Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

Amerika bizim neyimiz olur?

Bu satýrlarýn sahibi bir köylü çocuðudur. ’Amerika’ kelimesini galiba ilk olarak 7-8 yaþlarýmdayken duymuþtum; köyün büyüklerinin sohbetlerinden..

‘Amerika’ ne demek oluyordu, onu da anlamýyordum. Ama, korkulmasý ve de hayran olunmasý gereken bir þeydi, galiba.. Zaman ilerledikçe, ‘Amerika’nýn, ‘Bizim gâvurumuz’ olduðunu öðrenmeye baþlamýþtýk.

Geliniz, kendi yaþadýðým döneme ait birkaç sahne çizmeye çalýþayým.

*

Yýllar geçti.. Aralýk-1959 yýlý baþýnda, (2. Dünya Savaþý’nda Müttefik Ordularý Baþkomutaný olarak ünlenen ve) sonra 1952-60 arasýnda Amerikan Baþkaný olan Dwight Eisenhower’in, Kýzýlay’dan Çankaya’ya giden anacadde üzerinde üstü açýk arabadan, ellerine Amerikan bayraklarý tutuþturulan biz onbinlerce öðrenciyi ve diðer halk kitlelerini selâmlayýþýný görüyorduk. Ne mânâya geldiðini anlamadan, ‘I love you IKE! (Seni seviyoruz IKE!) sözleri yükselirdi, hançerelerden.. (Eisenhower’e, kýsaca IKE (AYK) deniliyordu, ne demekse..)

*

Sonra, J. F. Kennedy, Kasým-1960’da Amerikan Baþkanlýðý’na seçildi.

Kennedy, Ekim-1962’de, Sovyetler Birliði’yle yaþanan Kuba Krizi’nde neredeyse bir nükleer savaþýn eþiðine gelmiþti; Kuba’daki Sovyet Rusya füzelerinin sökülmesini þart koþuyordu, savaþýn önlenmesi isteniyorsa..

Sovyet lideri Kruþçef ise.. ‘Türkiye’de Sovyetler’e yönelik olarak rampalara yerleþtirilen füzelerin sökülmesi þartýyla Kuba’daki füzeleri sökeceðini’ açýklýyordu. Kennedy’nin ise, ‘Biz Türkiye’deki füzeleri sökmeyeceðiz, sökecek olan varsa buyursun..’ diye meydan okuduðu, bizdeki matbuatta yazýlýp çiziliyordu. (Gerçek ise, baþkaydý.. Aradan 25 sene sonra 1987’de açýklanan Amerikan gizli belgelerinde ise, Sovyet Rusya’ya, ‘Türkiye’deki füzelerin miadlarýný doldurduðu, kullanýlamaz hale geldiði’ konusunda gizli garanti verildiði anlaþýlmýþtý!)

*

Amerika’da ilk Katolik baþkan olan Kennedy, 22 Kasým 1963 günü, Texas’ta arabasý hareket halindeyken, bir keskin niþancýnýn mermisiyle öldürülmüþtü. Ve Baþkan Yardýmcýsý L. Johnson Baþkanlýðý üstleniyordu., ‘Türkiye dostu’ sanýlan Kennedy öldürüldüðünde, bizdeki matbuat gözyaþý döktürmek için nasýl da çalýþmýþtý.

27-28 milyonluk Türkiye, ihtiyacý kadar buðdayý üretemiyor ve Amerika’dan gelecek olan buðday yüklü gemileri bayram havasýnda karþýlamaya hazýrlanýyordu. Çünkü, Amerika’dan buðday gelmezse, ‘Açlýktan ölürüz..’ korkusu toplumumuzu esir almýþtý. Ve ilginçtir, yine o sýrada, Amerikan Baþkaný Johnson, ‘Kýbrýs’ konusunda Türkiye’yi bombardýman edebileceklerine dair, kendi adýyla anýlan meþhur Johnson Mektubu’nu gönderiyordu, Ýsmet Ýnönü’ye..

*

1967 Haziraný’ndaki 6 Gün Savaþý’nda Ýsrail rejiminin, Mýsýr, Suriye ve Ürdün karþýsýnda Amerikan desteðiyle korkunç þekilde kazandýrýlmasý da Johnson’un yüksek himayelerindeydi. Kezâ, Vietnam Savaþý’nýn da dünyayý Amerika aleyhine çevirdiði kanlý savaþlar da Johnson’u durduramýyor ve ‘Vietnam Savaþý sâyesinde Amerikan ekonomisi , yüzde 70’lik bir atâletten kurulmuþtur’! diyebiliyordu.

*

Ve Kasým-1968 Baþkanlýk Seçimi’nde Amerikan Baþkanlýðý’na ‘Richard Nixon seçiliyor, o da, ikinci dönem baþkanlýðýnýn baþýnda Water-Gate diye anýlan bir skandal sebebiyle, azledilmek tehlikesiyle karþý karþýya kalýyor, istifa ediyor ve yerini Baþkan Yardýmcýsý Gerard Ford’a býrakýyordu.

*

1976’da, Jimmy Carter baþkan oluyordu. Ýran’da Þahlýk rejiminin yýkýlmasýyla noktalanan büyük hadiseler sýrasýnda hele de 1977-79 arasý, Tahran’daki Amerikan Elçiliði’nin, inkýlabçý güçlerin öncülüðünde milyonlar tarafýndan basýlýþý üzerine; Carter, Tahran üzerine bir ‘atom bombasý’ atýlmasýný düþündüklerini, ama, bunun Amerika’nýn bütün Müslüman coðrafyalarýndan kovulmasý gibi bir sonuç vereceði endiþesiyle o planý uygulamadýðýný’ yazmýþtý hâtýrâtýnda..

*

Ve, eski ve ünlü bir film yýldýzý olan Ronald Reagan Amerikan Baþkanlýðý’na geliyordu, 1980-1988 arasý.. Sovyetler Birliði’nin daðýlma sürecinde girdiði ve Yýldýz Savaþlarý planlarýyla ve Afganistan’ý iþgal eden Sovyet Rusya’nýn o bataklýkta boðulmasý için müthiþ stratejiler geliþtirilen ve dünyaya ihraç olunan ‘Rambo filmleri’yle, geri kalmýþ toplumlarý daha bir esir alan bir Amerikan emperyalizmi dönemi..

Ve, 1988’de Milyarder.. Ve CIA’in eski þeflerinden (Baba) George Bush baþkan seçiliyordu.

1980-1988 arasýnda cereyan eden ve her iki taraftan 1 milyondan fazla insanýn ölümüyle bile korkunç bir tablo oluþturan ‘Ýran-Irak Savaþý’nda Amerika’nýn istediði sonucu kendisine sunamayan Saddam Iraký’nýn, Amerika’dan izinsiz olarak Kuveyt’i iþgal etmesi karþýsýnda; (Baba) Bush liderliðindeki Amerikan emperyalizmi, 1991’de, gücünü sadece Saddam’a deðil, -bütün dünyaya, ‘rakipsiz dünya lideri’ olarak göstermesiyle ve Birinci Körfez Savaþý’yla, bir ‘Yeni Dünya Düzeni’ kurmuþtu.

(Baba) Bush’un, Yeni Dünya Düzeni’nin lideri olarak kesin kazanacaðý beklentisiyle girdiði 1992-Baþkanlýk Seçimi’nde, beklenmeyen bir þekilde, küçücük Arkansas Eyalet Valisi Bill Clinton’a yenilmesi dünyayý þaþýrtmýþtý.

*

11 Eylûl 2001 Saldýrýlarý sýrasýnda ise, Amerikan Baþkaný, (Oðul) George W. Bush’tu ve 2003 Baharý’nda Irak’ý yerle bir etti ve Saddam’ý devirdi ve idâm ettirdi. Afganistan’ý da ‘ölüyü bir daha öldürdük’ dercesine yerle bir etti, yüzbinlerce Müslümaný yýkýntýlarýn altýna gömdü. Onun, Amerikan askerlerini ‘The Crusaders’ /Haçlýlar’ diye kutsadýðýný hatýrlamak bile yeter.. Bir de, ‘Irak ve Afganistan’da Ýslam Anayasalarýný biz yazdýrdýk, bizim imzamýzla yürürlüðe girdi bu anayasalar..’ diye ironi yapýyordu.

*

2008-2016 arasýnda ise, ilk kez siyahî bir Amerikan vatandaþý, Amerikan baþkanlýðýna seçildi, (babasý Kenyalý Müslüman olan) Barack Hussein Obama.. O da, atalarýnýn acý hatýralarýndan genlerine yansýmýþ duygular olabileceði gibi beklentiler içinde olanlara, USA emperyalizminin, tepe noktasýna bir kimseyi geliþi güzel getirmeyeceðini gösteren siyasetler izledi.

*

Ve sonra da, 2016 Kasým’da Donald Trump isimli bir gayrimenkul milyarderi Amerikan Baþkanlýðý’na seçildi ve tipik bir tüccar ve iþ adamý mantýðýyla, Amerikan menfaatlerini uslûb farklýlýðýnýn ötesinde selefleri gibi güçlendirmeye çalýþtý.. Kudüs’ü, Ýsrail rejimini ebedî baþkenti olarak tanýdýðýný, Yahudi yerleþimcileri için Filistinlilerin evlerini baþlarýna yýkýlarak yapýlan yerleþim birimlerini desteklediðini açýkladý.

1967 Savaþý’ndan beri Ýsrail iþgalinde olan Suriye’nin Golan (Cûlan) Tepeleri’nin artýk deðil, Ýsrail’in olduðunu peþkeþ mantýðýyla ilan ve Amerika’daki güçlü Evanjelik Hareket’in isteðine uygun hareket etti. Kukla arab rejimlerini tehditlerle 100 milyarlarca dolar servetlerini hortumladý, onlarý Ýsrail rejimini tanýmaya zorladý, zorluyor..

*

3 Kasým 2020 Baþkanlýk Seçimleri ise.. Ne olacaðý belli olmayan bir kaos ve hattâ bir derin iç kutuplaþma ve bölünme mi getiriyor; bunu söylemek için henüz erken..

1860’larda Amerikan Baþkaný Abraham Lincoln zamanýnda, Kuzey- Güney eyaletleri arasýnda 3 sene cereyan eden kanlý Ýç Savaþ’ýn modern bir versiyonu tekrar sahnelenir mi?

*

Demokratlarýn adayý Joe Biden seçilirse, Kennedy’den sonra Amerika’da Baþkanlýða gelen ikinci Katolik olacak.. Yardýmcýsý, ise, Hind asýllý, Asyalý bir Üçüncü Dünyalý Kamala Harris isimli haným olacak..

78 yaþýndaki Biden Baþkan olur ve baþkanlýðý sýrasýnda ölürse, Amerika’nýn baþýna -üstelik, aile kökeni olarak Amerikalý olmayan- bir haným Baþkan’ýn gelebilmesi ihtimali var..

*

Þimdi ülkemizde bazýlarý eyvah Trump gidiyor, eyvah Biden geliyor, havasýnda..

Elbette her siyasetçinin kendine özgü bir yönetim uslûbu vardýr. Ama, bu bizi, filan daha iyidir, filan bizim için kötüdür noktasýna götürmemeli..

Rakibini büyütmeden veya küçümsemeden, sadece kendi haklýlýk ve güçlülüðünüze göre bir siyaset üretmeyi göze alýrsanýz; rakibinizin gücü, sizin gücünüze güç katar.

Bu bakýmdan, ‘filan gelirse iyi olur, filan gelirse kötü olur..’ gibi zannlar peþinde olanlar hasýmlarýnýn, rakiblerinin lûtfuna sýðýnan zavallý ruhlardýr.

Bereket ki, ülkemizde bugün, öyle bir vehim içinde siyaset yapmayý zül sayan bir sorumlu kadro vardýr.