Amerika’da Romney kazanır mı?

Kazanabilir. En son kamuoyu yoklamaları, ABD başkanlık seçimlerinde, Barack Obama’nın, rakibi Mitt Romney ile arayı biraz açtığına işaret ediyor; iyi de ben niçin “Galiba Obama kaybedecek” hissini içimden atamıyorum?

PEWaraştırma şirketi son tahminipazar günü yolladı. Okuyalım: “Muhtemel seçmenler arasında, Obama (yüzde 48) Romney’in (yüzde 45) önünde. Kararsızlar dağıtıldığında Obama yüzde 50 ve Romney yüzde 47 alacak görünüyor. Bir hafta önce iki adayın da oyu yüzde 47’ye kilitlenmişti; Obama oyunu Sandy kasırgası sonrası artırdı.”

Yarın ABD’de akşam olup sandıklar açıldığında Obama’nın yeniden seçilmiş olacağına bahse giren çok... Ben ise sürekli “Acaba?” diyenlerdenim.

Kuşkumun sebebi basit: 2000 yılında yapılan seçimlerde ABD seçkinleri ne yapıp edip George W. Bush’un seçilmesini sağladılar... Bilgisayar kullanılan seçim bölgelerinde yazılımla oynandığı çok yazıldı, söylendi. George W.’un kardeşi Jeb Bush’un vali olduğu Florida’da oy sayımına hile katıldı...

Buna rağmen ülke genelinde rakibinin 50 milyon 500 bin (yüzde 47.87) oyuna karşılık 51 milyon (yüzde 48.38) oy almış olmasına rağmen Al Gore’un seçimi kaybettiği ilân edildi; iki dereceli sistemde Bush’a oy veren ikinci seçmen sayısı Gore’dan daha fazla diye... Gore itiraz etti, oylar sayıldı, Yüksek Mahkeme devreye girdi...

Allem edildi, kallem edildi, birileri Al Gore’un kulağına “Daha ileri gitme” diye fısıldadı...

Ve Bush böylece Beyaz Saray’a gitti oturdu.

Şimdi de ABD seçkinleri “Mitt Romney seçilmeli” diyor. Al Gore - George W. Bush yarışında tercihlerini fazla kimseler duysun istememişlerdi, şimdiki eğilimlerinden Mısır’daki sağır sultanın bile haberi var. Bilgisayarlı oy makinaları daha yaygınlaştırıldı, ayrıca erken oy kullanım sistemi de yürürlüğe girdi; kullanabilecekleri mekanizma bayağı arttı.

İsrail de Obama kaybetsin, Romney kazansın istiyor ve bunun için ABD’deki güçlü Lobi çoktandır seferber... Dünyada zaten bir İsrail, bir de Pakistan Obama’nın kaybetmesini istiyormuş; geri kalan ülkelerin vatandaşları Obama’cı...

Dünyanın en büyük medya patronu Rupert Murdoch, bu seçimde, Wall Street Journal ve New York Post gazeteleriyle, Fox-TV kanalıyla Romney’i ölümüne destekliyor... Billy Graham adlı siyasete meraklı yaşlı papaz gazetelere verdiği ilânlarla Romney için oy dileniyor... Bir yerlerden bulunan siyahi dinadamlarına bile Obama’ya değil, Romney’e oy verelim” dedirtiliyor...

Gelişmeleri yakından izleyen dostlarım “Merak etme, her şeye rağmen Obama kazanır” görüşündeler. Güvenceleri, seçmenler arasında en geniş kesimi teşkil eden sessiz yığınların bu kargaşadan etkilenmeyecekleri... Sessiz yığınlar sessizliklerini koruyormuş, dedikleri bu...

Seçimle oyun oynamak isteyenlerin başvurabilecekleri son çare, ikinci seçmenlerden oluşan kurul (electoral college)... Aslında seçmenler doğrudan seçmiyorlar başkanı ABD’de; onlar kurulun üyelerini seçiyorlar oylarıyla, kurul da kimin başkan olacağına karar veriyor... Kurulun 538 üyesinin 269-269 olarak bölünmesi pekâlâ mümkün...

Ne olabilir öyle bir durumda? Anayasanın 12. ek maddesi uygulamaya konulur ve başkanı Temsilciler Meclisi, yardımcısını da Senato belirler... Temsilciler Meclisi’nde aday olarak Romney’i çıkaran Cumhuriyetçiler ağırlıkta; Senato’da ise ağırlık Demokrat Partililer’de...

Eğer nezakete boş verirlerse, ek madde partizanca çalıştığında, Obama’nın yardımcısı Joe Biden başkan seçilen Romney’in yardımcısı bile olabilir.

Garip, ama böyle bir ihtimal de var...

“Acaba Ankara sandıktan kimin çıkmasını, Beyaz Saray’a kimin gitmesini daha çok arzular?” sorusunun doğal cevabı “Obama” gibinize geliyor değil mi? O kadar emin olmayın. Ankara’da Obama yönetiminden hayal kırıklığı duyanlar da var. Ancak yine de “Obama seçilirse iyi olur” görüşü daha ağır basıyor...

Romney’in ekibi ‘Neo-Çılgınlar’ ile dolu çünkü...