Gerçek bir hayat hikayesinden kurgulanan McFarland filminin baþrolünde Kevin Costner ile Maria Bello oynuyor. Kaybedenlerin bile fýrsat eþitliði sayesinde ABD’de nasýl mucizevi baþarýlar elde edebildiðini anlatan filmin senaryosunda kendini yalanlayan gerçekler saklý
Dünyanýn en etkili sinema endüstrisi ABD’de, bunu kabul etmek gerekiyor. Orada sinema sadece bir eðlence veya sanat deðil. Ayný zamanda ülke politikalarýný hem ülke içinde hem de dünya genelinde insanlara servis eden bir araç. Zaten bu yönü yüzünden ABD’de ne olursa olsun, ister borsa batsýn, ister yüzyýlýn ekonomik buhraný yaþansýn Hollywood’a hiçbir þey olmuyor. Bilin ki Hollywood ekonomik buhran yüzünden film üretemez olursa o zaman gerçekten dünya batmýþ demektir. Bu hafta vizyona giren McFarland bu dediklerimize çok iyi bir örnek. Hepimiz biliyoruz ki ABD’nin en büyük propagandasý ‘Amerikan Rüyasý’ denen yalan. Birçok filmde görmüþsünüzdür, ne kadar fakir olurlarsa olsunlar veya baþlarý ne büyük belalara girerse girsin ABD’de insanlar bir þekilde köþeyi dönebilirler. Apartman görevlilerinin oðullarý hukuk okuyabilir, çocuk yetiþtirme kurumundan çýkan bir kýz doktor olabilir veya dünyanýn en korkak adamý bir anda hidayete erip herkesi kurtarýr ve kahraman olur. Bu ülkenin baþarýsýnýn sýrrý da aslýnda burada yatar. Tabii bunlarýn sadece sinemada olduðu gerçeðini es geçersek.
EKMEK PARASI PEÞÝNDE
McFarland da böyle bir hikayeyi anlatýyor. Üniversitelerde Amerikan futbolu koçluðu yapan Jim White, baþarýsýz ve þanssýz bir dönem geçirmektedir. Son çalýþtýðý üniversiteden bir oyuncunun kafasýný ayakkabý fýrlatýp yardýðý için kovulur. Kariyerinde böyle birçok olay olan White ülkenin en fakir bölgelerinden olan McFarland þehrindeki üniversiteden bir teklif alýr. Ýstemese de ailesiyle beraber bu þehre gelip yeni bir baþlangýç yapmak ister. Þehre girdiklerinde göçmen ailelerin ve çocuklarýnýn yaþadýðý zorluklarý, fakirliði görürler. White’ýn karýsý ve çocuklarý þoke olmuþtur. Sadece ailesi deðildir þoke olan White okula gittiðinde þimdiye kadar gördüðü en ilgisiz öðrenciler ve garip düzenle karþýlaþýr. Ekmek parasý peþinde koþan veya çetelere karýþmýþ çocuklara spor yaptýrmanýn inkansýzlýðýný görür. Bir de futbol takýmýnýn haliyle yüzleþince iyice içinden çýkýlmaz bir durumda olduðunu anlar ama ya bu deveyi güdecektir ya bu diyardan gidecektir. White’ýn bir þeyler yapmasý gerekir. Çünkü bu yer onun son þansýdýr. Çocuklarla iliþki içine girdiðinde ve aileleriyle tanýþtýðýnda onlarý daha iyi tanýmaya baþlar.
ÇIKIÞ YOLU FUTBOL DEÐÝL MARATON
Çocuklarýn okuldan iþe, iþten okula nasýl koþarak gelip gittiðini görür. Bir gün bu çocuklardan birini arabayla takip eder. Kronometreyle yaptýðý hýzý ve aldýðý yolu hesaplar. Birden kafasýna dank eder, çýkýþ yolu Amerikan futbolu deðil maratondur. Bu çocuklar ne madalya ne de baþarý için koþmaktadýrlar. Onlarýn derdi ekmek parasýdýr. Bundan daha iyi bir motivasyon olamayacaðýný anlayan White çevresindekilerin itirazlarýna raðmen küçük bir grupla çalýþmaya baþlar. Karþýlarýnda özel üniversitelerin zengin çocuklarý büyük paralar alan atletizm koçlarý vardýr. Spor filmlerinde rastlayacaðýmýz gibi gözyaþlarý içinde þampiyonluða giden bir yolda izleriz bizim koç ile fakir çocuklarýný. Film buraya kadar etkileyici ve gerçek bir hikayeyi anlatmasý açýsýndan ilgi çekicidir. Filmin finali gelir ve ardýndan alýþtýðýmýz gibi jenerikten sonra filmdeki karakterlerin gerçek yüzleriyle tanýþýrýz, aldýklarý bütün þampiyonluklara ve baþarýlara raðmen yine McFarland þehrinde ve ayný okulun eðitim kadrosunda yer aldýklarýný görürüz. Sistem onlarýn baþarýsýndan yararlanmaktadýr ama asla bir öteye geçmelerine izin vermez. Bir-iki madalya, bir-iki þak þak ve yine ayný yere postalanmýþtýr bizim gençler. Tabii bütün bu gerçeði görebilmeniz için jeneriðin akmasýný beklemeniz gerekir. Ne de olsa Amerikan rüyasýndan kalkmak zordur.
KOÇ COSTNER’IN SERÜVENÝ
Filmin baþrolünde Jim White’ý canlandýran Kevin Costner, daha önce birçok filmde de karþýmýza koç veya sporcu olarak çýkmýþtý. Bütün bu filmlerde ayný performansý gösteriyor. Ýsimler deðiþmese sürekli koç Costner’ýn maceralarýný seyredeceðiz sanýrsýnýz. Performansýna kötü demiyorum ama bu kadar bildik bir tarz ile kendisini eskitiyor perdede. White’ýn eþini canlandýran Maria Bello ise benim çok sevdiðim bir isimdir. Kadýn oyuncularýn en kabiliyetlilerinden biri olduðuna inanýrým. Ama o da yaþý sebebiyle artýk her rolde oynamaya baþladý. Küçük-büyük her rolü hiç bir endiþe duymadan kabul ediyor. Sanýyorum son bir vurgun yapmak istiyor. Bu tür bir yaklaþým da onun gibi kabiliyetli bir isme hiç yakýþmýyor. Filmi size tavsiye edeceðim. Ama gerçek bir hayat hikayesinin manipüle edilmiþ bir tarzda sunulduðunu unutmamanýz gerekiyor. Ýyi seyirler.
VÝZYONDAKÝLER
Terminator: Genesis
Ýnsan direniþinin lideri John Connor, Çavuþ Kyle Reese’i, Sarah Connor’ý korumasý ve geleceði güvence altýna almasý için 1984’e geri gönderir ve olaylar beklenmedik bir þekilde yön deðiþtirir. Bu durum zaman çizgisinde kýrýlma yaratýr. Kendini geçmiþin garip bir versiyonunda bulan Çavuþ Reese, “geleceði yeniden baþlatmak” göreviyle karþý karþýya kalýr.
Taksi Tahran
Kamera monte ettiði bir taksi ile Tahran’ý gezen ve müþteriler arasýnda geçen diyaloglarý kaydeden, rejim karþýtý ve muhalif yönetmen Jafar Panahi, Ýran film otoritelerine karþý kiþisel ve sanatsal direniþini Taksi Tahran ile sürdürüyor. Jafar Panahi, filmin hem yapýmcýsý, hem konusu, hem de kurgusal karakteri olarak kendi sinemasýný keþfetmeye devam ediyor.
Alkarýsý
Alkarýsý, Türk, Anadolu ve Altay halk inancýnda, lohusa kadýnlara musallat olduðuna inanýlan yaratýktýr. Efsanenin temeli Þamanizm’e kadar uzanýr. Ýnanýþa göre lohusalarýn ve yeni doðmuþ çocuklarýn ciðerleriyle beslenir. Alkarýsýndan korunmak için lohusayý yalnýz býrakmamak, yüzünü kýrmýzý örtüyle örtmek, sürekli ýþýk yakmak gibi önlemler alýnýr.
Araftaki Ev
Dulce, çocuklarýyla birlikte beþ yýl önce taþýndýðý evde garip olaylar yaþamaya baþlar ve hiç beklemediði sonuçlarla yüzleþmek zorunda kalýr. Dulce, 30 yýl sonra, yýllar öncesinde yaþadýðý gizemi çözmek için yeniden o eve dönecektir. Film eleþtirmeni Anton Bitel’e göre, “Paradokslarla dolu olay örgüsü film bittikten sonrada zihninizi meþgul edecek.”
Karanlýk Yerler
Filmin hikayesi, Libby Day’in ailesinin Kansas þehrindeki bir çiftlikte vahþi ve acýmasýzca katledilmesiyle baþlýyor. Yalnýzca beþ yaþýnda olan Libby, Ocak ayýnýn ölümcül kar fýrtýnasýnýn ortasýnda, bir þekilde buradan kaçýp kurtulmayý baþarýr. Ancak bu bir kurtuluþ deðildir, talihi gülmez... Aradan geçen 25 yýlda her gün talihsiz geçmiþini unutmaya çalýþýr.
Escobar: Kayýp Cennet
Gerçek bir kokain cenneti olan Kolombiya’ya abisi ile gelip sahile yerleþen Nick, burada geçirdiði günler boyunca Maria adýnda bir kadýnla tanýþýr ve aþýk olur. Fakat yoksullara yardým için çalýþan Maria’nýn sýra dýþý bir ailesi vardýr. Bölgenin en büyük kokain tüccarlarýndan olan Pablo Escobar’ýn yeðeni olan Maria, Nick’i de çalkantalý bir yaþamýn içine doðru çekecektir.