Konu, Dýþiþleri Bakaný Mevlüt Çavuþoðlu ve Amerikalý mevkidaþý Tillerson arasýndaki görüþmede gündeme geldi.
Suriye sýnýrý boyunca 30 kilometrelik hat oluþturulsun.
Ýsmi de “güvenli hat” (yahut “güvenli bölge”) olsun.
Teklifin sahibi, Amerikan tarafý...
Hani, “Duy da inanma” derler ya... Aynen öyle...
Dýþiþleri Bakaný Mevlüt Çavuþoðlu’nun bu öneriye cevabýný biliyorsunuz: “Karþýlýklý güven yeniden tesis edilmeden bu konularýn görüþülmesi doðru deðil. Önce somut adýmlarla güven tesis edilmeli. Sonra konuþulabilir.”
Daha da açmak gerekirse, Çavuþoðlu, “Size güvenmiyoruz. Birlikte çalýþma önerimizi reddedip terör örgütleriyle iþ tuttunuz, onlarý silaha boðdunuz. Pozisyonunuzu netleþtirmeden ve güvenli kýlmadan bu konuda bir öneriye açýk deðiliz” diyor.
Peki, nerden icap etti bu güvenli bölge?
Ne iþe yarayacak?
Daha doðrusu, bir iþe yarayacak mý?
Hatýrlayacaksýnýz, Suriye iç savaþýnýn “aðýrlaþtýðý” günlerde bu fikriyat Türkiye tarafýndan seslendiriliyordu.
Suriye-Türkiye sýnýrýnda, en az 50 kilometre derinliðinde bir güvenli hat (bir tampon bölge) oluþturulsun. BM gözetimindeki bölgede ayrýca “uçuþ yasaðý” ilan edilsin.
Cumhurbaþkaný Erdoðan, konuyu defaatle dönemin ABD Baþkaný Obama’yla görüþmüþ ama bir sonuç alamamýþtý. Daha doðrusu Amerikan tarafý “deðerlendiriyoruz” diyerek oyalama taktiði gütmüþ, sonunda çamura yatmýþtý.
Çünkü müttefikimizin baþka iþleri vardý bölgede.
Bir terör ordusu kurmakla meþguldü. “DEAÞ’a karþý savaþýyorlar” kamuflajýyla, PKK/PYD’yi etkin güç haline getirmeye çalýþýyordu.
Dolayýsýyla, göçmen akýnýndan ve terör örgütlerinin saldýrýsýndan muzdarip Türkiye’nin bu talebini (nihai amacýna ters düþtüðü için) deðerlendiremezdi.
Bugün ayný Amerika, “Tamam, konuyu deðerlendirebiliriz” diyor.
Neden?
Neden önce “hayýr” dedikleri konuyu yeni bir teklifmiþ gibi gündeme getiriyorlar?
Bunun cevabýný Trump'ýn Milli Güvenlik Danýþmaný Thomas Bossert versin: “Afrin’den çekilin. PYD’yle savaþmayý býrakýn. Bunun faturasý aðýr olabilir.”
Hesapta, tampon bölge önerisiyle aðzýmýza bir parça bal çalýp, terör örgütünün güvenliðini saðlayacaklar: “Ýþte size istediðiniz gibi tampon bölge. Derinliði 30 kilometre olsun. Yeter ki þu operasyonlarý durdurun.”
BM gözetiminde oluþturulacak uçuþa yasak bölge, hem göçmen akýnýný durduracak, hem de terör örgütünün hareket alanýný kýsýtlayacaktý.
Bugün o noktada deðiliz.
Bütün bir Suriye demografisi yerle bir edilmiþ durumda.
Rakka ve Münbiç terör örgütünün iþgali altýnda.
Dolayýsýyla (Amerika’nýn önerisiyle) oluþturulacak bir tampon bölge, terör örgütünü çatýþma alaný dýþýnda tutmak ve “varlýðýný” muhafaza altýna almak dýþýnda bir iþe yaramayacak.
Bütün hesap Afrin’de sýkýþan PYD’yi kurtarmak ve olasý Münbiç hareketinin önüne geçmek.
Cumhurbaþkaný Erdoðan Eskiþehir’de yaptýðý konuþmada, “Bir güvenli bölge oluþturalým” demiþti ve bunun gerçekleþmemesi durumunda olabilecek kötü ihtimalleri sýralamýþtý: “Bakýn, Kobani düþtü, düþüyor...” (Bu söz, ayrýca, HDP tarafýndan iç savaþ malzemesi haline getirildi ve onlarca Kürt vatandaþýmýzýn hayatýna mal oldu.)
Sonrasýný hatýrlayalým:
Kobani önce “düþürüldü”, sonra “kurtarýldý...”
Kurtarýcýlar da binlerce týr silahla ödüllendirildi.