Geçen Cumartesi günü Denizli’de “Yeni Anayasa ve Baþkanlýk Sistemi” konulu konferansýmda söylediklerim ancak bu kadar çarpýtýlabilir.
Paralel gazete “AKP’li Mehmet Metiner aðzýndaki baklayý çýkardý” diye manþet atýnca ben de doðrusu çok merak ettim. Bir de baktým ki o bakla “anayasayý paramparça edeceðiz” lafýymýþ!
Bu lafý hangi baðlamda söylediðimi aklý baþýnda herkes bilir. Bu sözle, 12 Eylül faþist fermanýný kökten deðiþtirip tarihe uðurlayacaðýmýzý söylediðimizi herkes bilir de paralelciler bilmez mi?
Bilirler bilmesine de ismimiz üzerinden algý operasyonu yapmak iþlerine geldiði için çarpýtýp dururlar, kendi kanallarýnda da gün boyu çevirip dururlar.
Bu vesileyle bir þey daha öðrenmiþ olduk: Meðer bu din kýlýklý paralelci hainler gerçekte darbe ürünü anayasadan yanaymýþlar!
Ayrýca konferansta A. Þener gibi içimizdeki çürük elmalar veya tuzluklar üzerinden partimizin liderliðine yönelik suçlamalar getirenlere cevaben söylediðim, “Peygamberimizin ordusunda da çürük elmalar vardý” lafýmý nasýl baðlamýndan kopartarak alçakça kullandýklarýný gördüðümde hiç þaþýrmadým.
Beni gözden düþürmek veya yýpratmak için pusuya yattýklarýnýn elbette farkýndayým. Her sözümü orasýndan burasýndan çekiþtirerek kaç zamandýr haber konusu yaptýklarýnýn da bilgisine sahibim. Bir açýðýmý yakalamak için sarf ettikleri bu olaðanüstü çaba netice vermemiþ olmalý ki her seferinde söylemediklerimi söylenmiþ varsayarak acizliklerini ve zavallýlýklarýný sergilemiþ oluyorlar.
Sizi gidi itibar suikastçýlarý sizi!
Sizi gidi namert algý operatörleri sizi!
Savcý yetmez, daraðacý gerek
Bu ülkede paralel ihanet örgütü marifetiyle kýsa yoldan ve hiç de hak etmedikleri halde profesörlük katýna çýkartýlmýþ yüzlerce insan var. Hepsi birer azýlý militan... Paralel televizyon kanallarýndan birine iþte onlardan birini çýkartmýþlar. Bir bilim adamýndan çok azgýn bir tetikçi gibi aðzýndan salyalar akýtarak konuþuyor. Kim olduðunu çok iyi bildiðimiz o kifayetsiz profesör “anayasayý paramparça etmezsek namerdiz” lafým üze-
rine savcýlarý acilen göreve çaðýrýyor. Bilmeyen de sanýr ki hukuk dehasý konuþuyor. “Anayasayý ihlal” veya “Anayasal düzeni ortadan kaldýrmayý amaçlamak” gibi laflar üzerinden savcýlarý göreve çaðýran bu cehaletiyle maruf zat, tehdit üstüne tehdit savurmaktan da kaçýnmýyor. “Günün birinde hepsi bir adaya toplanýp yargýlanacaklar, Hem de pek yakýnda!” diyerek haddini aþan tehditler savuruyor.
Paralelcilerin sözümona bilim adamlarý böyle olur iþte! Hem cahil hem korkak olunca insan, yaðýp gürlediðinde baþka türlü anlaþýlsýn ister. Neyse, ben iþin gerçeðine geleyim. Yani asýl ne dediðime... Konferansýmda ben mevcut anayasada cumhurbaþkanýnýn görev ve yetkilerini tanzim eden maddelerin seçilmiþ cumhurbaþkanýyla alakalý olmadýðýný söyledim.
Seçilmiþ cumhurbaþkanýnýn görev ve yetkilerinin anayasada belirlenmemiþ olmasýnýn ciddi bir boþluk oluþturduðunu vurguladým.
Dediðim gayet açýk: Fiili durum ile anayasal gerçekliðimiz birbiriyle uyumlu deðil. Fiili durum, baþkanlýk sistemidir. Anayasal gerçekliðimiz ise tersi. O yüzden baþkanlýk sistemini içeren yeni bir anayasaya ihtiyaç vardýr.
“Anayasayý paramparça etmek” türünden laflar, ifade ediþ biçimiyle sorunlu olabilir, bu yöndeki eleþtirilere ben de katýlabilirim pekâlâ, ama bu durum söylediðim sözlerin gerçekliðini ortadan kaldýrmaz. Seçilmiþ cumhurbaþkanýna mevcut anayasa üzerinden ayar çekmeye çalýþmak, cumhurun seçilmiþ baþkanýyla meclis tarafýndan seçilmiþ baþkaný ayný kefeye koymak bence cumhurun iradesine saygýsýzlýk anlamýna gelir.
Eski Türkiye’nin darbe ürünü anayasasýný kökünden deðiþtirmek gerektiðini sorunlu bir ifade biçimi üzerinden söylemek, cumhuriyet savcýlarýnýn harekete geçmesini gerektiren bir durum deðil. Çünkü bu köklü deðiþikliði sandýk marifetiyle yapacaðýmýzý herkes biliyor.
Ayrýca bilmiyorsan öðren: þoke edici ifadeler de ifade özgürlüðü kapsamýna girer. Yeter ki cebir ve þiddet içermesin. “Ýfade özgürlüðü”nü dillerinden düþürmeyen paralelcilerin saçma sapan suçlar ihdas ederek nasýl daraðaçlarý kurmaya meraklý olduklarýný da bu vesileyle öðrenmiþ olduk.
Peygamber ordusunda çürük elma mý var?
“Peygambere hakaret ettiðim” iddiasý, alçakça bir iftiradan ibarettir. “Peygambere hakaret!”, ancak sizin gibi Peygamberimizi Türkçe olimpiyatlarýna getirten, dizilerinizde kendi kirli amaçlarýnýz için kamyonetin arkasýna bindirmekte sakýnca görmeyen paralelci alçaklara yakýþýr.
Evet, tarihen sabittir ki Peygamberin ordusunda da çürük elmalar vardý. Bir sefer esnasýnda Peygamberimizin mübarek zevcelerinden Hz. Aiþe annemize zina iftirasýnda bulunup fitnecilik yapanlar kimlerdi? Münafýklarýn reisi Abdullah b. Ubey b. Selül kimdir?
Uhud harbinde Peygamberimizin öldürüldüðü haberini duyar duymaz topuklarýnýn üzerinden Medine’ye gerisin geri dönenler neyin nesidir? Peygamberimiz çevresindeki münafýklarý biliyordu, ama fitne olmasýn diye idare ediyordu. Her iki olayla ilgili olarak inen ayet-i kerimelerde bu davranýþlarýndan dolayý kýnananlar için “çürük elma” tabiri kullanmak niye yanlýþ olsun ki?
Ne diyeyim size... Týpký Ifk hadisesindeki müfteriler gibisiniz...