Anadilde savunma bir PKK/KCK kazanýmý mý?

Türkiye, son on yýlda atýlan demokratikleþme adýmlarýna, bu baðlamda ‘Kürt sorunu’ adýna onyýllardýr dile getirilen sorunlarýn çözümüne iliþkin düzenlemelere raðmen ‘cezaevinde açlýk grevi’ ile meþgul.

Açlýk grevindekilerin talepleri; “anadilde savunma, anadilde eðitim, PKK hükümlüsü Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldýrýlmasý.”

Ýlk iki talep, PKK tarafýndan da BDP tarafýndan da ayný cümlelerle ifade ediliyor. Öcalan konusunda ise terör örgütünün talebi, “Tecridin kaldýrýlmasý ve Öcalan’ýn özgürce hareket etmesi.” BDP ise bunu, Genel Baþkan Selahattin Demirtaþ’ýn deyimiyle “Öcalan’la müzakere ve saðlýk, güvenlik koþullarýnýn oluþturulmasý” olarak dile getiriyor.

Hükümet, açlýk grevini ‘þantaj’ diye niteledi ve Öcalan’ýn serbest býrakýlmasý anlamýna gelebilecek bir adýmý atmayacaðýný net olarak açýkladý. ‘Anadil’ olarak kastedilen Kürtçe konusunda ise “zaten birçok adýmýn atýldýðýný, atýlmakta olduðunu” vurguladý.

Sadece ‘dil’ üzerinden gidelim;

Türkiye’de Kürtçe gazete, dergi, radyo ve tv yayýný, cezaevi görüþmelerinde, hatta üniversitede öðrenciler arasýnda Kürtçe konuþmanýn yasak olduðu yýllar çok uzakta deðil.

O yýllarda bunlarý ‘sorun’ olarak Türkçe konuþanlar da cezaevine atýlýyordu.

Son 10 yýlda, Kürtçe basýn, yayýn yasaðýnýn kaldýrýlmasýný, Kürtçe dil kurslarý, üniversitede Kürtçe bölümleri, okullarda Kürtçe seçmeli ders, cezaevlerinde Kürtçe konuþma serbestisi izledi. Düne kadar yasaklanan Kürtçe kitaplarý bugün Kültür Bakanlýðý yayýnlýyor. Son olarak 30 Eylül’deki AK Parti kongresinde ‘anadilde savunma’ ve ‘ana dilde kamu hizmeti’hükümetin yol haritasýna eklendi. Anadilde savunma yasa tasarýsý TBMM’ye geldi, ay sonuna kadar da yasalaþacak.

‘Kürt sorunu’ baþlýðý altýnda dile getirilen, sosyal, ekonomik ve ‘moral’ alanlarda da yapýlanlar on yýl öncesiyle kýyaslanamayacak rakamlarla ortada. AB heyetleri ‘insan haklarý’ incelemesine gelme gereði duymuyor yýllardýr.

Atýlan adýmlar, kendini Kürt sorununun muhatabý sayan terör örgütünün dayanaklarýný da birer birer ortadan kaldýrdý. Örgüt de bu sürece karþý yeni politikalar geliþtirdi:

- Terör eylemleriyle, devleti ‘eski günlerdeki’ gibi davranmaya, en azýndan daha ileri demokratik adýmlar atmamaya zorladý.

- Halkýn memnun olduðu demokratikleþme adýmlarýný ‘asimilasyon’ propagandasýyla etkisizleþtirmeye, olmazsa ‘terör zoruyla yapýldýðý’ iddiasýyla sahiplenmeye çalýþtý.

- Bunlara paralel olarak, ortadan kalkan her soruna karþý yeni ‘sorunlar’ geliþtirdi. Ve bu sorunlar üzerinden “90’lý yýllara dönüldüðü” izlenimi verecek eylemler baþlattý.

Türkiye’nin son on yýldaki süreci, zaman zaman yavaþlama ve dinlenme olsa da ayný yolda yürüneceðini gösteriyor. Terör örgütünün hedefi ise bu süreci mümkünse engellemek, deðilse sahiplenmek, olmazsa kirletmektir.

Açlýk grevlerinin baðlanacaðý üç yer var:

- Anadilde savunmanýn yasalaþmasý sürecinde de ‘direniþ’ sürecek ve yasa ‘hükümete zorla çýkarttýrýlmýþ’ sayýlarak bitirilecek. BDP’nin, “Hükümetin anadil yasasýný getirmesi önemli, küçümsemeyeceðiz. Eksiklerini düzelteceðiz” sözleri buna iþaret sayýlabilir.

- Terör örgütü sýrf “Erdoðan’ý yenilgiye uðratmak” adýna ‘ölün’ talimatýnda diretecek. BDP’li Demirtaþ’ýn deyimiyle “Hapishanelerden çýkacak bir ölüm Baþbakan için bir yenilgi” sayýlacak.

- Bu durumda, bilinç kaybý gibi kritik duruma giren açlýk grevindekiler, doktor raporuyla tedaviye alýnacak. Demokratikleþme adýmýnýn ölümle kirletilmesine izin verilmeyecek. Örgütün ‘kýyameti koparýrýz’ tehdidine raðmen...

Birinci olasýlýk en yakýn... 2011 seçimlerinden sonra ‘yemin krizi’ sürecini hatýrlatan sinyaller geliyor.