Ortadoğu Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Tomar:Amerika Türkiye’yi yıkıma itmek istedi

ORTADOĞU’YU BÖLEN EL TÜRKİYE’DE NE YAPIYOR?

ABD işgaliyle Irak bölündü. İç savaş görüntüsüyle Suriye bölünüyor. Eş zamanlı olarak Türkiye’nin üzerine PKK, DAEŞ ve FETÖ terör örgütleri salınıyor. Meşru iktidarı alaşağı etmek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürüp Türkiye’yi düşürmek isteyenlerin geldiği son sefil nokta darbe-işgal girişimi oldu. Saldırı geri çevrildi ama saldırılar terör ve fay hatları zorlaması olarak sürüyor. Bölgede olanların nasıl bir tarihsel anlamı var? ABD bölgede yaratıcı kaos teorisini mi işletiyor? Türkiye tuzaklardan korunmak için ne yapmalı? Fırat Kalkanı’nın sınırı ne olmalı? Bölgede ve Türkiye’de olup bitenleri ve tüm bu soruların Marmara Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Tomar ile konuştuk.

TOMAR: Amerika FETÖ’yü 60’lardan beri kullanıyor. Komuta kademesindeki FETÖ sayısını da iyi bildikleri için 2011’de Türkiye’yi Suriye’deki savaşa sokmak için çok çaba harcadılar. Başaramayınca diğer yöntemler girdi devreye.

Ortadoğu’da bir hesap işliyor.  İnsanlar ölüyor, devletler parçalanırken teröristler devletleşiyor. Ortadoğuda ne oluyor? ABD ne yapmak istiyor?

Manzara pek içi açıcı değil maalesef. Afganistan’ı hariç tutarsak problem Ortadoğu’da Irak’ta başladı. Suriye’de devam etti. Demokrasi devrimi diye düşündüğümüz Arap Baharı araçsallaştırıldı. Gördüğüm şey 1916’da verilen sözlerin 100 yıl sonra gündeme gelmesi. Sözlerden biri Ermenistan, ikincisi Kürdistan’dı. Şu an bölgede seküler bir Kürt devleti kurulmaya çalışılıyor. Bu proje Anglo-Amerikan ve İsrail’in çıkarlarına hizmet edecek. Ülkeler mikro-etnik ve mezhebi parçalara ayrılıyor.

- Yüzyıl önceki plan bu? 

Bölgede üç başat ırk var. Araplar, Farslar, Türkler. Bir de Kürtler. ABD ve İsrail açısından Araplarla ilişkiler hep sorun oldu. Fars-İran da hâkeza. 2000’lere dek daha ziyade NATO ve ABD’nin çıkarları hususunda uyumlu olan; İsrail’le iyi ilişkilerde bulunan Türkiye son dönemde bağımsız politika uygulamaya başladı. Kendi çıkarlarına dayalı, komşuları ve ABD’nin rakibi Rusya ile ilişkiler ve ittifaklar kurmada bağımsız ve kendi çıkarına uygun davrandı. Bu Anglo-Amerikan ve İsrail çıkarları açısından rahatsız edici görüldü. Bunun etkilerini yaşıyoruz.

1950’LERDEN BERİ

-Soğuk savaş düzeni bölgede Arap Baharıyla bozuldu. Bugün ise büyük kaos var. DAEŞ ve PKK gibi terör örgütleri devletleştiriliyor. Bu kaos bu sonuç için mi?

Yaratıcı kaos deniyor buna. Kronolojisi var. 1950’lerden 1990’lara dek Ortadoğu’da müthiş bir Arap milliyetçiliği var. İsrail’in kurulması ve Arap topraklarını işgalinin bunda katkısı büyük. PanArabizm, Nasırcılık, Baasçılık vs..  1990’larda Arap milliyetçiliği zayıfladı. Kimilerine göre öldü. Yerini radikal akımlar aldı. Dini söylem güçlendi. ABD’li Neo-con’ların fikir babalarından Bernard Lewis’in 1950’lerden beri yazdıklarına bakarsanız satır aralarında ve haritalarda Ortadoğu’nun etnik ve mezhebi olarak bölünmesinin daha iyi olacağı öngörülüyor. Soğuk savaş döneminde Arap Dünyasındaki totaliter rejimler desteklendi. Ortadoğu devletleri de ABD ve Rusya tarafında olmak üzere ikiye bölünmüştü o yıllarda. Ancak Soğuk Savaş bitince bu yapı da çatlamaya başladı. Artık Ortadoğu’da yeni bir düzen lüzumlu. Bunun için mevcut yapıları berhava etmek gerekiyor diyorlar. Kendi tabirleriyle bir “yaratıcı kaos” gerek. Bunu hem Irak hem de Suriye’de gördük. Fay hatlarını kırmak için manivela olarak da el-Kaide ve DAEŞ’i kullandılar.

- Bu senaryo Türkiye için de işletildi mi?

FETÖ’yü kullanmaya çalıştılar. FETÖ 1960’lardan beri ABD kontrolünde komünizmle mücadele için kuruldu. Soğuk Savaşın sonunda Türkiye merkezli olmak üzere Türk Cumhuriyetlerinde ve Afrika’da ABD çıkarları için çalıştırıldı. Amaç, elitlerin çocuklarını ve fakir ama zeki çocukları iyi şekilde yetiştirerek devlet mekanizmalarına yerleştirmekti.

- FETÖ’yü var eden, modifiye eden ve bu esnada Türkiye’nin gözünü perdeleyen bir akıldan bahsediyoruz. Ortadoğu’yu yüzyıl sonra sıfır maliyetle yeniden dizayn eden bir akıl. Ama bu akıl bugünün Türkiye’sinde kim yaparsa yapsın bir darbe-işgal girişiminin tutmayacağını hesap edemiyor?

Acaba darbe teşebbüsü planlandığı gibi gece 3’te olsaydı ne olurdu? Şayet gece yapılsa, bütün ordu katılsa ve devlet erkânı derdest edilmiş olsa halkımız sokağa çıksa da katliam ve iç savaş olurdu. Girişimin erkene alınması ve Cumhurbaşkanımızın tv’ye çıkabilmesi çok önemli etkenler. Ama plan başarısızlığa mahkum bir plan değil.

- İyi tasarlanmıştı yani?

Evet. Şu da var. Tüm ordu FETÖ’ye dahil değildi. Vatansever subay ve askerlerimizin katkısı büyük. Bu biraz Talat Aydemir cuntası gibi. Hem orduda hem emniyette bunlardan nefret eden büyük bir kitle vardı. Çünkü bürokrasinin her bölümünde kendilerinden olmayana zulmettiler. Bunu biz üniversitede yaşadık.

- Tehlike geçti mi peki?

Darbe gibi bir şey olacağını düşünmem. Ama hem Suriye hem Irak’ta askerlerimiz var. Her türlü provokasyon yapılabilir. DAEŞ, PKK vs. diğer örgütlerle işbirliği yapabilirler. Şuna inanıyorum ben. 2011’de savaş çıktığında ABD bizi Suriye’ye sokmak için büyük çaba gösterdi. Ordumuzun komuta kademesinin en az yarısının FETÖ’cü olduğunu ABD biliyordu. İlk denemeyi o zaman yapacaklardı.

-ABD Türkiye’yi Suriye’ye iterken plan şu muydu: “Devletin ve ordunun içinde adamlarım var, Türkiye’yi Suriye’de bozguna uğratırsam ülkeyi bölerim”?

Öyle düşünüyorum. Suriye savaşının ilk dönemlerinde Türkiye’nin Suriye’ye girmesini sağlasalardı istediklerini elde edeceklerdi. Bu tutmayınca PKK şehir ayaklanmalarıyla kantonlar kurulmak istendi. Bu da olmadı, DAEŞ saldırıları yaptırıldı. Son aşama FETÖ darbe teşebbüsüydü. ABD ve genel olarak Avrupa yani müttefiklerimiz, darbe teşebbüsünde Suriye’deki rakiplerimiz Rusya ve İran kadar destek olmadılar meşru hükümete.

HAMLE DOĞRU YAPILDI

- Türkiye’de çok şükürne iç savaş çıktı, ne terör başarılı oldu, ne darbe . Üstelik Fırat Kalkanı başladı?

Suriye’de bu güne kadar yapılan en önemli ve olumlu hareket Fırat Kalkanı. Üstelik ordu büyük ölçüde temizlenmişken. Darbe teşebbüsünden hemen sonra bunu yapabilmek büyük başarı. Ama ya daha önce FETÖ’cü komutanlarla girseydik. Allah korudu.

- Türkiye’nin oyun bozan gücünü niye göremedi peki Amerika?

Bu kadar hadiseden sonra tahmin edemedi. Belki Ba’şika tepkisi biraz da bu yüzden. Düşünebiliyor musunuz biz şu anda Suriye sorununda müttefiklerimiz ile ters düşmüşüz. Suriye sorununda rakip olduklarımızla anlaşarak iş yapıyoruz.

Türkiye’nin Suriye’deki en doğru kararı: Fırat Kalkanı 

- Türkiye Fırat Kalkanını Rusya işbirliğiyle yapıyor üstelik de suçüstü yakaladığı ABD’yi kendini ve tezlerini desteklemeye mecbur bırakarak! Şimdi Dâbık, el-Bâb operasyonları var sırada. Şartlar hala aynı mı?

Suriye ve Irak’ta şartlar çok değişken ve karmaşık. Biz Suriye’ye Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile girdik. Türkiye ve ÖSO aynı zamanda ABD’nin müttefiki. ABD’nin diğer müttefiki Türkiye’nin terörist olarak gördüğü PYD. ABD’nin yok edilmesini istediği DAEŞ’e karşı savaşıyoruz ama Rusya ve Esed rejimi de orada. Temel problem el-Bâb’ın kim tarafından alınacağı. Türkiye alırsa bu sefer Esed rejimi ve Rusya ile karşılaşacak. Rusya ve Esed Halep için stratejik olan el-Bâb’ı yani Halep’in kapısını almamızı hoş karşılamaz. Şöyle bir senaryo olabilir, düşünmemiz lazım. DAEŞ oradan çekildi, ÖSO ve Türkiye el- Bâb’ı aldı farz edelim. El-Bâb’da kimle karşılaşacak? Suriye rejimi ve Rusya, İran, ikincisi  Menbic bölgesinde PYD yani ABD.

‘Yaratıcı kaos’ ile işgal planı

FETÖ’nün insan gücü ‘şakird’, maddi desteği ‘himmet’ adıyla Anadolu’dan temin edildi. ABD için sıfır maliyetli bir proje. Bu grupla Hükumetin ters düşmesiyle Türkiye ABD, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozulması arasında bir paralellik var. Tasfiye edileceğini anlayan FETÖ intihar dalışı yaptı. FETÖ darbesi başarılı olsaydı, Güneydoğu’da hemen bir özerklik ilan edilecekti. Güneyden DAEŞ gibi bir örgüt topraklarımıza sokulacak, iç savaş başlatılacaktı. Hepsi bu yaratıcı kaosun etkileri. Irak ve Suriye’de bunu radikal örgütlerle yaptılar. Biz de ise Türkiye’nin yapısına daha uygun görünen FETÖ ile. Zira Türkiye’nin sosyolojik yapısı DAEŞ gibi örgütlere uygun değil. Yaratıcı Kaos’un önündeki tek engel her şeye rağmen güçlü bir yapısı, devlet geleneği bulunan Türkiye.

-‘Türkiye riskli bir yere, bir tuzağa doğru çekiliyor olabilir’ mi diyorsunuz?

DAEŞ’i kim yönetiyor? Büyük bir istihbarat örgütü olmadan bu kadar stratejik davranamazlar. El-Bâb ve sonrası problemli o yüzden.

- Hangi istihbarat o?

Şüphe ettiğim ABD ve bazık klikler ama kanıtım yok.

EL-BAB’DA DURMALIYIZ

-  Fırat Kalkanı’nın bir sınırı var mı, o sınır El-Bab mı?

Bence PYD kuşağını engellemek için el-Bâb’a kadar girmeye gerek yok. Mâre-Menbiç hattını tutmak yeterli. Bırakın gerisini koalisyon halletsin.Dâbık alınıp Mare hattına kadar inilmeli ve oradan Mare-Menbic hattı tutulmalı. Bu cep bence Türkiye’nin güvenliği için yeterli. Çünkü koalisyon dediğiniz devletler samimi değil o konuda.

DÜŞEN UÇAK  CIA-FETÖ İŞİDİR

-  Rusya ile yaşanan uçak krizi Türkiye’nin elini kolunu bağladı. Bu olayda FETÖ-CIA parmağı arıyor musunuz?  

Uçağı vuranlar FETÖ’cü ise mutlaka CIA’nin bilgisiyle yapılmıştır. Zira uçağın düşürülmesi bizi çok zor bir duruma soktu. Hem ekonomik alanda hem Suriye krizinde. Ancak Türkiye krizi iyi yönetti. Rusya ile anlaştı ve Suriye’ye girebildi. Suriye’ye girilmesini çok önemli bir dış politika başarısıdır.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN