Cumhuriyet Halk Partisi, kendisinden bekleneni yapýyor ve KHK’larý Anayasa Mahkemesi’ne götürüyor.. Tepemize bombalar yaðdýran alçak, iþgalci çetelerle mücadele sürecine CHP’nin destek vermesini beklemiyordunuz herhalde..
Ne zaman milletin yanýnda oldu ki CHP?..
Þimdi de terör örgütü FETÖ ile baðlantýlý okul ve hastanelerin devlete geçmesini, terör örgütüne ait yayýn organlarýnýn kapatýlmasýný, ordu ve askeri okullar içindeki Fetöcü ve darbeci unsurlara karþý yapýlan regülasyonu,
Anayasa Mahkemesi eliyle iptal ettirmeye çalýþýyor...
Konu tartýþmaya yer býrakmayacak kadar net aslýnda..
Anayasada açýkça, “Olaðanüstü hallerde çýkarýlan KHK’larýn anayasaya aykýrýlýðý iddiasýyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açýlamaz” yazýyor..
Ancak buna raðmen, CHP, 1990 ve 1991’de Anayasa Mahkemesi’nin aldýðý kararlarla içtihat oluþturduðu görüþünde.. Bahse konu bundan 25 yýl evvel verilmiþ AYM kararýnda ne diyor peki?.. Özetle; “... OHAL’in gerekli kýlmadýðý konular KHK ile düzenlenemez ve OHAL sona ermesine karþýn, KHK’daki kurallarýn uygulanmasý devam edemez.. Bu nedenle, olaðanüstü hal KHK’leri ile yasalarda deðiþiklik yapýlamaz...”
Deðerli dostlar, 15 Temmuz’da bir iþgal giriþimi atlatmýþ Türkiye Cumhuriyeti devletinin, yeniden yapýlandýrýldýðý bugünlerde, vesayet saikiyle alýnmýþ olan kararlar, bugün yok hükmündedir..
Bu CHP, yaþananlarý þaka zannediyor olmalý.. 1991 yýlýnda Anayasa Mahkemesi, üzerine vazife olmayan bir karar verdi diye, bugünkü reorganizasyon günlerinde bu kararýn kuyruðuna takýlýp gidemeyiz.. CHP gerçekten KHK’lar yoluyla alýnmýþ bazý kararlarýn tartýþmalý olduðunu düþünüyorsa, bunun kavgasýný mahkeme kapýlarýnda deðil, millet iradesinin en yüce tecelligahý olan Gazi Meclis’te vermeli.. Olaðanüstü günlerden geçtiðimiz gerçeði göz ardý edilmemeli.. Bu süreçte devletin, kendi içine sýzdýðý terör örgütü unsurlarýyla mücadelesine kim sekte vuruyorsa onunla da savaþýlýr.. Anayasa Mahkemesi bu müracaatý kabul ederse ve hatta ve hatta KHK’da kýsmi iptal kararlarý verirse ne olacak?.. Ortaya çýkacak olan kaostan kim faydalanacak?.. Neden bugüne kadar beklendiðini bilmiyorum ama Anayasa Mahkemesi gibi bir darbe ürünü vesayet organýndan kurtulmak için daha ne bekliyoruz?..
Ýmzasýz ihbar mektuplarý
Maðduriyetlere yol açan en önemli hususun imzasýz ihbar mektuplarýyla yapýlan tasfiyeler olduðu iddia ediliyordu.. Bilgiye dayanarak söylüyorum ki, böyle tek bir mektupla ihraç edilen akademisyen, asker, memur yok.. Elbette sistem, ihbarlarý da deðerlendirmeye alarak ilerliyor. Elbette bir kiþi hakkýnda þüphe varsa, mektuplar onun tamamlayýcý kanýtý da sayýlabiliyor.. Ama tek baþýna deðil.. Fakat yine de imzasýz mektuplarla iþlem yapmayý zorlaþtýracak ek tedbirler almaya hazýrlanýyor devlet.. Ben burada biraz ihbarcýnýn yanýndayým. Sebebini arz edeyim.. FETÖ’cü unsurlar, henüz (aralarýnda ihbar mekanizmalarýnýn da olduðu) devlet sistemi içinden tamamen ayýklanabilmiþ deðil.. Dolayýsýyla kimi kime ihbar ettiðin çok da belli olmuyor.. Hâlâ her geçen gün kamudan yeni tasfiyeler olmasý benim bu tezimi de doðrulamýyor mu?.. Daha da ileri götüreyim isterseniz konuyu.. MÝT’ten 300 kadar isim darbe giriþimini takip eden süreçte ihraç edildi.. Peki bu kiþilerin “FETÖ’cü” ilan ederek kamudan tasfiye ettirdiði kaç kiþi olduðunu biliyor muyuz?.. Gerçek kimliðiyle bir devlet düþmanýný ihbar eden kaç kiþinin FETÖ’cüilan edildiðini biliyor muyuz?.. O yüzden bence bir süre daha ihbarlarýn imzasýz mektuplarla yapýlmasý, muhtevanýn bilahare soruþturulmasý daha doðru gibi geliyor bana..