Anayasayı toplumsal mutabakat ile yazmak, ama nasıl?

Anayasa nasıl yazılacak? Bütün siyasi partilerin katılımı sağlanabilecek mi? Yalnızca bir veya iki partinin ortak bir metin üzerinde anlaşmasıyla oluşacak bir anayasanın meşruiyeti var mıdır?

Bazılarınıza saçma gelebilir, ama yine de üzerinde durulması gereken sorular bunlar; özellikle de Yargıtay başkanı Ali Alkan’ın tam da bu sorular üzerindeki fikirlerini açıklamasından sonra...

Yargıtay başkanı Alkan anayasanın toplumsal mutabakatı yansıtması gerektiğine inanıyor ve bunun için de bir veya iki partinin diğerlerini dışlayarak sağlayacakları mutabakatı yeterli görmüyor. Öyle yapılırsa hemen ardından meşruiyet tartışmalarının başlayacağını söylüyor...

Acaba?

Sorumdan da anlaşılabileceği üzere ben kendisi gibi düşünmüyorum. Elbette anayasaların ‘toplumsal mutabakatı’ yansıtması gerekir; ancak bu mutabakat için bütün partilerin hazırlanan metin üzerinde uzlaşmış olması gerekmez.  

Gerekmediğinin dünyada pek çok örneği vardır. Birkaç kişi tarafından yazılan anayasalar olduğu gibi, belli bir görüşü yansıtacağına güvenilen bir grup veya meclisler tarafından kaleme alınmış anayasalar da vardır.

İlkinin örneği Amerikan anayasasıdır; toplumsal mutabakatı yansıttığı için, birkaç kişinin eseri olduğu halde, yazılmasının üzerinden 250 yıldan fazla süre geçti, anayasa hala yürürlükte...

Meclis tarafından hazırlandığı ve referandumda halkın çoğunluğunun onayını aldığı halde, yürürlüğe girer girmez eskimiş anayasa örneğini fazla uzakta aramamız gerekmiyor; 12 Eylül sonrasında askerler tarafından oluşturulmuş Danışma Meclisi’nin hazırladığı 1982 Anayasası yeterince göz açıcıdır...

Toplumsal mutabakat sayısal bir gereklilik değildir...

Bugün toplumumuzun geldiği gelişmişlik düzeyini göz önünde tutan, çağdaş dünyayla paralellik arzeden bir anayasa, kimler veya kaç kişi eliyle yazılmış olursa olsun, toplumsal mutabakatı kavga-gürültüyle sonuç almaya çalışan bir grubun yazacağı metinden daha iyi temsil edebilir.

Sanıyorum toplumumuz da çağdaş bir anayasayı hak ediyor.

Meclis’in en az 184 üyesinin altına imza attığı bir önergeyle sunulan anayasa metni veya anayasa değişikliği metni, 367 veya daha fazla milletvekilinin oyunu alabilirse doğrudan, 330 ile 367 arasında bir oy alırsa halkın tasvibine sunularak kabule mazhar olur.

Oylamalar gizli olduğu için kabul oyu verenlerin kaç partiden olduğu da bilinemez zaten...

Görüşüm bu benim; ancak bu görüşte olmam Meclis’te temsil edilen bütün partilerin katılımıyla veya milletvekillerinin çoğunun tercihiyle oluşturulacak bir anayasaya karşı olduğum anlamına gelmiyor. Tam tersine, keşke Meclis’te temsil edilen bütün partilerin katılımıyla kotarılabilse yeni anayasa... Ancak, illa herkesin veya her partinin desteğini alması şartıyla yola çıkmakla sonuca ulaşılması zora düşürülmüş olur.

Anayasa yazılmalı ve Meclis’ten geçmesi de sağlanmalıdır. Bunun için hazırlanan metnin toplumsal mutabakatı yansıtması yeterlidir.

CHP katılmasın mı, MHP dışarıda mı kalsın? Hayır, onlar da anayasa yazımı süreci içerisinde ısrarla kalmalı, hatta anayasanın ‘çağdaş’ normlara uygun olması için ellerinden geldiği kadar iktidarı zorlamalıdırlar da.    

Katılmama yoluyla değil, katılarak...