Anadolu mayasý ve Suriyelilere vatandaþlýk

Türkiye, savaþýn çok erken bir döneminde kapýlarýný Suriyelilere açtý. O günden bugüne de açýk kapý politikasýný sürdürmeye gayret etti. Bu sebeple sýnýr güvenliði konusunda ciddi sýkýntýlar yaþadý. Hatta sýnýrlarýný DAEÞ’in giriþ çýkýþýna açtýðý þeklinde alçakça bir iftira ile bile hem içeride hem dýþarýda mücadele etmek zorunda kaldý.

Türkiye’nin Suriyeli sýðýnmacýlarý Esed’in, DAEÞ’in ve PYD’nin zulmüne terk etmemiþ olmasý, krizin insani boyutu göðüslemesi Suriye iç savaþýnýn zamana yayýlmasý gibi olumsuz sonuçlar da doðurdu kimine göre.

Krizi yumuþatacak, katlanýlýr kýlacak ve pansuman etkisi yapacak yardýmlar sayesinde vekalet savaþýnýn taraflarý Suriye’yi adeta terör örgütü ve terörist üreten bir laboratuvara çevirdi.

Bu meselenin baþka bir boyutu.

***

Savaþýn hala devam ettiði ve yakýn zamanda siyasi çözümün çok da mümkün görünmediði bir vasattayýz. Türkiye’deki Suriyelilerin geleceði konusunu ise daha fazla erteleyemeyiz.

Türkiye çok kýsa sürede ve umulmadýk büyüklükte Suriyeliyi topraklarýna kabul etmek durumunda kaldý. Ve baþýndan beri “Onlar muhacir, bize ensar olmayý nasip et” diyerek Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretini örnek alan bir yaklaþým ortaya koydu.

Muhalefetin, Suriye savaþýný toplumsal kutuplaþmaya yol açacak þekilde iç siyaset malzemesi yapmasýna raðmen bu konuda kötü bir sýnav vermedi.

Eksiklikler illa ki var. Ama 3 milyon Suriyeliyle birlikte ciddi bir toplumsal sorun yaþanmadan bugüne gelinebildi. Kendi nüfusundan daha fazla Suriyeliyi barýndýran Kilis buna önemli bir örnek.

AB ONTOLOJÝK SORUN YAÞIYOR

Avrupa Birliði’nin göçmen kriziyle imtihan olduðu, yabancý düþmanlýðýnýn Avrupa siyasetini esir aldýðý, Ýngiltere’nin Brexit kararýnda da etkili olduðunu gördüðümüz Suriyeli göçmenler sorunu Türkiye tarafýndan bugüne kadar iyi idare edildi.

Avrupa’yý gençleþtirecek ve içindeki yabancý düþmanlýðý zehrine panzehir olabilecek bir fýrsatý Suriyeliler. Avrupa bu fýrsatý kaçýrdý.

Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge kurulabilmiþ olsaydý kuþkusuz Türkiye de sýðýnmacý sorununu bu boyutta yaþamýyor olacaktý. Daha önemlisi belki de þimdiye kadar Suriye’de siyasi bir çözüm mümkün olacaktý. Ama ne göçmenlerin ontolojik sorun yaþattýðý AB ne Ortadoðu’yu bir kere daha kana bulayan ABD ne de baþýndan beri çözüme yanaþmayan Rusya ve Ýran bu konuda Türkiye’nin arkasýnda olmadý.

Türkiye’nin kendi içindeki Suriyeliler konusunda kalýcý politikalar üretmesi için ise kimseyi beklemesine gerek yok. Üç milyon Suriyelinin önemli kýsmýnýn Suriye’ye dönmek istemeyeceði, istese dahi bunun uzun zaman alacaðý bir gerçek.

Türkiye ekonomisinin büyümesine katký saðlayan Suriyelilerin Anadolu’daki varlýðýna artýk geçici bir deðil kalýcý ve müspet bir vaka olarak bakmak gerek.

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Cumartesi günü Kilis’te yaptýðý konuþmada “Suriyeli sýðýnmacýlara isterlerse Türk vatandaþlýðý verilebileceðini ve Türkiye’nin onlarýn da vataný olduðunu ifade etmesi” bu yönüyle çok önemli.

Muhatap olduðumuz sorunu fýrsata çevirmek için “Anadolu mayasý” gibi bir þansýmýz var. Anadolu, tüm halklarýn birbiriyle mayalandýðý ve millet vasfý kazandýðý bir coðrafya çünkü.

***

Yapýlan itirazlara gelince; Esed’in varil bombalarý tepelerinden yaðarken Suriyelileri geri göndermeyi seçim vaadi yapan bir muhalefetin çok da ciddiye alýnýr tarafý yok belki ama CHP’nin Batýdaki yabancý düþmaný, Ýslamofobik aþýrý sað partilerle ayný söylemi paylaþtýðýný hatýrda tutalým.

Türkiye’ye sýðýnanlarýn bir kýsmýný da Suriyeli Kürt soydaþlarýmýz oluþturuyor. Buna raðmen HDP’nin konuyu Kürt-Arap, Sünni-Alevi çatýþmasýna çekmesi, her zamanki gibi siyaseti þiddet aracý olarak görmesiyle alakalý.

Türkiye’de kimlerin demokratik bir pozisyondan konuþtuðu, kimlerin ise demokrasi, barýþ, insan haklarý kavramlarýný sömürdüðü bu vesileyle bir kez daha aþikar olmuþtur.

Herkesin bayramýný tebrik ederim.