Ankara’dan beklentiler

Azerbaycan’da cumhurbaþkaný seçimleri yaklaþtýkca, herkes kendi menfaatleri doðrultusunda hareketlerini güçlendirmeye baþladý.

Rusya, ABD, Almanya gibi dünya siyasetinde pozisyon belirlemekte, farklý konumlarda olsalar bile güçlü gözüken devletlerin kendi menfaatlerini kollamak hususunda ýsrarcý olduklarýný görmekteyiz.

Ankara- Bakü hattýnda ise her fýrsatda “BÝR MÝLLET, ÝKÝ DEVLET” sloganý ikide bir seslense de, özellikle Azerbaycan tarafýndan bu slogan, daha ziyade retorik içerik taþýmaktadýr. Oysa günümüz dünyasýnda iliþkilerin geliþtirilmesi sadece söylemlerden deðil, daha ziyade eylemlerden oluþmaktadýr. Türkiye’nin, Güney Kafkasya’da bulunmasý sadece tarihsel ve derin etnik-dini baðlardan dolayý deðil, bütünüyle yeni dünyanýn jeopolitik dizaynýnda vazgeçilmez statüde olduðu için þarttýr.

Bu þartýn gerçeðin ta kendisi olmasý ne Rusya, ne Ýran ne ABD, ne Almanya gibi bölgeye direkt ve dolaylý ilgisi olanlar için pek iç açýcý olmasa bile, Türkiye’nin ciddi anlamda duruma hakim olmasý sadece Azerbaycan  deðil, istikrar isteyen Gürcistan ve hatta bölgedeki istikrara iþgalcý konumuyla engel olan  Ermenistan için bile önem arzediyor.

Azerbaycan’daki seçimöncesi durum, aslýnda seçimlerden daha ziyade, bir þeyler istediðini belirlediði politikalarýyla gösteren güçlerin yarýþmacý ruhunu ortaya koymaktadýr.

Batý için Azerbaycan’da normal demokratik seçim, sadece slogan niteliðindedir. Çünkü, demokratik kurumlarýn güçlenmesi, halkýn sesinin öneminin, özellikle Müslüman ülkelerde ne kadar anlam taþýdýðýný Mýsýr’daki seçilmiþ cumhurbaþkanýna yapýlanlara, sergiledikleri tutumla net ifade etmiþ oldular. O durki, Azerbaycan seçimlerine  ABD, Rusya gibi ilgili ülkeler, “kim daha fazla, ne vaad ediyor?” prizmasýndan bakmaktadýr.

Ankara’nýn tutumu þimdilik sabýr ve beklemek modundadýr. Azerbaycan’la esas kalýcý halka ve devlete yönelik projelerin senaryosunun Türkiye’ye ait olduðunu göz önünde bulundurursak, bu sabrýn bir anlamý vardýr. Lakin, Türkiye için Azerbaycan’ý elden vermek söz konusuyken sabýr biraz abartýlýdýr galiba.

Türkiye’nin bugünkü tutumundan hoþnut olmayanlar, özellikle “Gezi olaylarý” ardýndan, bayaðý Türkiye’yi ve özellikle, Baþbakan Erdoðan’ý karalama kampanyasý buralarda da sözkonusu oldu. Ne yazýk ki, bu durumun belirlenmesinde esas yerli aktörler kullanýldý. Ýran bile, kendinde Türkiye’nin etkisinin azaldýðýna yönelik açýklama yapma cesaretini gördü. Ortadoðu karýþmýþken, Kafkasya ve Orta Asya’da kendine rol biçenlerin arasýna Almanya’nýn girme çabasý düþündürücü oldu.Kafkasya’da vakýflarý aracýlýðýyla sivil toplum örgütlerine en fazla fon ayýran Almanya’nýn olduðunu hatýrlatmak isterim.

 

ABD zaten uzun yýllardýr bu destek konusunda boy göstermektedir. Ayrýca Soros Vakfý çaba harcamaktadýr. Ýran bile, partnerlerini parasal destekle ayakta tutmaya gayret ediyor. Bütün bunlar Azerbaycan iktidarýnýn kendisini desteklemeyenlere para kazanma hakkýný tanýmamasýndan kaynaklanýr.

Bu durumda Ankara’nýn sakit tutumu elbette ki, þimdi ki aþamada doðru gözükebilir, ama maalesef bu tutum zemini baþkalarýna kaydýrmaktadýr. Zeminse, kaymaya müsait zaten.

Ankara tutumunu demokratik kurumlarýn kurulmasýndan, medya ve sivil toplum kuruluþlarý, siyasi partilerin duruþlarýný önemseyerek belirlemek zorundadýr.

Ankara ciddi olarak, vitrine mahsus çýkartýlmýþ sözde “Türkçü-Turancý” geçinen, aslýnda bu kavramýn ne anlama geldiðini idrak edemeyen, bu tutumuyla Azerbaycan iktidarý gözünde kendini önemsettiren, “kiþi ve kuruluþlarýn” varlýðýyla tanýmlanan, Türkiye kavramýný degiþtirmede, seçici ve ýsrarcý olmaya mecburdur.

“Bir Millet, Ýki devlet” sloganý, artýk içeriðe hizmet etmelidir. Retorik slogan, duygusal içerikten fiilen hareket felsefesine geçmelidir. Azerbaycan üzülmesin diye, bazý þartlarýný ifade etmede ihtiyatlý tavýr sergilemesi ise Ankara’yý güçlüyken zayýf duruma sokmaktadýr. Bu durum toplumdaki beklentileri etkilemektedir.

Bugünkü Türkiye, eski Türkiye deðil. Halen insanlar, Baþbakan Erdoðan’ýn Azerbaycan ziyareti sýrasýnda parlamentoda, KEFENÝN CEBÝ YOKTUR sözünü hatýrlýyor. Bu söz orada çok, hem de çok anlamlýydý. Demokratik, insan haklarýna önem veren Türkiye söz konusudur. Ciddi ve güçlü, halk nezdinde sevilen ve alkýþlanan Erdoðan gibi LÝDER söz konusudur. Bu manzarada, Azerbaycan’la baðlý her meselede ciddi boy gösteriþi, Türkiye’nin MÝSYONU ve  istesenizde, istemesenizde KADERÝDÝR.