Müslümanlarý Ramazanda bilhassa rahat býrakmýyorlar. Her sene bir sebeple Müslümanlarýn oruçtan lezzet almasýný, Kuran'la hemhal olmasýný engellemeye çalýþýyorlar.
Ýstiyorlar ki Müslümanlar þeytan taþlamaktan ibadet etmeye fýrsat bulamasýn.
Bu sene de DÝB Baþkaný’ný bahane edip Allah’ýn ayetlerini hedef aldýlar. Ankara Barosu’nun baþýný çektiði koro eþcinselliði yüceltip Allah’ýn ayetlerine saldýrýyor.
Neyle suçluyorlar Diyanet Ýþleri Baþkaný’ný?
Müslümanlarý zina ve eþcinsellik konusunda uyardýðý için suçluyorlar.
Sapkýnlýða düþen kavimlerin baþýna gelenleri Kuran’a atýfla hatýrlattýðý için suçluyorlar.
DÝB Baþkaný Ramazanýn ilk Cuma hutbesinde “Ýslam zinayý en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliði, eþcinselliði lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalýklarý beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti” dediði için örgütlü linçe tabi günlerdir.
Linçi baþlatan bu kez Ankara Barosu ve hazýr kýta malum koro.
Yaptýklarý açýklamanýn cahilliði, hadsizliði, tutarsýzlýðý paçalarýndan akýyor.
“Sesi çaðlar öncesinden gelen bu þahýs” ifadesiyle güya Prof. Dr. Ali Erbaþ’a “gerici” diyorlar.
Öyle cahiller ki Akbaþ’ýn bir Müslüman olarak inancýnýn temelini, Diyanet Ýþleri Baþkaný olarak da çalýþma esasýný oluþturan ana Kaynaðýn 14 asýr evvel indirildiðini, görevinin ise Türkiyeli Müslümanlara Kuraný Kerim merkezinde dini hizmet sunmak olduðunu atlýyorlar.
Ama fýkra burada bitmiyor.
“Bir devlet kurumunun baþýnda oturup söylemini kutsal sayýlan deðerler üzerine inþa ederek…” diyebiliyorlar!
Üstelik Ýslam’ýn kutsallarýna “kutsal sayýlan” diyerek de hakaret ediyorlar.
Ýnanmadýklarý dinin hükümlerinden neden rahatsýz olurlar, anlaþýlýr gibi deðil!
Ankara Barosu adýna bu rezil metni yazan avukatlar Kuran-ý Kerim’de bu yönelimin yasaklandýðýný, lanetlendiðini, tövbe edip vazgeçilmez ise Allah indinde yaptýrýmýnýn olacaðýný ilk kez duyuyor olamazlar deðil mi?
En azýndan içinde yaþadýklarý toplumun çoðunluðunun inandýðý dini, kültürel manada bilmeleri beklenirdi. “Baro” olduklarýna göre kurumsal bir aklýn geliþtirilmiþ olmasý gerekirdi.
Apaçýk hakikati görmemiþler ama çakallýk yapmayý akýl etmiþler yine de.
Ýddialarýnýn savunulamaz, taraftar bulmaz olduðunu bildiklerinden olsa gerek ayný açýklamaya “kadýn düþmanlýðý” ve “çocuk tecavüzleri” gibi duyanýn tepkisiz kalamayacaðý ifadeler sýkýþtýrmýþlar.
Rezillik de ciddiyetsizlik de öyle þiddetli ki “Ali Akbaþ eðer görevden alýnmazsa kadýnlarý cadý diye yakmaya davet edecek” diye saçmalamýþlar!
Ortaçað Avrupasý’nda yaþadýklarýný sanýyorlar herhalde.
Elbette güvendikleri yerler var. Bu tür her zýrvanýn ardýnda hazýr kýta bir mekanizma var. Bugün yarýn harekete geçer.
TTB’den KESK’e, TMMOB’dan HDP’ye, CHP’den azgýn medyasýna ve oradan da AB kurumlarýndan Batý medyasýna ulaþýr yaygara. Covid-19 mücadelesi dolayýsýyla Türkiye’yi övmek zorunda kalan Batý da böylece rahatlar.
Odak saptýrmak için baþvuracaklarý çarpýtmalar ve argümanlar da belli zaten: Kadýn düþmanlýðý ve çocuk tecavüzleri bahane, LGBT haklarý þahane.
Madem konu açýldý, dümdüz söyleyeceðim.
Kendisini LGBT olarak tarif eden insanlarýn yatak odalarýný merak etmiyorum. Ne yaptýklarý beni hiç ilgilendirmiyor.
Bunu herkese duyurmaya çalýþmalarýný çok ayýplýyorum ama.
Bir insanýn kendini yatak odasý kimliðiyle tanýtmasý son derece zavallýca.
Kendi mahremlerini hepimizin, çoluk çocuðumuzun gözüne sokmaya kalkmalarý ise kýrmýzý çizgimdir, tacize girer.
O yüzden de mahrem alanda yaptýklarýný sokaklarda orada burada sergilemelerine, sapkýnlýklarýný “onur” diye pazarlamalarýna izin verilmemelidir.
Çocuklar aþkýna!