Baþlýktaki ifade Milli Savunma Bakaný Fikri Iþýk beye ait.
AA muhabirine yaptýðý açýklamada, bakanlýk olarak hain darbe giriþiminin ardýndan askeri birliklerin þehir dýþýna taþýnmasýný tamamladýklarýný vurgulamýþ.
Türkiye’nin demokratikleþme sürecinde geldiði nokta açýsýndan fevkalade önemli bir durum ve önemli bir açýklama.
Nereden nereye!
***
Bundan 11 sene önce býrakýn bir askeri birliðin Ankara dýþýna taþýnmasýný sözünü etmek bile zordu.
7 Aralýk 2005 tarihinde “Daha sivil bir görüntü” baþlýðý altýnda bir yazý yazarak askeri birlik ve tesislerin þehir dýþýna çýkarýlmasý gerektiðini, meclisteki Muhafýz Taburuna ait birliðin de lüzumsuzluðunu anlatmýþtým da Genelkurmay ertesi gün bir basýn açýlamasý yaparak, “münferit hezeyan” baþlýðýyla askerden rahatsýz olanlarý kýnayan bir açýklama yayýnlamýþtý. Uzun süre benim bu yazým tartýþýlmýþ ve bugün demokrat kesilen birçok ünlü -birkaç yazar hariç- o gün maalesef sesini bile çýkaramamýþtý.
***
Dönemin meclis baþkaný bile “münferit bir hezeyan sözünü ölçüsüz, orantýsýz, o arkadaþýmýn yazdýðý yazý kadar yanlýþ buluyorum” diyerek tepkiyi yanlýþ bulduðunu söylemiþ ama beni de savunamamýþ yazýmýn yanlýþ olduðunu söylemiþti.
Yine en delikanlý açýklama dönemin baþbakaný Erdoðan’dan gelmiþti.
Ama o da vesayet sisteminin farkýndaydý.
2010 yýlýndaki anayasa tadilatý ile vesayet sistemi büyük oranda yerini milli iradeye terk etmek zorunda kalmýþtý ama 15 Temmuz gösterdi ki sadece yasal düzenleme yetmiyormuþ alanda da milli iradeye kastedenlerin iþtahlarýný kabartacak imkânlarýn izalesi gerekiyormuþ.
***
Ordu içinde herkesin vesayetçi ve darbeci olduðunu söylemek elbette ki ordumuza haksýzlýk olur. Ama bir biçimde orduya sýzmýþ hainlerin darbe yapmalarýný kolaylaþtýracak imkânlarý da ortadan kaldýrmak gerekiyordu.
Bu imkânlarýn baþýnda baþkentteki askeri birliklerin idareye rahatlýkta müdahale edebilecek konumda olmalarý gelmekteydi.
11 sene önce ben buna iþaret etmiþtim.
***
Milli savunma bakanýmýzýn ‘Ankara’da ne tank ne savaþ uçaðý ne de helikopter göreceðiz’ açýklamasý ordu düþmanlýðý deðil tam aksine orduyu yýpranmaktan koruyan ve asli görevine yoðunlaþtýran bir durumu haber veriyor.
Çünkü mesele sadece FETÖ deðildir. FETÖ’den önce de darbeler ve darbe teþebbüsleri gördük. Mesele düþünce yapýsý ne olursa olsun milli iradeye kastedecek hainlerin emellerine ulaþmasýný engellemektir.
Ben yýllardýr yazýlarýmda jandarmanýn da emniyet genel müdürlüðüne baðlanmasýný ve ordu ile iliþkisinin tamamýyla kesilmesini yazan biriyim.
Hükümetimizin þimdi bu istikamette de önemli adýmlar attýðýný görüyoruz.
Meclisteki üç siyasi partimizin Jandarma genel komutanýnýn MGK üyeliðinden çýkarýlmasýna yönelik görüþ birliði de önemli bir geliþmedir.
***
Benim de söylediðim buydu.
Ordu bizim ordumuz, biz ordu düþmaný olmayýz, olamayýz ama düþünen insanlar olarak gerçekleri yazýp konuþmaktan çekinmemeliyiz ve tartýþmaktan korkmamalýyýz.
O korkudur 28 Þubatlarý, 27 Nisanlarý ve de 15 Temmuzlarý baþýmýza bela eden.
Benim o demokratik çýkýþýma münferit hezeyan diye tepki koyan vesayetçi görüþe karþý ben ertesi gün sivil demokrasiye inanmýþ bir vatandaþ olarak yazdýklarýmýn arkasýnda olduðumu, söyledim ama arkama baktýðýmda pek kimseyi göremedim.
Bugün milletimizin, býrakýn açýklamalara karþý durmayý, tanka tüfeðe ve bombalara göðüs gerecek bir bilinç seviyesine yükselmiþ olmasý çok ama çok önemlidir. Hamdolsun.
Evet, bir musibet bin nasihatten evla imiþ!