Salon hýnca hýnç dolu. Konuklar, AK Partililer, gazeteciler, yazarlar yerlerini almýþlar. Baþbakan’ýn salona gelmesini bekliyoruz. Derken Baþbakan Erdoðan, Emine Haným’la beraber salona giriyor. Aile içinde de belli ki yaþanmýþ bir müzakereden sonra, Emine Haným yol ve hayat arkadaþý Baþbakan Erdoðan’la beraber yeni bir yolculuða, aslýnda yýllar önce baþlamýþ olan bir yolculuðun devamý sayýlabilecek bir yolculuða çýktýðýnýn farkýnda..
Yol ve hayat arkadaþý, 12 yýl önce baþlayan Anadolu Ýhtilali’nin ýþýðýný þimdi müesses nizamýn kalesine, köþke taþýmak için mücadeleye hazýrlanýyor.
1 Temmuz 2014 günü tarihe, Anadolu Ýhtilali’nin yeni safhasý olarak geçecek, bundan hiç kuþku duymamak lazým.
Baþbakan Erdoðan uzun sayýlabilecek bir konuþma yaptý. Ama kimsenin bu uzun konuþmadan þikayetçi olduðunu sanmýyorum.
Öyle bir siyasi hikaye anlattý ki Erdoðan, o salonda bulunan ve bu siyasi hikayeye dair bir hafýzasý olan herkese, acýlarýný, hatýralarýný ve tanýklýklarýný hatýrlattý.
Türkiye nüfusunun % 80’i aslýnda bu keder dolu hafýzanýn bir parçasýdýr.
Askeri vesayet dönemleri bu ülke nüfusunun % 20’sini mutlu ettiyse, % 80’ini de mutsuz etti ve büyük acýlar yaþattý.
Ýki yüzyýldýr yerlerde sürüklenmek istenen bir medeniyetin, ayaða kalkmasý, Türkiye’nin iki yüz yýldýr verdiði özgüven duygusunu yeniden elde etmesi için yürütülen mücadelelerin temelinde hep bu hikayeye duyulan sadakat vardý.
Hikayenin bir ucunda, 1961’de Ali Fuat Baþgil’in cumhurbaþkaný adayý olmak istemesi ve ‘dýþarýda bekleyen bir cemse var’ denilerek tehditler yoluyla bu adaylýktan vazgeçirilmesi var, bir ucunda da, 1994 yýlýnda Baþbakan Erdoðan’a küçük bir kýz çocuðunun annesinin iki bileziðiyle beraber, kendi kolundaki oyuncak bileziði çýkarýp vermesi var.
‘Bizi unutmasýn’ demiþ küçük kýz çocuðunun annesi.
Baþbakan cezaevinde bile o küçük kýz çocuðunun bakýþlarýný, gözlerini unutmadýðýný söylerken, salonda aðlayanlar oldu.
Bir balkon konuþmasýndan fazlasý vardý bu konuþmada. Herkesin kendini bulacaðý, bir parçasý olduðuna kolaylýkla inanacaðý, siyasi ama bir o kadar da yürekten bir konuþma yaptý Baþbakan. Diyarbakýr cezaevi derken, orada can veren arkadaþlarýmý, Kürtçe konuþan anneler derken, benimle o cezaevinde Kürtçe konuþamayan annemi hatýrladým ve gözyaþlarýmý tutamadým.
Baþbakan Erdoðan, Anadolu Halk Ýhtilali’nin dayandýðý temelleri, sahiplendiði siyasi mirasý bir film þeridi gibi gözler önüne serdi.
Hep beraber, Anadolu Ýhtilali’nin, güçlü bir siyasi hikayenin eþliðinde ve gölgesinde, ikinci safhasýnýn baþladýðý güne tanýk olduk.
1 Temmuz için çok þey söylenecek, çok þey yazýlacaktýr.
Benim için 1 Temmuz’un anlamý þudur:
Ýnsanlarý, bütün farklý kimlik ve siyasi tercihlerine raðmen, ortak etmeyi baþardýðýnýz güçlü bir siyasi hikayeniz yoksa, siyasette ýsrar etmenizin bir anlamý olmaz. Bu durumda size, tarihin biçtiði rol, dünyanýn neresinde olursanýz olun, halkýn yýkarak üstünden geçtiði harabelerin zemininde, yeni bir Berlin Duvarý inþasýndan baþka bir þey deðildir.
Allah hiçbir siyasetçiye, halka karþý yeni duvarlar inþa etmek isteyenlerin safýnda durmayý nasip etmesin..