Andýmýz ve ‘milli-yerli’ vurgusu

Andýmýz'ý okuyarak büyüdük. Bize hiç yük gelmedi Andýmýz. Andýmýzý okumak bizim için arkadaþlarýmýzla ayný takýmý tutmak gibiydi. Heyecanlanýrdýk, neþelenirdik, nefesimizin çýktýðý kadar, baðýrarak okurduk bu þiiri. 

Anne babalarýmýz da ayný öðrenci andýný (þiiri) okumuþlardý çocukluklarýnda... Ama büyükanne ve büyükbabalarýmýz bu þiiri okumamýþlardý sözgelimi. Onlar bu þiirin yazýlmasýndan evvelki Kurtuluþ Savaþýmýzý yüklenmiþlerdi omuzlarýna, sýrtlamýþlardý o zor günleri, kimisi þehit, kimisi gazi, kimisi dul, kimisi yetim olarak Ýstiklal Harbini þerefle bitirmenin gururu ve yorgunluðu ile yaþamýþlardý ömürlerini... 

Bugünkü Andýmýz tartýþmalarý ulusal kimlik üzerinden ateþli bir þekilde yapýlýrken, durdum düþündüm. 

Çanakkale þehitlerinden olan Çakýr Hüseyin Çavuþ dedem, hayatýnda bir kere bile Andýmýz þiirini okumamýþtý. Kim onun vatanýný, memleketini, bayraðýný sevmediðini düþünebilir... Onlar þiirlerini þehadet kanlarýyla yazdýlar... 

Varlýðýný þiirle kuran bir milletiz. Hatýralar bizim için elbette çok deðerli. Hatýra, hafýzaya dönüþmezse yitip gidiyor. Milli Marþ olarak Ýstiklal Marþýmýzýn resmi temsil hukuku dýþýnda hiçbir þiirimiz resmi deðildir. Çünkü þiir gönülden çýkar, yasadan çýkmaz. Þiire siyaset karýþtýðý zaman, o þiir belki ürkütücü, disipliner, trajik bir koroya dönüþür. Ama þiire mahkemeler karýþtýðýnda, þiir donar, buz tutar. Siyasetin manivelasý olan þiirin kalbi durur. 

Andýmýz tartýþmasýna, Andýmýzýn hangi iç koþullarda ve hangi dünya konjonktüründe yazýldýðý meselesine hiç girmeden soracaðým soru þudur; insanlarýn okuyacaklarý þiire yüksek yargý niçin karýþýr...

Siyasetin üretildiði yerler, siyasi partilerdir. Þayet resmi siyaset görüþümüzün üretildiði yer ise Yargý, o zaman siyasete ne gerek var... Siyasi partilere, seçimlere ne gerek var... Her þeye, sanat da dahil, pedagoji de dahil her þeye yargý karar verecekse, bu þiiri niçin sadece çocuklara okutalým... Madem bu kadar önemli, madem resmi ideolojimizdir, madem ulusal siyaset belgemizdir bu þiir... Öyleyse niçin sadece çocuklarýmýz okuyor... Her sabah, iþçilerimiz, doktorlarýmýz, avukatlarýmýz, mimarlarýmýz, valilerimiz, gazeteciler, þarkýcýlar, çiftçiler... Bizler niye okumuyoruz... Yalan söylemeyeceðine, doðruluðuna yemin ettireceksek, bu zaten saflýðýn ve temizliðin simgesi olan çocuklara dayatýlmasýn. Asýl büyüklerin ihtiyacý var doðruyum diye yemin etmeye... Andýmýz milli siyaset belgesiyse, kusura bakmayýn bu çocuk oyuncaðý deðildir. 

Tabii bu iþin ironik yanýdýr... 

Bu son kararda yargý, sadece yürütmenin deðil edebiyatýn sahasýný da iþgal etmiþtir.  

***  

Ve fakat bu kritik tartýþmadan sonra, AK Parti'nin ‘milli ve yerli’ vurgusuyla verdiði genel misyonu, daha somut hale getirmesi gerekiyor. Milli ve yerli olan nedir, bunun tanýmý, içeriði, muhtevasý, ahengi, AK Parti tarafýndan hak ettiði biçimde tartýþýlmalý, düþünülmeli, olgunlaþtýrýlmalýdýr... ‘Türk’, bir ýrk ismi mi veya Türkiye'de yaþayan tüm vatandaþlarýn, milletimizin ismi midir bunu cevapsýz býrakmanýn vakti Danýþtay'ýn açtýðý tartýþmayla bitmiþtir.