Ankara’nýn farkýnda olmak

Türkiye’yi bulunduðu coðrafyada tarif etmenin ve bundan hareketle bir gelecek öngörüsünde bulunmanýn zorluklarý var. Devasa bir imparatorluk, onun iç ve dýþ etkenlerle adým adým çözülme süreci, ardýndan neredeyse bir asýrlýk ‘ulus devlet’ macerasý. Þimdi yine/yeniden bölgesel sýnýrlarý aþýp küresel ölçekte yanký bulan yeni arayýþlar.

Bu arayýþlarýn zaman zaman ciddi krizlere neden olduðu, hatta hali hazýrda ülke içinde pek çok kesimin endiþelerini kabarttýðý da malum.

Türkiye, siyasi sýnýrlarýna mahkum edildiði andan itibaren iç sorunlarý daha da derinleþen, etnik ve mezhebi fay hatlarý operasyona açýk hale gelen bir ülke oldu. Þimdi doðal sýnýrlarýnda, baþka bir ifadeyle ‘gönül coðrafyasý’nda hareket etmenin yollarýný arýyor.

Zorluklarý, acemilikleri, eksikleriyle birlikte doðru bir yol. Ayný zamanda geri dönüþü olmayan bir yol.

***

Türkiye’yi kendi bulunduðu siyasi, stratejik ve jeopolitik konum üzerinden gören her güç ya da ülke, bir þekilde karþýsýndaki muhatabýn eskisinden çok daha farklý olduðunun farkýnda. Bunu þöyle ifade etmek mümkün. Bu saatten sonra hiç kimsenin gücü Türkiye’yi siyasi sýnýrlarýna mahkum etmeye yetmeyecek.

Böyle bir tabloda ittifak arayýþlarýnýn olduðu kadar, öfkelerin ve düþmanlýklarýn hedefi olmanýz son derece normal. Oyun kurucu olduðunuzda, bunlarýn ikisi de paralel olarak yükselecektir.

Bugün Türkiye’yi hedef alan her güç, ayný zamanda onunla ittifak etmenin, pazarlýk masasýna oturmanýn yollarýný arýyor demektir. Önemli olan bu çeliþkiyi yönetecek siyasi aklýn ne kadar becerikli ve derinlikli olduðu.

Kimi nasýl muhatap alacaðýnýz, kiminle hangi dozda çatýþýp pazarlýk edeceðiniz üzerinde, tarihsel derinliðinizi yeniden keþfederek ve geleceði yeniden yorumlayarak kafa yormanýz gerekiyor.

***

Aleksandr Dugin, bugünün Rusya’sýnda Avrasya tezinin önemli isimlerinden. Dugin’in yeni durum ve arayýþla ilgili düþünceleri hayli karamsar, dahasý tehditkar:

‘Türkiye, yeni Osmanlýcýlýk düþüncesini terk etmezse düzensiz ve kaotik bir durumla karþý-karþýya kalabilir. Bu düþünce bir hayal ürünüdür ve ülkeyi çýkmaza götürebilir.’

Dugin’in bu yazýsý, kelimenin tam anlamýyla Türkiye’yi felaket senaryolarý üzerinden uyarýyor. (Yazýnýn tamamýný www.dunyabulteni.netüzerinden okuyabilirsiniz.) Doðrusu Dugin önemsediðim, hatta dikkatle takip ettiðim bir düþünür olsa da, Türkiye üzerine söylediklerini paylaþmak imkansýz.

Aleksandr Dugin son derece kurnazca tarihsel göndermelerle, daha önce iki büyük imparatorluðun ittifak etmemesinin ikisinin birden çöküþüne neden olduðunu aktarýyor. Ardýndan bunu günümüz üzerinden okumayý deneyerek, ‘Türkiye mevcut tabloda Rusya ile ittifak etmezse ayný çöküþü yaþayabilir’ tezini öne sürüyor. 

Þu deðerlendirmesi de hayli ilginç: ‘Kemalist sýnýrlar içerisinde Türkiye’yi muhafaza etmenin tek yolu Avrasyacýlýk düþüncesi. Ancak þimdiki Türk yöneticileri bu düþünceyi Ergenekon davasý ile engellemiþ oldu.’

Türkiye, iç dengelerini yeniden kuruyor, bu yönde önemli mesafe aldý. Devlet þemasýndaki ciddi arýzalar giderildi, bunun kalýcý hale gelmesi için hala muazzam bir çaba ve ittifak var.

Rusya ve onun ciddi devlet geleneði, muhatabýnýn nasýl bir mesafe aldýðýnýn elbette farkýnda. Dugin’in yaptýðýna benzer stratejik örtülere/operasyonlara aldýrýþ etmeden, Ankara-Moskova hattýnda nasýl bir iliþkinin geliþeceðini daha fazla düþünmenin tam zamaný.

Ankara, artýk her masada eli güçlü olan bir adres haline geliyor. Farkýnda olmak buna daha fazla güç katacaktýr.