Pazar günü Çankaya Köþkü’nde Baþbakanýmýz Ahmet Davutoðlu’nun Doðu ve Güneydoðu STK temsilcileriyle yaptýðý toplantýdaydým.
Baþbakanýmýzýn konuþmasýnda altýný önemle çizdiði dört kavram hem sorunun, hem de çözümün kendisini netlikle ortaya koyuyordu.
Ýþte o kavramlar: 1. Ortak kültürel maya, 2. Ortak akýl, 3. Ortak vicdan, 4. Ortak kader.
Sadece Türklerle Kürtlerin deðil sair Müslüman kavimlerin de kültürel mayalarý bir. Þimdi bazý güçler o kültürel mayayý bozmaya çalýþýyorlar, Müslüman kavimleri karþý karþýya getirmeye çalýþýyorlar.
Sadece kültürel mayalarý deðil kaderleri de bir. Ortak kader birliðine sahip olan bu kavimlerin kaderlerini ayrýþtýrmaya çalýþýyorlar. Onlarýn aralarýna ýrkçýlýk ve mezhepçilik virüsleri salarak birbirlerinden koparmaya ve çatýþtýrmaya çalýþýyorlar. Irak’ta ve Suriye’de yapýlan tam da bu iþte.
Suriye ve Irak’ta yapýlanlarý þimdi Türkiye’de yapmaya çalýþýyorlar.
Ortak akýl, tam da buna direnmeyi öngörürken birileri silahlarý konuþturuyor.
Birlikte direnmek birlikte kazanmaktýr çünkü.
Birilerine silah konuþturanlar herkese kaybettirecek bir süreci tetikliyorlar.
Bunun Kürtlükle ve Müslümanlýkla bir alakasý yok.
DAEÞ nasýl ki Müslümanlarýn temsilcisi deðilse, PKK da Kürtlerin temsilcisi deðildir.
Her ikisi de Müslümanlara ve Kürtlere zarar veriyor.
Peki kime kazandýrýyorlar?
Malum güçlere...
Bölgeyi dizayn etmeye çalýþan malum güçlere...
Ortak akýl, tam da bu kritik süreçte silahlarý topraða gömmeyi gerektirirken DAEÞ ve PKK üzerinden, yani Müslümanlýk ve Kürtlük temelli bir anlayýþ üzerinden ýrk ve mezhep ayrýmcýlýðýný da körükleyen bir çatýþma zemini oluþturuluyor.
Ortak vicdan, her türlü teröre ve ayrýmcýlýða karþý çýkmayý öngörürken ne yazýk ki bazýlarý terör arasýnda ayrýmcýlýk yapýyor.
PKK terörünü meþrulaþtýran ve haklýlaþtýran argumanlar üzerinden insanlýk vicdanýný derinden yaralayan bir anlayýþ sergileniyor.
Tek tip bir Müslümanlýk, tek tipçi bir Türklük veya Kürtlük inþasý üzerinden ortak vicdan, ortak kader birliðimiz berhava ediliyor.
Sorunun çözümünü tek tipçilikte arayanlar herkese/hepimize kaybettiriyorlar.
Sorunun çözümü, herkesin kendisi gibi kalarak kendini özgürce geliþtirebildiði bir demokratik düzende...
Ortak ülkemizde ve ortak vatanýmýzda birlikte kendi farklýlýklarýmýzý koruyarak özgürce yaþamak varken bizi birbirimizden ayrýþtýrmaya ve çatýþtýrmaya çalýþanlarýn oyununa gelmek akýl karý mýdýr?
Baþbakanýmýzýn derinlikli tarihsel/kültürel perspektife yaslanan konuþmasý, gerçekte çözüm sürecine düþman olan çevrelerin nasýl bir sorunu içimize taþýmak istediklerini de gözler önüne seriyordu.
***
Baþbakanýmýzýn huzurunda Çankaya’da herkes özgürce konuþtu.
Her kesimden insan vardý.
Hükümeti eleþtirenden tutunuz da Hükümeti savunanlara varýncaya deðin.
Herkes görüþünü özgürce ortaya koydu.
Hiçbir yasaklama yoktu.
Hiçbir uyarý söz konusu olmadý.
En aykýrý ve en suçlayýcý görüþler bile Baþbakanýmýz tarafýndan büyük bir olgunlukla not edildi.
Burada zikretmeyi uygun görmediðim kimi eleþtirilerin devlet/hükümet katýnda yapýlabiliyor olmasý bile Ankara’da nasýl bir özgürlük alanýnýn AK Parti sayesinde oluþtuðunu gösteriyordu.
Bölgeden gelenlerden bazýlarý Çankaya’da devleti/hükümeti alabildiðine eleþtirirken ne hikmetse PKK/HDP canibine tek kelime edemiyorlardý.
Kandil’in çözüm sürecini bozduðunu bildikleri halde, dahasý ve en fenasý Kandil’in yeniden silaha sarýlarak bölgeyi ve ülkeyi kan deryasýna çevirmeye çalýþtýðýný gördükleri halde PKK/HDP için lafý aðýzlarýnda geveleyenler sýra Hükümete gelince aslan kesiliyorlardý.
Baþbakanýmýzýn olgunluðu görülmeye deðerdi.
Baþbakanýmýzýn cevap sadedinde sarfettiði þu mealdeki sözler ise tarihi bir öneme sahipti: “Bakýnýz siz burada Ankara’da bizi özgürce eleþtirebiliyorsunuz. Bizden herhangi bir tepki almýyorsunuz. Buradan çýkýnca da serdettiðiniz bu düþünceleriniz dolayýsýyla takibe uðramayacaðýnýzý biliyorsunuz. Ýþte çözüm sürecinin baþarýsý bu. AK Parti’mizin ülkeyi getirdiði yer burasý. Ankara’da bu kadar özgürsünüz. Peki Diyarbakýr’da HDP’nin düzenlediði bir toplantýda bu rahatlýkla Kandil’i ve HDP’yi eleþtirebilir misiniz? Ýþte sorun burada. Ankara’da demokrasi diyenler, bölgede tek tipçiliði ve terörü dayatýyorlar.”
***
Toplantý çýkýþýnda okunan basýn bildirisi deðerli ve anlamlý buldum.
Hükümetin çözüm sürecinin devamýndan yana olduðuna dair bir izlenim edindiklerini belirten katýlýmcýlar, Kandil’e silahlý güçlerini sýnýr dýþýna çekme çaðrýsýnda bulunuyorlardý.
Baþka bildirilerle kýyaslandýðýnda Sertaç Bucak’ýn okuduðu bu bildiri çatýþmanýn özünü doðru teþhis eden ve sahiden çözüme katký sunmak isteyen bir anlayýþýn ifadesiydi.
Evet, katýlýmcýlar doðru bir izlenim edinmiþler.
Kandil silahlý güçlerini sýnýr dýþýna çeker ve silahlarýný bir tehdit unsuru olmaktan çýkartýrsa çözüm süreci kaldýðý yerden devam eder.
Ankara kadar demokrat olamayanlarýn demokrasiden söz etmeye haklarý yok.
Terör ve baskýyla Kürtleri tek tipleþtirmek isteyenlerin aðzýna demokrasi ve barýþ kelimesi hiç yakýþmýyor.