Amerika’nın darbe karnesi

Diğer ülkelerin içişlerine karışma, o ülkelerde fesat çıkarma, isyan ve darbe tertip etmek ABD istihbaratının rutin faaliyetleri arasındadır. Bu tespit bir komplo teorisi olmanın ötesinde, bizzat ABD resmi kurumlarınca da kabul edilmiş reddedilemez bir gerçektir.

Geçtiğimiz Ağustos ayında ortaya çıkan CIA belgeleri bu yöndeki itiraflardan sadece biridir. Ortaya çıkan Milli Güvenlik Arşivi belgelerinde ABD, 1953 yılında demokratik yollarla seçilen İran Başbakanı Muhammed Musaddık’a karşı gerçekleşen darbede başat bir rol oynadığını kabul etmiştir.

Ortaya çıkan o belgelerin birinde aynen şöyle yazıyordu:

“Askeri darbe ... ABD dış politikasının bir parçası olarak CIA yönetimi altında yürütülmüştür.”

Musaddık’ı deviren ABD (ve İngiltere), iktidarı ülkesini diktatör tarzıyla yönetsin diye yeniden İran Şahı’na vermiştir. Musaddık’ın suçu ise İran petrollerini millileştirmesi, İran’ın ABD ve İngiltere tarafından sömürülmesine mani olmasıdır.

Şili darbesi

ABD’nin içinde rol aldığını itiraf ettiği darbelerden biri de 1973 Şili askeri darbesidir. Eldeki kanıtlara göre bizdeki Gezi Olayları’nı andıran tencere tavalı darbe hazırlıkları hep ABD tarafından örgütlenmiştir; ABD ülkenin gizli polis teşkilatı başkanına ciddi ödemeler yaptığı gibi, birçok adam kaçırma ve öldürme olaylarına da karışmıştır. Bunların bir kısmını ortaya çıkan CIA belgeleri de teyit etmektedir.

Hiç şüphe yok ki onlarca darbenin bizzat içinde yer alan ABD’nin Türkiye gibi önemli ve darbeler cenneti bir ülkede rolünün olmaması düşünülemezdi. Örneğin ABD, 27 Mayıs Darbesi’nin neresindedir bilemeyiz ama eğer Amerikalılar isteseydi darbeci generaller Menderes ve iki bakanını asamazlardı.

Asamazlardı, çünkü darbeciler malî olarak tamamen ABD’nin emri altındaydılar. Darbeden bir gün sonra yani 28 Mayıs’da darbeciler ABD’nin Ankara Büyükelçisinden memurların maaşlarını ödeyebilmek için para dileniyorlardı. Aynı şekilde darbe bildirgesinde ilk iş olarak NATO’ya bağlılıklarını ilân etmiş olmaları Batı’dan ne derece korktuklarının açık işaretiydi.

Başka bir deyişle, Menderes’in ve bakanlarının siyasetten bir şekilde el çektirilmesi ABD’nin işine gelmiştir.

‘Sıcak Sonbahar’ hazırlığı?

Uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı yapmış olan İhsan Sabri Çağlayangil 12 Mart Darbesi’nin arkasında ABD’nin olduğunu söyler. Çağlayangil’e göre ABD için bir ülkede demokrasi veya faşist bir yönetimin olması fark etmez.

Benzeri şekilde eski başbakanlardan rahmetli Bülent Ecevit de Türkiye’deki tüm askeri müdahalelerin içinde ABD’nin bir şekilde rol aldığını iddia eder.

Tahminim o ki eğer CIA’in Türkiye ile ilgili bazı belgeleri açılsa 12 Eylül ve 28 Şubat da dâhil olmak üzere hemen hemen tüm darbelerin arkasında yabancı el net bir şekilde görülecektir. Ancak bu belgeler günümüzü de etkileyeceğinden Türkiye ile ilgili hassas belgelerin açılmasına şimdilik müsaade edilmemektedir.

Şili ve İran darbelerine bakıldığı zaman CIA ve müttefiklerinin sokak gösterilerini örgütleyecek kadar olayların içinde yer aldığı görülüyor. Başka bir tabirle CIA, generallerle pazarlık yapmanın ötesine geçiyor, ülkeyi darbeye hazırlayacak kadar işin içinde yer alıyor. Bu bağlamda 28 Şubat’taki skandalların içinde yabancı müdahalesi var mıdır acaba? Veya şu günlerde birileri ülkemizde ‘sıcak bir sonbahar’ hazırlığı yapmakta mıdırlar acaba?