Ben “ABD Gülen’i iade edecek” diye yazdým.Bu, “Türk - Amerikan iliþkilerinin reel-politiði bunu gerektirir” çerçevesinde yapýlan bir tahmindir. Yani bu coðrafyada Amerika “Türkiyesiz olmaz” diye düþünüyorsa - ki bu kaçýnýlmaz bir þeydir- Türkiye’de baþarýsýz bir darbe giriþimi olmuþsa, bu giriþimin arkasýnda aþaðý yukarý net biçimde Fethullah Gülen’in yönlendirmesi gözüküyorsa, hatta Baþbakan Yýldýrým’ýn ABD Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden’e telefonda “Bu 15 Temmuz’dan sonra delil istemeyi falan býrakýn, ne delili, adam darbe yapmaya kalktý, insanlarý öldürdü, siz hala delil diyorsunuz” dediði gibi suçüstü böylesine netleþmiþse, Amerika hala “Müttefik”se, “Stratejik ortak”sa, çok tartýþýlýr hale gelmiþ olmasýna raðmen yine de zikredelim, “Dost”sa Gülen’i iade etmemesi olmaz.
Gülen iade edilmezse bu Türkiye’de “Dostluk” olarak görülmez vs.
Bütün bunlarý dikkate alarak dedim “Gülen iade edilecek” diye.
Ama geliþmeler “Bu kadar emin olma” diyor. Ve bu yaklaþýmýn altýna hepsi de “Amerika’nýn Türkiye’ye iliþkin baþka hesaplarý”na dair maddeler sýralanýyor. O hesaplarýn tamamý, belki de Amerika ile birlikte hareket eden daha geniþ bir uluslararasý koalisyonun ifadesi anlamýnda “Üst Akýl fesadý”nda buluþuyor.
Amerika’nýn Türkiye’de geliþen “Hassasiyetler”i görmüyor olmasý düþünülemez.
Bunun ana eksenine Gülen’in iadesi girmiþ olmasýna raðmen “Hassasiyetler”in çok daha geniþ bir “Güven sorunu” haline geldiðini okumamýþ da olamaz.
ABD’nin böyle bir problemin, bir “Askeri yetkili” olarak ABD Genelkurmay Baþkaný Dunford ile görüþmenin yeterli olmayacaðýný düþünmemiþ olmasý da acaip.
Peki vermezse neden vermez Amerika Gülen’i?
Türkiye’de adil yargýlanamayacaðý gerekçesiyle mi? Gülen’in ABD’nin çok iþine yarayacaðý, dolayýsýyla onu feda etmeme saikiyle mi?
Amerika’nýn dýþ iliþkilerindeki oportünizme bakýldýðýnda bunlarýn tamamý kolaylýkla ihmal edilebilir, unutulabilir, görmezden gelinebilir þeyler. Amerika, kullandýklarýný ilk defa harcamýþ olmayacak ki Gülen’in þahsýnda.
Amerika Gülen’i vermezse, bu, Türkiye ve Tayyip Erdoðan’la ilgili çok daha kötü bir deðerlendirme yapýyor olmasýnýn ürünü olabilir.
“Kötü” üzerinde düþünmeliyiz?
Kötü? Nasýl? Ne kadar?
Mýsýr’da o kötülüðün yansýmasý Mursi’nin devrilmesi ve peþinden yüzlerce idam ve ömür boyu hapis gelmesi niteliðinde oldu.
Amerika orada darbenin arkasýnda yer aldý. Neden? Çünkü Mýsýr’da format bozulmuþtu Amerika’ya göre.
Arap Baharý’nýn geliþme seyrine baktý ve “Format bozuluyor” dedi Amerika. Ardýndan Sisi darbesi geldi, Suriye iç savaþý geldi.
Ve bir gün Amerika’da “rehin” mi tutulduðu, “misafir” mi edildiði bilinmeyen “Gülen büyüsü” ile hareket eden generallerin katýldýðý 15 Temmuz darbesi geldi.
“Bütün bu olan bitende Sisi mi baþ aktör Amerika mý, Gülen mi baþ aktör, Amerika mý?” diye sormanýn pek çok gerekçesi var.
“Suriye’de Amerika tam da neyi oynuyor?”un cevabý da Türkiye’ce bakýldýðýnda “Dostça” okunmuyor.
Uluslararasý sistemin ayaðýna bastýðýmýz kesin. Ýster “Dünya 5’ten büyük” diyerek, ister “Niye birilerinin elinde nükleer silah var? BM’nin yapýsý deðiþsin” diyerek üstelik, pek çok gücün ayaðýna bastýðýmýz kesin.
“Amerika nasýl bakýyor Erdoðan liderliðindeki Türkiye’ye?” diye sorduðumuzda iyi þeyler görmüyoruz. Gördüðümüz þey, abartýlmýþ kaygýlar deðilse, -ki reel politik öyle bir doðru deðerlendirmeyi gerektirir- Amerika baþka bir oyun oynuyor.
Bence Amerika ile asýl bu büyük sorunu görüþmek lazým, bunun için de Genelkurmay Baþkaný denk bir görüþme partneri deðil.
Bir de, benzeri deðerlendirmeyi “Rusya ile iliþkiler” için yapmak lazým. O iliþkiler, sadece “uçak düþürme krizi” ile duvara toslamadý, Suriye’de PYD’ye alan açma noktasýnda Rusya Amerika’dan farklý mý davrandý? Ve bizim “Dünya 5’ten büyük” söylemimiz Rusya’nýn çok hoþuna mý gidiyor? AB’deki mýzýrdanmalar ne anlama geliyor?
Millet, meydanlarda vatan bekliyor.
Devlet Cumhurbaþkanýnýn ifadesiyle “sýfýr kilometre” yeniden yapýlanýyor.
Dýþ politika en aðýr boyutuyla yeniden tanzimi dayatýyor.
Bu süreçte istiþareyi önceleyen “Devlet aklý” en diri basiret ölçüsünde devrede olmayý zaruri kýlýyor.
