmayýnca bu kez ekonomik saldýrýya baþlar ve dolar kanatlanýp uçar TL'ye karþý. Bahane hazýrdýr. Zaten CIA'nin bir an önce temizlemeyi düþündüðü, PKK'dan Ermeni teröristlere (ASALA) kadar ne kadar Türkiye düþmaný varsa hepsinin dostu ama FETÖ'nün has adamý Andrew Brunson adýnda bir Evanjelist rahip tutuklanýr ve ABD yönetimi baþta Trump, verin rahibi diye baðýrmaya baþlar. Tayyip Bey ise"verin sizdeki rahibi, alýn bizdeki rahibi" der ve Fetullah Gülen'i ister... Ardýndan da dolar savaþý baþlar...

(Yarýn Ýstihbarat Savaþý ve Türkiye)