Amerika’nın günah galerisinden

Amerika’nın bölgemizle ilgili dış politikasında iki kırmızı çizgisi var, biri kendi çıkarları ikincisi de İsrail’in güvenliği.

Bunun dışında ne dostu var ne düşmanı.

Türkiye de Amerika’nın çıkarlarını ve İsrail’in güvenliğini tehdit ettiği miktarda düşmanı savunduğu miktarda da dostudur.

***

Amerika’nın insan hakları, özgürlükler ve demokrasi gibi bir hassasiyeti sadece birileri için söz konusudur. İslam dünyası için ve Müslümanlar için böyle bir hassasiyeti yoktur, olmamıştır.

Afganistan ve Irak işgallerini şöyle bir göz önüne getirin, baştan ayağa insan hakkı ihlalidir, iki ülkenin en büyük felaketidir.

Milyonlarca insanın hayatını kaybetmesinin, milyonlarcasının mağdur olmasının en büyük müsebbibi Amerika’dır.

***

İşgal en büyük insanlık suçudur. İsrail işgali Amerika sayesinde devam etmektedir.

Filistinlilerin İsrail elinden çektiği her zulmün arkasında Amerika vardır.

Gazze’de yaşanan insanlık dramının arkasında Amerika vardır.

Batı Yakası’nda İsrail’in uyguladığı insanlık dışı muamelenin arkasında Amerika vardır.

***

Arap dünyasının dikta yönetimlere baş kaldırdığı, özgürlük ve demokrasi talep ettiği Arap Baharı sürecinin kışa dönmesinin en büyük müsebbibi de Amerika’dır.

Tarihinin ilk seçilmiş cumhurbaşkanına karşı askeri darbe yapan ve meydanlarda binlerce insanı kurşuna dizen Mısır’ın darbeci yönetiminin meşruiyet kazanmasının en önemli ayağı Amerika desteğidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeciyle aynı masada oturmayı bile reddederken Amerika başkanı darbeci generalle dostane görüntü vermekten çekinmemiştir!

Bütün gerekçelerinin asılsız çıktığını bizzat kendilerinin itiraf ettiği Irak işgali vasıtasıyla sözde demokrasi getirmek adına Irak’ı İran’ın nüfuz alanına terk eden de bizzat Amerika’dır.

Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen Irak’ta mezhepçi politikalarla Sünnileri ötekileştiren, baskı kurduran ve sonunda DAİŞ gibi bir örgütün ortaya çıkmasının da en önemli müsebbibi Amerika’dır.

***

Demokrasi gelirse dindarlar iktidar olur ve İsrail’in güvenliği tehlikeye düşer endişesiyle Suriye’de muhaliflerin güçlenmesine mani olan, dolayısıyla diktatör Esed’i muhaliflere tercih eden, savaşın bu kadar uzamasına yüzbinlerin hayatını kaybedip milyonların mülteci durumuna düşmesine  de en büyük desteği veren Amerika’dır.

Suriye’de problemin başı Esed yönetimi olduğu halde önceliği DAİŞ’le mücadeleye vererek uluslararası koalisyon oluşturup dünya devletlerini yanlış yönlendiren de Amerika’dır.

***

Oysa Türkiye’nin teklif ettiği gibi ta başında Suriye’de güçlü demokratik bir devlet oluşturulmuş olsaydı ne DAİŞ çıkardı ne de diğer radikal örgütler. Çıksa bile gereken mücadeleyi meşru Suriye yönetimi yapardı.

İlk dönemde Esed rejiminin meşruiyetini yitirdiğini söyleyen ama sonra o rejime meşruiyet veren politikaların mimarı da yine Amerika’dır.

***

Takip ettiği yanlış politikalar sebebiyle  sorunu çözülmez hale getiren sonunda Rusya’nın Suriye’yi işgal etmesinin ve Rus saldırılarının sebep olduğu ölümlerin ve göçlerin arkasında da dolaylı olarak Amerika vardır.

Suriye’yi Rusya’ya teslim eden de Amerika’dır!

***

17/25 Aralık darbe girişiminin faili olan paralel yapının beynini koruyup kollayan da Amerika’dır.

Sırf DAİŞ’le mücadele ediyor gerekçesiyle terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’yi, dolayısıyla Türkiye düşmanı bir terör örgütünü destekleyen ve Türkiye’nin tüm ikazlarına rağmen bunda ısrar eden de Amerika’dır!

PKK militanlarının güneydoğuda Türkiye’ye karşı eylem yaparken kullandıkları nitelikli silahları veren de Amerika’dır!

***

Ne yani bütün bu gerçekler ortadayken Türkiye sessiz mi kalacaktı?

Elbette ki gereken tepkiyi gösterecektir.

Dost mu değil mi bunu sorgulayacaktır.

Amerika’ya kafa tutmak alışılmış bir şey değil ama artık Amerika da yandaşları da alışacaklar!

***

Ortada sabıka kaydı hayli kabarık olan bir Amerika ve onu adil olmaya çağıran bir Türkiye var artık! 

İnsanlık henüz ölmedi!

Herkes öğrenecek ve anlayacak ki, İbrahim olanlar Nemrutların ateşinden korkmazlar!

Not:

Meyveli ağaç taşlanır!

Çarşamba gecesi 24.00’e kadar Akit TV’nin Vizyon programına katılmıştım. Ben ayrıldıktan birkaç saat sonra Yeni Akit gazetesi ve eşzamanlı olarak Yeni Şafak gazetesine silahlı saldırı vuku bulmuş. Her iki gazeteye de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Herkes kendine yakışanı yapıyor!