Kur’an her soruya cevap verir diyen Nasrettin Hoca’ya adamýn biri piþkin piþkin sorar, “O zaman söyle bakalým Kur’an’a göre 30 kilo undan kaç ekmek çýkar?” Hoca sohbet halkasýnda olan bir fýrýncýya sorup cevabýný verince adam atýlýr, ‘hani her þeyin cevabý Kur’an’da cevabý vardý, sen fýrýncýya sordun’ der. Nasrettin Hoca da “Kur’an her iþi ehline sorun diyor, Kur’an fýrýncý kitabý deðil akla hitap eden bir kitap” diye cevap verir.
CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu her meseleyi anayasa paketinde arýyor, Ordu’ya gidince ‘fýndýk var mý’ diye soruyor, Afyonkarahisar’a gitse ‘kaymak var mý’ diye soracak.
Kýlýçdaroðlu’nun anayasa deðiþikliðiyle ilgili sýraladýðý þu sorular algý düzeyinin içler acýsý halini gösteriyor:
“Fýndýk üreticisinin sorununu mu çözecek?
Taþeroniþçinin sorununu mu çözecek?
Devlet memurlarýnýn sorununu mu çözecek?
Muhtarlarýn sorununu mu çözecek?”
Anayasa deðiþikliðinde fýndýk meselesi yoksa fýndýkçý oy vermemeliymiþ!
Peki, þu anki mevcut sistemi tarif eden anayasa maddeleri bunlarýn hangisinden bahsediyor? Mevcut Anayasada fýndýk mý var, taþeron mu?
Bu kadar önemli ve ciddi bir konuyu böyle bir demagojiyle ele almak ancak Kýlýçdaroðlu’na yakýþýr.
Geçenlerde Kýlýçdaroðlu’na bir soru sormuþtum. “Hayýr çýkarsa demokrasinin erdemi olarak sunan Kýlýçdaroðlu milletin evet demesi halinde bunu da demokrasinin bir erdemi ve güzelliði olarak karþýlayacak ve kabullenecek mi, bunu söylesin” demiþtim.
Kýlýçdaroðlu demokrasiyi hayýr tercihine endekslemiþ görünüyor, evet tercihini demokratik bir sonuç olarak kabullenemiyor.
Geçen günkü sözleri þöyle: “Demokrasiyi istiyorsak gideceðiz hayýr oyu vereceðiz.” “Demokrasi diyorsak benim gibi düþünmeyen insanlarýn da düþünme hakký vardýr, onlarýn da görüþlerini açýklama hakký vardýr deniyorsa bu demokrasidir. Ben de konuþurum, baþkasý da konuþur. Ben de derdimi anlatýrým, baþkasý da derdini anlatýr. Herkes rahatlýkla düþüncelerini açýklamýþ olur, tercih bu.”
Kýlýçdaroðlu’na göre kendisi gibi düþünmeyenlerin tercihine saygý duymak demokrasinin bir gereði ama bu tercih ‘hayýr’ olursa…
Çok güzel, herkes düþüncesini rahatça açýklayacak, derdini anlatacak, tercihini ortaya koyacak ama hayýr çýkarsa bu demokratik olacak!
Bu ne menem bir demokrasi anlayýþýdýr?
‘Hayýr’ sonucunu millet iradesinin demokratik tezahürü olarak gören ve sürekli yücelten Kýlýçdaroðlu niçin ‘evet’ sonucunu millet iradesinin ve demokrasinin bir tezahürü olarak kabullenemiyor veya böyle bir sonucu saygýyla karþýlayacaðýný söyleyemiyor?
Referanduma sunulan anayasa deðiþikliði için de tek tek her meselenin çözümüne atýf yapýlmýyor olabilir ancak tüm bu meselelerin çözülmesi güçlü ve etkin bir icra organýyla mümkün. Bu açýdan bakýnca Türkiye’nin kronik sorunlarýnýn çözümünün de, farklý toplum kesimlerinin meselelerinin hallinin de güçlü Türkiye’den ve güçlü bir hükümet modelinden geçtiði söylenebilir.
Demagoji popülizmin bir türüdür.Halkýn umut ve korkularýný istismar etmek için gerçekliði ters yüz etme, kelime oyunlarýyla ve laf cambazlýðýyla milletin aklýný çelmeye çalýþma gayretidir. Halký kandýrmak için düz mantýkla öne sürülen söylem akýl ve mantýðý rafa kaldýrýr.
Kýlýçdaroðlu’nun anayasa deðiþikliðinde fýndýk aramasý çok ucuz bir demagoji örneðidir.
CHP lideri bir yandan laf oyunlarýyla kitleyi etkilemeye çalýþýyor, diðer yandan ‘eyalet sistemi gelecek, iki yýl milletvekilliði yapan emekli olacak’ gibi gerçek dýþý söylemlerle kitleyi ajite ediyor.
‘Hayýr’ çýksýn diye her yolu mubah gören bu propaganda tarzý, siyaseti yozlaþtýran ve yapana da fayda getirmeyen bir hal üretir.