Anýtkabir’de okunan Fatiha ve 'ulusalcý darbe' fasafiso

Aslýnda, bir manifesto kimliðindeki açýklamasýyla önemli iþareti, 10 Kasým 2015’te Erdoðan verdi ama duymak istemediler, muhalefet amacýyla sarýldýklarý “rejim tartýþmasýnýn” anaforu içinde yuvarlanmayý tercih ettiler. Bakýn, o “tarihi kimlik” taþýyan konuþma için ne yazmýþým:

“Medyadaki editör arkadaþlar haklý olarak, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn 10 Kasým konuþmasýndaki “Artýk rejim endiþelerini gündemimizden çýkarmalýyýz. Bunlarý konuþarak birbirimizi yormaya gerek yok” sözlerini öne çýkardýlar. Benim dikkatimi çeken detay yaklaþým ise þu:

"Cumhuriyetin ilk dönemindeki endiþeleri ve hassasiyetleri anlýyoruz. Bu endiþelerin ürünü olan pek çok uygulamanýn cumhuriyetin benimsenmesi ve güçlenmesi sürecini uzattýðýný da kabul etmek durumundayýz. Ama artýk bunlarý geride býrakmamýz gerekiyor."

Bu, muhafazakar siyaset zemininden gelen, cumhuriyetin kuruluþ yýllarýndan 28 Þubat’a kadar uzanan tarih sürecinde “yerleþik sistemin” dýþladýðý, baský altýna aldýðý bir kesimin en güçlü temsilcisinden gelen tarihi uzlaþma mesajýdýr.

Milletin hassasiyetlerini öne çýkaran politikalar üreten siyasi kadrolar, 92 yýllýk cumhuriyetin geçmiþ uygulamalarýna takýlýp kalmayacaklarýný, sürekli geçmiþle hesaplaþarak yürümeyeceklerini ilan ettiler. “Cumhuriyetçilik” kisvesi altýnda, “vesayet sistemini” halka karþý koruma telaþýndaki çevrelerin artýk, topluma yeni þeyler söyleme zamanýdýr.”(Erdoðan’ýn 10 Kasým Manifestosu, 12 Kasým 2015, STAR)

Baþbakan Yýldýrým’ýn, dün, Anýtkabir’deki saygý duruþundan sonra okuduðu o Fatiha, bu sürecin son noktasýdýr. Muhafazakar kesimin temsilcisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhunu dua ile ferahlatmýþtýr, duanýn sevabý, okuyana aittir.

Erdoðan mesajýný 2011’de verdi

Aslýnda “cumhuriyetçiliði” bayrak edinip “vesayet rejimini” savunmaya çalýþanlar 2011 yýlýnda Erdoðan’ýn Mübarek’in yýkýldýðý Mýsýr’da yaptýðý þu konuþmayý da -nedense- görmezden geldiler:

“Türkiye'de anayasa laikliði, devletin her dine eþit mesafede olmasý olarak tanýmlar. Laiklik kesinlikle ateizm deðildir. Ben Recep Tayyip Erdoðan olarak Müslümaným ama laik deðilim. Fakat laik bir ülkenin baþbakanýyým. Laik bir rejimde insanlarýn dindar olma ya da olmama özgürlüðü vardýr. Ben Mýsýr'ýn da laik bir anayasaya sahip olmasýný tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düþmanlýðý deðildir. Laiklikten korkmayýn. Umarým ki Mýsýr'da yeni rejim laik olacaktýr. Umuyorum ki benim bu açýklamalarýmdan sonra Mýsýr halkýnýn laikliðe bakýþý deðiþecektir.”

Erdoðan’ýn Tunus’ta da tekrarladýðý bu görüþler, aslýnda CIA-Pentagon hattýnda neo-con/siyonist lobi tarafýndan piþirilmiþ, FETÖ eliyle servis edilmeye çalýþýlan “ýlýmlý Ýslam” kumpasýna açýkça son veren çýkýþtý. Görmediler, duymadýlar, kendi bildiklerini okumaya devam ettiler, Türkiye, 15 Temmuz’da o kumpasý devlet yapýlanmasýna dönüþtürmeye çalýþan kanlý darbe giriþimi ile karþýlaþtý. Siyasi liderlik, ordunun vatanseverleri ve tabii ki millet, o akþam, yalnýz demokrasiyi deðil, “laik anayasal sistemi” de savundu.

Bakýn ayný yazýda nasýl devam etmiþim:

“Ülkenin yaþadýðý son iki seçimin sürecinde fena halde çuvalladýlar: 1- Bir darbe ile sivil siyaseti yýkýp, neo-con/Ýsrail mahfellerinin planlarý doðrultusunda Humeyni gibi bir gün bir uçaða konulup yollanarak ülkeye el koymasýnýn yolu açýlacak bir þahsýn hareketinin yanýnda yer aldýlar. (Dikkat: Yazý 2015 tarihlidir. A.Z.) Böylece gerçek anlamda “cumhuriyetçi” olmadýklarý ortaya çýktý. 2- Yandaþlarýnýn “silahlý halk hareketidir” diye tanýmladýklarý bir terör örgütünün meydan okumasýný (PKK) “iktidarý sarsacak ana unsur” olarak deðerlendirdiler. Söyledikleri gibi “Atatürkçü” olmadýklarýný anladýk.”

'Ulusalcý darbe' falan ol-maz

Erdoðanliderliðindeki sivil siyasi kadrolar ile ordunun vatanseverleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni “kuruluþ ayarlarýna” döndürmeye çalýþýrken, kendilerini “cumhuriyetçi-Atatürkçü” diye niteleyen kesimin “emperyalist iþbirlikçiliðine” kadar savrulmasý tarihi bir ibret vakasýdýr!..

Almanya liderliðinde AB’nin Türkiye’ye karþý ekonomik ambargo uygulamasýna sevdalanan, Amerika’nýn PKK’dan bir terör ordusu oluþturmasýna ses çýkarmayan bir kesim, “hangi Atatürkçülük’ten” söz etmektedir?..

Devletin beka mücadelesini benimsemiþ muhafazakar/milliyetçi ittifaka (Erdoðan-Bahçeli) karþý ordunun “gerçek Atatürkçü kadrolarýndan” bir darbe gelmeyecek, boþ yere ortalýða dökülmeyin.

Onlar, 7 Haziran 2015 seçimi sonrasýnda, birlikte omuz omuza büyük bir mücadele veriyorlar, anlayýn...