‘Krallar ve Baþkanlarla 50 Yýl’ adýný taþýyan anýlarýnýn üçüncü cildinde, gazetecilik sonrasý mesaisini bütünüyle verdiði iþ dünyasýnda yaþadýklarýyla ilgili ayrýntýlar da var. “Türkiye merkezli, ama kollarý Ortadoðu’nun her noktasýna uzanan biri, dünyanýn geliþmiþ ülkeleriyle iþ yaparken nelere tanýk olur?” sorusunun cevabý alýnabiliyor anýlarýndan...
Turgut Özal’lý günler... Lütfü Bey’in en sevdiði siyasetçi Süleyman Demirel yeniden siyasi hayata dönmüþ... ABD’de Ronald Reagan’ýn yardýmcýsý Baba Bush... Bush’un oðullarýndan Neil iþ hayatýnýn içinde ve dünyanýn dört bir tarafýyla ilgileniyor...
Neil Bush’un, ABD’nin tarým ürünü fazlasýný, buðday, mýsýr ve pirinç açýðý bulunan Ortadoðu ülkelerine satma projesini hayata geçirmek üzere ülkemize de geldiðini kitaptan (s. 133) öðreniyoruz. Heyecanlanýyor Lütfü Akdoðan: Ýskenderun’a dev silolar kurulacak, tarým ürünleri buradan Suudi Arabistan’a, Körfez ülkelerine, Ýran’a, Irak’a satýlacak...
Ýliþkisini kullanýp Amerikalý heyeti Demirel’le de görüþtürüyor; kendisi de Baðdat’a gidip oradaki dostlarýyla projeyi konuþuyor...
Bundan sonrasý önemli. Okuyalým: “Baðdat’ta yetkililerle görüþmemden birkaç gün sonra Mr. Neil beni telefonla arayarak, ‘Mr. Akdoðan, haberin olsun, babam ABD baþkaný oluyor’ dedi. (..) Baþkanlýk seçimine sadece altý ay kalmýþtý. (..) ‘Neil seçimlere daha çok var.’ Neil bana ‘Evet biliyorum, ama Amerika’da bazý þeylerin kararý önceden alýnýr. Geçen hafta Rockefeller’in evinde kýrka yakýn Amerika’nýn tanýnmýþ iþadamý bir araya gelmiþ ve babam üzerinde mutabakata varmýþlar’ dedi. / Mr. Neil’den bu haberi aldýktan sonra Süleyman Bey’i aradým, kendisine durumu bildirdim. Bana cevabý þöyle oldu: ‘Allah Allah, demek ki Amerika’da baþkanlar böyle seçiliyormuþ...”
Ýlginç bir öykü deðil mi? Bugünlerde ABD’de seçim kampanyalarý devam ediyor ve son raunda önde girdiði izlenimi veren Barack Obama gerilere düþmeye baþladý. Birkaç ay öncesine kadar “Çok evliliði savunan Mormon mezhebindendir, ülkesinin en zenginlerinden olduðu bilinir, sýradan Amerikalýlar oy vermez” denilerek küçümsenen Mitt Romney öne geçti.
Seçime dört aydan az bir zaman kaldý. David Rockefeller’in evinde toplanan ABD’nin en tanýnmýþ iþadamlarý Romney üzerinde mi mutabakat saðladýlar acaba?
Zaman geçiyor, Baba Bush baþkan seçilip Beyaz Saray’a yerleþiyor; Kuveyt’in iþgali üzerine Irak’a savaþ bile açýyor... Bu arada Türkiye’de Demirel baþbakan olmuþtur ve ilk seyahatlerden birini ABD’ye yapacak, Bush’la da görüþecektir... Tam o günlerde Lütfü Bey’e Saddam’dan davet geliyor... Demirel “Git, görüþ” deyince Baðdat’ýn yolunu tutuyor... Bir yerde (s. 163), Saddam’la üç saat süren konuþmasýný ‘iki ülkeyi ilgilendiren ve günümüzde canlý halde duran problemlere olumsuz etki yapacaðý’ için yazamadýðýný kayda geçiriyor.
ABD gezisinin Washington’dan sonra gidilen New York ayaðýnda gecenin bir vakti Demirel’in odasýna çaðrýlýyor Lütfü Akdoðan... Baþbakan müthiþ sinirlidir. Dýþiþleri Bakaný Hikmet Çetin de odaya çaðrýlýyor. Akdoðan sonrasýný Demirel’in aðzýndan þöyle anlatýyor:
“Bush, bana, bir metre kalýnlýðýnda bir harita gösterdi. Doðu bölgesini bizden iyi biliyorlar. Hangi kasabada, hangi köyde, hangi mahallede ne kadar Kürt olduðunu maalesef bizden daha iyi biliyorlar. Amerika’nýn zihniyetiyle biz Kürt meselesini çözemeyiz. Onlar ayrý düþünüyor, biz ayrý... Bütün tekliflerimizi reddettiler, ben de onlarýn tekliflerini... (..) Saddam’ý ve Irak’ý yok edecekler gibi geldi bana. (..) Ýkinci savaþý ne zaman yapacaklarýný bilmiyorum ama, fazla sürmese gerek.”
Hikmet Çetin ile Süleyman Demirel anýlarýný ne zaman yazacaklar merakýndayým...