'Ana akım hayırcılar' neden rahatsız?

Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni halktan kaçıramayacaklarını anlayınca "hayır cephesinde" telaş arttı. 'Evet', 'hayır'ın gerisinde demekten de geri durmuyorlar bu arada. İyi de ediyorlar, çünkü bu yarışta kimsenin rehavete kapılma lüksü yok.

Hayırcıların bu yaklaşımı 'evet'e mütevazı bir katkı bile sayılabilir.

CHP, hayır cephesinin başını çekiyor, malum. Ama bir taraftan da 'cephe' görüntüsü vermek istemiyor. Çünkü PKK ve FETÖ de hayır diyor.

Oysa PKK ve CHP ilk kez bugün "hayırda buluşmuş" değil. Ak Parti'yi devirmek amacıyla daha önce de yakınlaştıkları vaki. Kandil'in 'hayır'cıları hendek terörü zamanında AK Parti'yi tehdit ederken "CHP'li demokratlara" sesleniyor ve "CHP safını net olarak ortaya koymalı" diyordu. Zaman zaman millici olmadığını iddia ederek CHP'ye sitem ettikleri de oldu.

PKK'nın CHP'yi millici olmamakla nitelemesi üzerine söylenecek çok şey var da yeri burası değil.

CHP'nin FETÖ ile ilişkisi ise daha görünür cereyan etti. Kılıçdaroğlu'nun FETÖ marifetiyle CHP'nin başına getirildiği bugün artık herkesin bildiği bir sır. Aradaki ilişki Gezi'den sonra gözle görülür hal aldı.

Daha 17-25 Aralık'ın dumanı üstündeyken CHP'li yetkili bir isminden, "Hükümet çok biliyorsa Gezi'deki paraleli ortaya çıkarsın" sözlerini bizzat duydum.

Kılıçdaroğlu CHP'si, ideolojik laikçilikten uzaklaşıyor görüntüsü verirken FETÖ'ye müzahir hale geldi. 17-25 Aralık'tan sonra partinin seçim meydanlarındaki cephanesini FETÖ'nün temin ettiğini de biliyoruz. 15 Temmuz'dan sonra Kılıçdaroğlu'nun FETÖ diyebilmek için ne kadar yutkunduğunu da.

Artık iş ciddiye bindi. "Ana akım hayırcıların" çektiği "Rejim değişiyor, ülke bölünüyor, padişahlık geliyor, laiklik elden gidiyor" temalı "Tehlikenin farkında mısınız" filminin bilmem kaçıncı sezonunun tutma ihtimali yok.

PKK ve FETÖ'nün 'hayır' demesi ise işi daha da zorlaştırıyor. Şu saatten sonra 'evet'çi olsalar daha kötü, bu sefer de CHP'yi kurtarmak için evet dedikleri ortaya çıkar ki bu da aralarında bir bağ olduğu yorumlarına bile yol açabilir.

Zaten Kandil'de mukim teröristler, gün aşırı video çekip 'evet'in PKK'nın sonunu getireceğini söylüyor. 'Hayır'ı örgütleyeceklerini "tüm cihana duyurma" işi de HDP'li Sırrı Süreyya Önder'e düşüyor.

***

Bu arada kimse 'hayır' diyenlerin vatan haini falan olduğunu düşünmüyor. Zaten CHP, kendi tabanı da bu yan yanalıktan rahatsız olduğu için "hayır cephesi" oluşturmama taktiği izliyor.

Yani mesele sandığa gidip 'evet' ya da 'hayır' diyenle ilgili değil.

Lakin, "Evet demek İslam'a aykırı", "Evet diyen Allah'ı inkar etmiştir", "Evet demek vatan hainliğidir" gibi boş laflarla milleti maniple etmeye çalışanların makul bulunduğu bir yerde PKK ve FETÖ'nün 'hayır' demiş olmasını 'evetçi'lerin görmezden gelmesini beklemek ya siyasetin s'sinden anlamamak ya da herkesi kör alemi sersem sanmak.

HDP tabanıyla PKK'yı eş tutan akıl

Terör örgütlerinin bu referandum kampanyasında görüş bildirmiş olmasına karşı ilginç savunma biçimleri geliştiriliyor; misal Sırrı Süreyya Önder "IŞİD Allah'a inanıyor diye inanmayacak mısın?" diyor? Biz Allah'a inanıyoruz, IŞİD'in inandıklarıyla bizim inancımızın alakası yok.

Siz asıl Hüda Kaya'nın "Evet demek Allah'ı inkardır" lafına ne diyorsunuz?

Biri de çıkmış, "AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül'ün 'HDP tabanından da destek alacağımıza inanıyorum' sözünü birileri kötü niyetle yorumlarsa AK Parti ne hisseder demiş?" HDP'ye oy vermiş olanlar da herkes gibi bu ülkenin vatandaşıdır. Hendek teröründe PKK'ya sırtını dönen de onlardır.

Vaktiyle HDP'ye oy vermiş olanların 'evet' demesiyle PKK'nın 'hayır'ını karşılaştırmak HDP'lileri PKK ile bir tutmak anlamına gelir. Kimsenin buna hakkı yoktur.