Amerika rahatsýz

ABD Dýþiþleri Bakanlýðý "Türkiye ile Suriye arasýndaki normalleþmeyi desteklemiyoruz" açýklamasý yaptý.

Açýklamada þu ifadeler kullanýldý:

"Türkiye ile Suriye arasýnda normalleþme olacaðýna dair bilgilendirmeler görüyoruz. Amerika Birleþik Devletleri bu normalleþme çabalarýný desteklemiyor."

Devamýnda insan haklarý vurgusu yapýldý, siyasi deðiþim þartý koþuldu.

Türkiye'nin Suriye ile diyalog giriþimlerinden Amerika rahatsýz yani.

Kavga çok büyük.

Sadece hamakat döngüsünden çýkamayanlar göremiyor bu gerçeði.

15 Temmuz sürecinden itibaren Suriye özelinde Türk-Amerikan iliþkilerini þöyle üstün körü baksanýz bile bu gerçeði görürsünüz.

Kurgu kendilerince saðlamdý...

Biden'ýn dýþiþleri bakanlýðýndan itibaren izlediði stratejinin önemli ayaklarýndan biri Suriye'nin kuzeyinde Kürt koridoru oluþturmak.

PKK/PYD'yi destekleyerek oluþturulmak istenen etnikçi koridorun asýl gayesinin Türkiye'yi kuþatmak olduðunu yedi yaþýndaki çocuklar bile biliyor bugün.

Bu etnikçi tasarýna karþý en güçlü hamle Türkiye'den geldi.

Daha doðrusu, Irak'ta mezhep ve etnik yapýlar üzerinden korkunç bir toplumsal parçalanma yaþanmýþ devlet tasarýmý da kendini bu yüzden toparlayamamýþ, dolayýsýyla kendi derdiyle uðraþýyordu.

Ýran, bir devlet olmaktan öte, örgüt refleksi göstererek kaosta, vekil örgütleri cepheye sürerek pay kapma yarýþýna girdi.

Suriye vekil örgütlerin çatýþma alaný olurken, milyonlarca insan yerlerinden yurtlarýndan edildi.

Rusya ise, bir büyük güç olarak, Amerika'nýn karþýsýna dikilirken, vekil örgütlerle mücadele adýna yaptýðý bombardýmanlarla þehirleri yerle bir etti.

Bu ayný zamanda demografik bir operasyondu.

Türkiye her zamanki gibi bu sürecin insani boyutunu göz önünde bulundurdu.

Hepimiz biliyoruz, ama tekrarýnda fayda var...

Demografik operasyonun asýl gayesi, kuzeyde etnikçi uydu bir devlet kurmak iken, Halep'ten baþlayarak Sünni bölgelerin Þiileþtirilmesiydi.

Eðip bükmeye gerek yok, örtülü bir ittifaktý bu.

Mezhepçi bir söylem olarak algýlamayýn, esas operasyon Sünnilere yapýldý.

DEAÞ gibi selefilik ve vahhabbilik üzerinden kendilerini konumlandýran neresinden bakarsanýz bakýn her yaptýðý ABD'ye yarayan örgütler, Sünni katliamý ve sürgününün meþrulaþtýrýcý araçlarý oldu.

Türkiye bu hengamede, Suriye'nin kuzeyine yaptýðý operasyonlarla kendi hukukunu ortaya koyarken, Amerikan stratejilerinin akamete uðrattý.

Zeytin Dalý, Barýþ Pýnarý harekatlarýyla PKK/PYD terör örgütünü yerleþmeye çalýþtýðý bölgelerden söküp attý, Amerika'ya da "benim bölgemde operasyon yapamazsýn" mesajý verdi.

Biden, onun için iki de bir "Türkiye güvenliðimizi tehdit ediyor" mesajý veriyordu.

Biden'ýn son dört ayý...

Trump'ýn seçileceði kesin gibi.

Biden'ýn dýþiþleri bakanýnýn açýklamasýnýn pek de bir hükmü yok yani.

Suriye iç savaþý ile ilgili olarak "Bu saçma ve sonsuz savaþtan çýkmanýn, askerlerimizi eve getirmenin zamaný geldi" diyen Trump'ýn önceki dönemini göz önünde bulunduracak olursak PKK/PYD'nin ortada býrakýlmasý muhtemel.

Bunun hesabý elbette görülür.

DEM'liler onun için paniðe kapýlýyorlar ya.

Mazlum Kobani'nin yeniden yalvaracaðý günler uzak deðil.

Neyse...

Normalleþme adýna Türkiye'nin attýðý gerçekçi adýmlar, Suriye tarafýndan da ayný düzlemde karþýlýk bulursa, Türkiye-Irak hattýnda þekillenen istikrarlý iliþkinin bir benzeri Suriye ile de kurulabilir.

Tabi Ýran, Rusya ve Ýsrail faktörlerini unutmuþ deðilim.

Ne var ki, bu belirsizlik çaðýnda herkesin kendine göre bir derdi var.

Zemin oynak yani.