‘Anadolu Okuma Evi’ne sýðýnmak

Annemizin diline doðarýz. Onun hu..hu’larý, ninnileri, tebessümü, kucaðý içinde karýlýr mayamýz. Ana kokusu ile ana dili karýþýktýr bu yüzden ve sýcaktýr, güvenlidir ikisi de. Ve özlemdir, tutkudur, hele gurbete düþtüðünüzde, burnunuzun direðini sýzlatandýr, öz diliniz. 

Hani uzun yaz günlerinde güvercininden serçesine cümle kuþlar uçuþup üþüþürler ya su havuzlarýnýn kenarlarýna... Ýnsanoðlu için de dili, sözü öyledir, çöl ortasýnda can suyudur anadili.

Geçen hafta Yurtdýþý Türkler ve Akraba Topluluklar Baþkanlýðý’nýn düzenlediði ‘Genç Liderler’ seminerlerine davetliydim. Yurtdýþýnda üniversite eðitimi gören kardeþlerimizin kültürel ve medeni aidiyetlerini, milli deðerler dünyasýný, bilim ve sanat miraslarýný unutmamalarý için Türkçe üzerinden gerçekleþen bir yaz seminerleri serisiydi bu. Prof. Teoman Duralý, Prof. Ýhsan Fazlýoðlu, Dr. Sadettin Öktem gibi hocalarýmýz gençlerle beyin fýrtýnalarý yaptýlar, hasbihal ettiler. 

Biz de, “Hayatýn içinde edebiyat bize ne söyler” baþlýðýndan konuþtuk ve hikayeler, þiirler içinden bir atölye çalýþmasý yaptýk. Türk dili ve edebiyatý okumadýklarý halde, öðrencilerin derse katýlýmý ve alakasý çok yüksekti. Sevindim ve açýkçasý parlak bir umut verdi bu durum bana da. Anadilin yaþatýlmasý, o dilin sadece ev içinde veya akrabalarla paylaþýlacak bir sosyal faaliyetten öte kültürel anlamda dolaþýmda olmasýyla ilgilidir. Yurt dýþýndaki, Türkçe gazeteler, dergiler, yazýþma ve okuma gruplarý bu yüzden önemlidir. Yazý ve okuma kültürü, bir dili þifahi olmaktan çýkartýp bilinç seviyesine taþýr.  

Bizi programa davet eden Mehmet Cemal Çollak ve arkadaþlarý, YTTB bünyesinde, genç ve idealist bir çalýþma aðý kurmuþlar. 1968’de iþçi olarak çýktýðýmýz Avrupa yolculuðu, 2000’lerde artýk, 3. ve 4. kuþaðýný yaþýyor. Bugün, anne-babasý veya dedesi-ninesi Türkiye’den gelmiþ ama kendisi Avrupa’da doðup, büyümüþ ve eðitimini görmüþ hatta istihdam edilmiþ bir nesil var karþýmýzda. Özellikle 4. kuþak için Türkçe, günlük hayatta neredeyse tedavülden kalkma tehlikesiyle yüz yüze, zira, 3. kuþak ebeveynler evlerinde kendi aralarýnda Avrupa veya Ýngilizce konuþtuklarýndan, 4. kuþaktaki çocuklarýn Türkçe’yi konuþmalarý ve anlamalarý da giderek tükeniþ seviyesinde týkanmýþ. Bu durum, “Niçin dýþ dünyada, etkin manada ses getiren bir Türkiye diasporasý yok”, sorusunun önemli cevaplarýndan birisi aslýnda... 

Türkçe’yi hayatýn içinde bir akýcýlýkta ve kalbi atan bir iletiþim aðýnda canlý tutabilmek için, ‘Anadolu Okuma Evi’ projesini baþlatmýþ YTTB. Yurt dýþýnda yaþayan vatandaþlarýmýzýn Türkçe yeterliliklerinin geliþtirilmesi, Türkçe kaynaklara eriþim imkânlarýnýn kolaylaþtýrýlmasý ve kültürel aidiyetlerinin korunmasý amacýyla kurulmuþ bu okuma evleri. Vatandaþlarýmýzýn yoðun olarak yaþadýklarý bölgelerde stk’lar aracýlýðýyla, Türkçe kütüphaneler oluþturmak, þayet varsa zenginleþtirmek, ana hedefleriymiþ... Kütüphanelerdeki kitaplar, çocuk, din, düþünce, edebiyat, kültür ve tarih kategorisindeki 1001 kitap seçkisini temel alýyormuþ. Bu baðlamda, Almanya’da 12, Belçika’da 2 ve Hollanda’da 4, Fransa’ da 4 ve Avustralya’da 2 kütüphane hali hazýrda açýlmýþ ve iþlev görmeye baþlamýþ... 

Kütüphaneler bizler için hayati manada birer korunak, birer sýðýnaktýr. Anadolu Okuma Evlerine gönül dolusu teþekkür ve selam ile...