Anadilde eðitim yasak mý?

“Yabancý dil” konusunda iþi kanuna havale eden, dolayýsýyla olaðan eðitime nazaran daha fazla sýnýrlama yapýlmasýný mümkün kýlan anayasakoyucu, eðitim dili konusunda, ‘yabancý kapsamýna girmeyen diller’de eðitim yapýlmasý konusunda herhangi bir sýnýrlama getirmemiþtir.

Bazýlarýnýn özgürlükçülüðü bir kariyer meselesi aslýnda. Özgürlükler konusunda sorunlar oldukça kariyerlerini parlatma imkanýna kavuþuyorlar. Sorunlar çözüldükçe kamuoyunda görünürlük imkanlarý zayýflýyor. Sorundan beslenenler sorunlarýn devamýndan yana cephe alýr. Bu anlaþýlýr bir durum.

Bunlarýn orantýlý zekaya sahip olanlarý, sorun çözüldükçe sorunu çözen iradeler savaþ açýyor. Daha rafine olanlarý, yani orantýsýz zekaya sahip olanlarý ise sorunun çözümü konusundaki adýmlarý yok sayýyor, ardýndan beklentileri yükseltiyor, barýþýný tesis etmiþ ülkelerde de dile getirilebilecek bazý talepleri merkeze yerleþtiriyor. Bu taleplere göre demokratik temsilciler hakkýnda negatif yargýlarýn doðmasýna çalýþýyor, onlarý adeta þeytanlaþtýrýyor. Oluþturduklarý bu sanal gerçeklik içte ve dýþta satýn alýndýðýnda, ülkede çatýþma devam etmiþ ve bu kiþiler de kariyerlerini kurtarmýþ oluyor.

Kemalist diktatörlüðün Türkiye’ye býraktýðý zehirler birer birer temizlenir ve tüm hatalarýna ve aksaklýklarýna raðmen, demokratik ve özgürlükçü bir sistem inþa edilirken, özgürlükçü olmadýðý halde özgürlükçü görünmek, zor iþ. Bunun için gerçeði görünmez kýlmak ve muarýzý þeytanlaþtýrmak gerek. Bugünün hükümeti için diktatör sýfatýný kullanmak en iyi ihtimalle bir kariyer kurtarma gayreti ve özde gericilikten baþka bir þey deðil.

Büyük bir ihtimalle anadilde eðitim konusunda da ayný özde gerici tutumlarýný sürdüreceklerdir.

Önce koronun bir kýsmý, anadilde eðitim en temel insan hakký olduðunu söyleyecek (oysa meþru taleplerden biridir), ardýndan “hükümet bu hakký tanýmýyor, çünkü diktatörlük peþinde” diyecek. Bu konuda adým atýldýðýnda ise, koronun diðer kýsmý devreye girerek, “Anayasadaki açýk hüküm varken, hükümet anayasayý açýkça ihlal ediyor ve hukuku hiçe sayýyor, demek ki diktatörlük peþinde” söylemi devreye sokulacak.

Biz bu figürleri gericilikleriyle baþ baþa býrakýp yolumuza devam edelim ve Anayasanýn ana dilde eðitime engel olmadýðýný söyleyelim.

Þöyle ki;

42. Maddenin gerekçesinde yasak yok

Anayasanýn 42. Maddesinin “Türkçeden baþka hiç bir dil, eðitim ve öðretim kurumlarýnda Türk vatandaþlarýna ana dilleri olarak okutulamaz ve öðretilemez...” hükmünü içeren 9. fýkrasý, Danýþma Meclisi tasarýsýnda yer almamýþ, sonradan Milli Güvenlik Konseyi (yani Darbeciler Korosu) tarafýndan eklenmiþtir. Ekleme gerekçesinde sadece “eðitim ve öðretim kurumlarýnda okutulacak dillerleilgili yeni bir fýkra eklenmiþtir” ifadesi kullanýlmýþtýr.

MGK gerekçesi “okutulacak dillerle ilgili” bir düzenlemeden söz etmektedir. Gerekçe de “anadilde eðitim” konusunda herhangi bir sýnýrlayýcý veya yasaklayýcý ifade olmadýðý gibi, “Türkçe dilindeeðitimzorunluluðu” anlamýna gelecek bir ifade de yoktur.

Anayasa Mahkemesinin 42. Maddeye iliþkin içtihatlarýnda açýklayýcý bir bilgi yoktur. Yalnýzca E. 2002/146 sayýlý kararýnda farklý dil ve lehçelerde kurslarýn açýlmasý konusunun 42. Maddeye aykýrý olmadýðýný belirtmiþtir.

Lafzi ve sistematikyorum yasak yok diyor

Herkes çok þey söylüyor, ancak maddenin lafzýnýn ne söylediði daha önemli. Çünkü hukukta yorum kurallarý çok açýk: Metni nasýl yorumlarsanýz yorumlayýn, yorumun sýnýrý lafýzdýr. Lafzýn izin vermediði hiçbir sonuç kural olarak geçerli deðildir. Ýkinci olarak anayasayý yapanlarýn ideolojik tercihleri ne olursa olsun, bu tercih açýk bir hukuk kuralýna dönüþmedikçe, hukuken geçerli deðildir.

Devam edelim:

Madde metninde “Türkçeden baþka hiç bir dil eðitim ve öðretim kurumlarýnda Türk vatandaþlarýna ana dilleri olarak okutulamaz ve öðretilemez” ifadesi yer almaktadýr. Ýkinci cümlesinde “Eðitim ve öðretim kurumlarýnda okutulacak yabancý diller ile yabancý dille eðitim ve öðretim yapan okullarýn tabi olacaðý esaslar kanunla düzenlenir.” denmektedir.

Metindeki ifade “anadil olarak Türkçenin okutulmasý ve öðretilmesi” ile ilgili olup “Anadilde eðitim” ile ilgili deðildir.

Fýkranýn 2. Cümlesinde “okutulacak yabancý dil” ve “Yabancý dille eðitim” ifadeleri yan yana ve iki ayrý kavram olarak kullanýlmaktadýr. Bir “dilin okutulup öðretilmesi” ile o “dilde eðitim” veya “o dil ile eðitim” elbette ayný kavramlar deðildir. Anayasakoyucu ayný fýkrada bu iki farklý kavramý birlikte kullanmýþ, 1. Cümledeki “Türkçeden baþka hiç bir dilin anadil olarak okutulup öðretilemeyeceði” yasaðýyla kendini sýnýrlamýþ ve  “Türkçeden baþka hiç bir dilde eðitim ve öðrenim yapýlamayacaðý” anlamýný verecek bir ifade kullanmamýþtýr. Bu mantýksal olarak açýk bir tercihe iþaret eder.

“Yabancý dil” konusunda iþi kanuna havale eden, dolayýsýyla olaðan eðitime nazaran daha fazla sýnýrlama yapýlmasýný mümkün kýlan anayasakoyucu, eðitim dili konusunda, “yabancý kapsamýna girmeyen diller”de eðitim yapýlmasý konusunda herhangi bir sýnýrlama getirmemiþtir. Bu da “anadil olarak Türkçenin okutulmasý ve öðretilmesizorunluluðuna halel getirmeksizin, geleneksel olarak kullanýlan dil ve lehçelerde eðitim ve öðretimin anayasal güvenceye tabi olduðunu gösteriyor.

Bu durumda Kürtçe, 1. cümledeki açýk hüküm nedeniyle “anadil” olarak öðretilemeyecek, ancak pekala eðitim dili olabilecektir. Eðitim dili ile anadil ayný olmadýðýndan, yasal varsayým olan “anadil” Türkçeyi okutup öðretmek þartýyla, dersi dýþýnda tüm eðitimin Kürtçe, Arapça, Çerkezce v.s. dillerinde görüldüðü eðitim kurumlarý pekala açýlabilecektir. Buna engel bir anayasal yasaktan söz etmek güçtür.

Kürtçe yabancý dil olmadýðýndan, 2. Cümledeki sýnýrlamalara da tabi deðildir.

Anayasanýn 5. Maddesinde devlete yüklenen “insanýn maddi ve manevi varlýðýnýn geliþmesi için gerekli þartlarý hazýrlama” ödevi ve 2. Maddesindeki “insan haklarýna saygý ve sosyal hukuk devlet ilkeleri” ile 10. Maddede düzenlenen “ayrýmcýlýk yasaðý” birlikte deðerlendirildiðinde, devletin bu eðitime imkan saðlama zorunluluðundan dahi söz edilebilir. Uluslararasý hukuktan söz etmeye bile gerek kalmaz.

Özgürlükçülüðü kariyer basamaðý olarak görenler ve darbeciler bu yorumdan hazzetmeyecek. Bu kesin...