ABD'nin 20 Ocak'ta görevi devralmasý beklenen "seçilmiþ baþkaný" Donald Trump için küresel çapta en fazla kullanýlan sýfat "öngörülemez" (unpredictabl) oldu büyük ihtimalle.
2017-2021 arasýnda baþkanlýk yapan Trump, ikinci dönemi için seçim kampanyasýný "Baþkan olur olmaz savaþlarý bitireceðim" vaadi üzerine kurdu ve sadece ABD'de deðil dünyanýn her yerinde bunu umut edenlere "acaba" dedirtti.
Zafer konuþmasýnda da iki vurgusu vardý. Bir, sýnýrlarý düzelteceðim. Ýki, savaþlarý durduracaðým.
Ýlki Amerikalýlarýn sorunu... Ýkincisi ise ABD'nin doðrudan sebep olduðu, desteklediði yahut "fiþteklediði" savaþlar dolayýsýyla yaþanýyor.
Kuzeyimizde Ukrayna ve Rusya arasýnda devam eden savaþ nihayetinde iki devlet arasýnda yaþanýyor; baþka dengeleri, denklemleri ve iþte nihayet ciddi ciddi telaffuz edilen "nükleer risk" eþiðinde seyrediyor. Güneyimizde ise apaçýk bir soykýrým ve iþgal giriþimi var. Ve kimsenin inkar edemeyeceði þekilde gerçek ortada: Yarýsý çocuk en az 50 bin sivil Filistinli, ABD orjinli veyahut onaylý silahla öldürüldü.
Dolayýsýyla kampanyasýnda yeni savaþ çýkarmayacaðýný, bilakis mevcut savaþlarý durduracaðýný vaat eden, seçilir seçilmez bunu müjdeleyen Baþkanýn buna uygun bir "kabine listesi" hazýrlamasý beklenir öyle deðil mi?
Ama öyle olmadý! Tam bir hayal kýrýklýðý listesi oluþturdu Donald Trump. Neoconlarla doldurulmuþ, aþýrýlýkçý, savaþ ve Ýsrail yanlýsý isimlerle bezenmiþ bir liste. Liste onaylanýr mý, deðiþir mi, bu savaþçý listeden barýþ çýkar mý bilmiyoruz. Bildiðimiz þu: Dünyanýn her yerinde hayal kýrýklýðý ve þaþkýnlýk var.
Bu da Trump için baþladýðýmýz yere getiriyor bizi: "öngörülemeyen".
**
PEKÝ ANKARA NE DÝYOR BU HALLERE?
Ýlk aðýzdan söylenecek þey, bir þaþkýnlýk ya da hayal kýrýklýðý yok Ankara'da. Çok daha rasyonel ve profesyonel bir yaklaþým var. Kendinden emin olmanýn verdiði bir kararlýlýkla "iyimserliðini koruyarak bekliyor" Ankara.
Malum Türkiye-ABD iliþkilerinin öncelikli maddesini ABD'nin teröre verdiði destek oluþturuyor. Trump masada bunu yeniden bulacak. Çünkü Türkiye ABD'ye bu konuda baský yapmaya bugün baþlamadý. En az on yýldýr, ABD –aniden peyda edilen- DAEÞ terör örgütüne karþý PKK-YPG terör örgütünü "kurtarýcý" gibi gösterip desteklemeye baþladýðý günden beri "müttefik ülke Türkiye"den bu tazyiki alýyor. Hem de en açýk, en net, en doðrudan þekilde.
Geçen hafta TBMM Milli Savunma Komisyonu Baþkaný ve AK Parti Kayseri Milletvekili, eski Milli Savunma Bakaný Hulusi Akar'dan da duydum bunu. Anadolu Yayýncýlar Federasyonu'nda görüþtüðümüzde Trump'ýn ilk baþkanlýk döneminde yapýlan heyetler arasý görüþmelerde Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn her konuyu nasýl çata çat, doðrudan ifade ettiðini anlatmýþtý. Kendilerinin de muhataplarýna bunu nu netlikte konuþtuðunu vurgulamýþtý.
**
Nitekim Cumhurbaþkaný Erdoðan Brezilya dönüþü uçakta gazetecilerin sorularýný cevaplarken konuyu yine sabýrla ama aðyarýný mani etrafýný cami ederek dile getirmiþti. Ama ABD'ye de hak ettiðinden fazlasýný vermeden.
O soruya verdiði cevapta ABD'nin doðrudan ya da ima ile geçen üç vurgusu var Cumhurbaþkanýnýn: Birinde Türkiye'nin güvenliðine tehdit oluþturabilecek terör oluþumlarýna kati surette tahammülümüz yok, net ve kararlýyýz, bunu muhataplarýmýza defalarca söyledik, yeni muhataplarýmýza da (Trump'a da) anlatýrýz, diyor. Bu vurguda Ankara'nýn soruna kendinden emin bakýþý ve kararlý tutumu var. "Yaþatmayýz" diyor.
Ýkincisinde, Suriye'nin kuzeyi ABD'nin desteklediði PKK/PYD/YPG tarafýndan iþgal edildi, diyor Cumhurbaþkaný. Devamýnda bu büyük yanlýþýn sonuçlarýný anlatýyor. Bu vurgusu sorunun kaynaðýný, sebebini gösteriyor aslýnda "muhatabýna". ABD'nin yüzüne vuruyor yaptýðýný. Yüzleþmeye zorluyor.
Erdoðan'ýn üçüncü vurgusu ise yaklaþmakta olana dair: ABD'nin (PKK-PYD'yi yüzüstü býrakýp) Suriye'den çekilmesini de, yapageldiði gibi parasýný verip kullanmasý seçeneðini de deðerlendiriyor. "Biz hazýrýz" diyor Cumhurbaþkaný. Onlarýn ne yaptýðýyla ilgili deðiliz. Bakarýz, gereðini yaparýz.
**
Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan da gazete ve televizyonlarýn Ankara temsilcilerine verdiði röportajda benzer bir "öngörülemeyen Trump'a karþý ne yapacaðýný Bilen Türkiye" fotoðrafý çizdi aslýnda. Savaþlarý durdurma konusunda Trump'ýn vaatleriyle kabinesi arasýndaki tezatý ortaya koyduktan sonra "iki emareden hangisi galip gelecek göreceðiz" dedi.
Ýþ ABD'nin terör örgütüne verdiði desteðe gelince tam bir Dýþiþleri Bakaný gibi yorumladý Hakan Fidan: "ABD, PKK-YPG ile iþbirliðine devam ederse bu Türkiye ile stratejik bir sorun alaný olmaya devam eder". Biz hem sahada (askeri-istihbari) hem masada (diplomatik) olarak yapageldiklerimizi yaparýz, dedi devamýnda, mealen.
Bana kalýrsa açýklamasýnýn en vurucu yeri þurasýydý: "Güvenlik aðýrlýklý bir dýþ politika izleyen Amerika'nýn, aslýnda Türkiye'yi en iyi anlayacak durumda olmasý lazým. PKK/PYD ile olan iliþkiyi gözden geçireceklerini deðerlendiriyorum. Türkiye gibi bir müttefikin artýk baþka bir noktaya itilmesi, rasyonel olarak da stratejik olarak da izahý olmayan bir konu. Bunu çok fazla sineye çekemeyeceðimizi, çekmeyeceðimizi gösteriyoruz. Kendi güvenliðimizi saðlamak için her türlü adýmý atacaðýmýzý, atmaya hazýr olduðumuzu Amerika görüyor. Kendilerinden tavýr deðiþikliði beklediðimizi de görüyor. Belli operasyonlarý farklý türden yapýyorsak, bunun sebebi beklentilerimizin karþýlanmasýna imkân saðlamaktýr. Arazideki durum daha farklý türden bir operasyonu zorunlu kýlarsa, Cumhurbaþkanýmýz da ifade etti, elbette gereði yapýlýr."
Baþlýðý buraya da yazabiliriz o halde: "Trump öngörülemese de Türkiye için fark etmiyor".