Bu yýl Malatya’ya ikinci geliþim; daha önce BÝLSAM’ýn ( Bilgi, Eðitim Araþtýrmalarý Merkezi) davetlisi olarak gelmiþtim; þimdi de MÜSÝAD’ýn bir etkinliði için Malatya’dayýz. Hemen þunu söyleyebilirim; 17 Aralýk süreci, burada da herkes için bir yeniden deðerlendirme fýrsatý olmuþ. Malatya gibi, Anadolu ekonomisinin kalbi olan büyük þehirler hem þu sýra yerel seçimlere hazýrlanýyorlar hem de siyaseti ve ekonomiyi yeniden sorguluyorlar. Yapýlan yanlýþlar, yapýlmayanlar, yapýlacak olanlar ve tabii olumlu olarak adýlan adýmlar masaya yatýrýlýyor. Devletin birimlerinden üniversiteye ve sivil toplum kurumlarýna deðin, önümüzdeki süreçle ilgili nelerin yapýlmasý konusunda çok açýk ve net bir mutabakat var. Belki de Türkiye, böyle bir farkýndalýðý ve sivil mutabakatý ilk defa saðlýyor.
Anadolu’nun talepleri
Bunlarýn ne olduðunu hemen yazayým; birincisi çözüm sürecini herkes gözü gibi koruyor; ikincisi demokratikleþme ve bunun yeni bir Anayasa ile taçlandýrýlmasý yine ortak dilek. Bir diðer önemli beklenti de, Hükümetin Anadolu’da esnafý, küçük ve orta boy iþletmeleri (KOBÝ) destekleyecek politikalarýnýn ve bu alanda yapýlan alt yapý yatýrýmlarýnýn artarak ve bir strateji çerçevesinde sürmesi. Organize Sanayi Bölgeleri’nin, Teknoparklarýn ve bu yapýlarla Üniversitelerin iþbirliðinin daha da geliþtirilmesi, teknoloji ve Ar-Ge getirecek -özellikle Anadolu’ya- yabancý sermayenin buralardaki genç giriþimcilerle ve þirketlerle ortaklýk yolunun açýlmasý için yatýrým ortamýnýn daha da iyileþtirilmesi ve bu alandaki hukuki üst yapýnýn oluþturulmasý... Bu istekler aslýnda, bize þimdiye deðin biz ekonomiyi, ekonomi politikalarýný neden Anadolu’dan, yerellerden belirlemedik diye de sordurmalý. Çünkü Malatya’nýn taleplerinin aynýsýný Kayseri’ye gidin orada da duyarsanýz, yine Gaziantep’te size söylenenler de çok benzer olacaktýr. Ýþin garip tarafý Anadolu’dan gelen bu istekler bizim 10. Beþ Yýllýk Kalkýnma Planýn’nýn temel baþlýklarý ve aslýnda planýn ruhu da buralardaki temel taleplerle örtüþüyor.
Þimdiye dek halkýn talepleri tozlu raflardaydý
Peki neden bütün bunlar kaðýt üzerinde kalýyor, yerellerdeki talepler ya da iyi niyetli, gerçekleri gören bürokratlarýn, siyasetçilerin yaptýklarý planlar, neden þimdiye deðin bir dilek ve temenniler yýðýný olarak raflarda tozlandý ve bu memlekette, oligarþinin çýkarlarý doðrultusunda her þey olup bitti?
Çünkü bu devlet bu oligarþinin elindeydi; devletten öte siyaset ve tabii ki yasalarý yapan parlemento bu oligarþinin denetimindeydi. Güçsüz, vesayet altýndaki koalisyon hükümetleri, bütün ekonomik kararlarý, içerideki tekelci sermayenin çýkarlarý doðrultusunda IMF reçetelerine baðlamýþtý. Anadolu ucuz tahýl ve iþgücü deposu, batýdaki ücretleri aþaðýya çekecek, niteliksiz yedek iþçi ordusunun kaynaðý idi. Yerel yönetimler de batýya rant aktaran çalma çýrpma mekanizmalarý olarak þekillendirilmiþti.
Anadolu’da deðiþimin iki yönü
Peki þimdi bu deðiþiyor mu; evet bu haksýz ve çarpýk durum Anadolu’dan baþlayarak deðiþiyor. Anadolu’daki deðiþim iki yönlü ve deðiþimin iki yönü çok güçlü iki dinamik olarak da birbirlerini destekliyorlar. Deðiþimin birinci yönü, Anadolu’da üniversiterle, yeni ihracatçý KOBÝ’lerle birlikte ortaya çýkan yerel sivil toplum kuruluþlarý. Bunlar gerçekten adýnýn hakkýný vererek sivil toplum kurumu. Öyle zorunlu aidat toplayarak, sýrtýný devlete dayayýp, hem devleti hem de üyelerini soyan, korporatist-devletçi faþizan sözüm ona ‘sivil’ toplum kurumu deðil bunlar. Anadolu deðiþiminin- ya da dinamiðinin- ikinci yönü de toplumun demokratikleþmesi, sivilleþmesine baðlý olarak devletin de bu sivilleþmeye ayak uydurmaya baþlamasý ve devlet kadrolarýnýn, daha önce hapsolduklarý bürokratik fanuslardan çýkmaya baþlamasý...
Þimdi devlet yapýsýndaki aþaðýdan gelen bu deðiþimi, tam þu sýralar, yani en çok da 17 Aralýk süreci sonrasý gösterdiði yeni refleks dolayýmýyla görüyoruz. Daha doðrusu, tam da bugünlerde bunun sýradan-hükümete baðlý- bir politik refleks olmadýðý; bunun yeni bir yönelim hatta yeni bir strateji olduðunu görüyoruz.
Devlet, 17 Aralýk’tan sonra kendine geldi
Örneðin, devletin merkezi ve hayati kurumlarý, 17 Aralýk’tan sonra geliþen olaylarý bir müddet izlediler ve MÝT’e yapýlan saldýrý sonrasý bütün bu olan biteni Hükümete deðil, devletin kendisine yapýlan bir saldýrý olarak algýladýlar. Ancak bundan önce de, MÝT, TCMB, Kamu Güvenliði Müsteþarlýðý hatta TSK gibi stratejik kurumlar, çok önemli ölçüde yeni bir yönelime girmiþlerdi. Örneðin çözüm sürecinin baþarýsý ve sürdürülmesi bu niteliksel devlet deðiþiminin en önemli sonuçlarýndan birisidir. Yine TCMB’nýn geleneksel para politikalarýnýn dýþýna çýkan arayýþlarý bunun en önemli göstergesidir. Hatta Hükümetin 2008 yýlýndaki GAP Eylem Planý’na olan destek bu yönelimin bugünlere ait olmadýðýný ama 17 Aralýk süreciyle iyice su üstüne çýktýðýný gösteriyor bize...
Ben bu anlamda, TCMB’sýnýn faiz artýrmasýný mesela stratejik bir karar deðil, bir taktik geri çekilme ve yeni bir cephe açmama, var olan durumu geçiþtirme adýmý olarak görüyorum.
AYM ve Cumhurbaþkanlýðý Makamý teklemeyecek...
Bütün bu süreçte, göreceksiniz ki, Anayasa Mahkemesi ve Cumhurbaþkanlýðý Makamý da, bu sürece uygun davranacak ve Türkiye’nin, Türkiye halkýnýn çýkarlarý doðrultusunda adým atacaktýr.
Yine Türkiye’nin Hazar ve K. Irak hatta Doðu Akdeniz’deki enerji alanlarýndaki aktif politikasý, Suriye barýþý konusundaki aktif politikasý ve Kýbrýs çözümü konusundaki ýsrarý, AB’ye, ‘kazan-kazan’ çerçevesinde üyelik persfektifi de yeni devlet politikasýdýr. Bunun yaný sýra Savunma Sanayi’nda yeni iþbirlikleri ve üst teknoloji adýmlarý da bu yeni devlet politikasýnýn parçasýdýr. Tabii bunlardan önemlisi hiç bir vasayet kabul etmeyen, eskisi gibi Meclis dýþýnda güç arayaný suç çetesi olarak niteleyen anlayýþ da bu yeni devletin çýkýþ noktasýdýr. Peki bu sistemde devletle halkýn çýkarlarý böyle çakýþýr mý; evet toplumlarýn tarihinde böyle dönemler olur, bunlar geçiþ ve yeniden yapýlanma dönemleridir. Bu dönemi okuyan, doðru yerde duran da kazanýr.
Ancak bu topraklarda bu belki bir ilk; Anadolu ile Ankara ayný þeyleri söylemeye baþladý. Bu sürece sahip çýkalým, farkýna varalým; eski hatalar, alýþkanlýklar geri gelirse bu müthiþ üstüste gelmeyi, bir tarihsel fýrsat olarak elimizin altýndan kaçýrýrýz.