"Þehir", þiirimizde insan gönlü manasýnda geçer. Þehirlerin de insanlar gibi kaderi vardýr. Zaman dönüp dolanýrken kaderin emrinde, insanlar þehirlerin üzerinden seller gibi akýp geçerler. Þehirleri insanlar kurar zannetsek de, þehirler de insaný kurarlar.
Bir þehrin kalbine yolculuk emek ister. Özellikle modern kentlerde o kalbi bulabilmek o kalbin sesini iþitebilmek artýk pek kolay deðil. Modernizm büyük bir gürültüden ibaret, ruhu yutan kalbi emen bir gürültü... Metropollerin finansal ve yönetsel erkleri arttýkça, þehir mimarisi de profesyonellere hizmet edecek þekilde deðiþiyor. Eskiden beton þehirler eleþtirilirdi, þimdiyse daha keskin metalik þehirler var sanki. Kuleleri andýran iþ merkezleri, devasa cüsseleriyle idari mekanlar, birbirini andýran hatta tekstil tekrarý gibi çoðalývermiþ yerleþim alanlarý, insaný ezen þehir geometrisi, trafik aðlarý, metrolar, yeraltý trenleri, giderek para anlamýna dönüþmüþ vakit kavramý ve yüksek hýz, rekabet, protokol, kariyer hýrsý, yabancýlýk, yalnýzlýk…
Bunca gürültünün arasýndan sýyrýlýp Ankara’nýn kalbi Hacý Bayram Veli’yi bulunca rahat bir nefes alýyor insan. Sanki Bursa’daymýþým gibi, Safranbolu’daymýþým gibi, sanki çocukluðumun Üsküdar’ý, Sultantepesi’yle, Horhor’u, Kandillisiyle, Salacak’ýyla Üsküdar’daymýþým gibi. Ahþap konaklarý evleriyle tipik bir Osmanlý mahallesi… Evler muhteþem. Birbirine yaslanmýþ halleriyle mahalle böyle bir þey iþte diyorlar sanki. Kýna gecesine giden kol kola girmiþ kýz kardeþler gibi konaklar, birbirlerine kibar bahçe aralýklarý, taþ sahanlýklar, merdivenlerle geçiþmiþler. Bir hanýn bugün kafeterya olarak kullanýlan meydanýna indik, Safranbolu'da rastladýðým havuzlardan birisi… Ýçine kýzýl, bordo karanfiller, beyaz manolyalar býrakmýþlar, aniden Endülüs’e gidiyor insanýn aklý, zil, þal ve gül burada mý bu havuzun kenarýnda mý yazýlmýþtý...
Mekanlarýn þeref ve izzeti oturanlarla kaimdir derler… Ankara’nýn kalbinin attýðý mekanlardan Hacý Bayram Veli hazretlerinin huzurundayýz. TÜRGEV Gençlik Merkezimize uðruyoruz. Yöneticileri ve öðretmenleriyle harika bir mekan. Senaryo, Piyano ve Arapça dersleri vardý benim bakabildiðim kýsýmlarda. Nezaket gençlere ne kadar da yakýþýyor. Þu anda ay yýldýzlý sancaðýmýzýn dalgalandýðý Ankara Kalesi'ne bakýyorum, Ankara’nýn Selçuklu kimyasý, Selçuki esansý bir rüzgar gibi esiyor… Esip duruyor tam Hacý Bayram Külliyesinin bahçesinde…
Hacý Bayram Veli, þiirinde bir þehre vardýðýný, o þehrin yapýldýðýna þahit olduðunu, o þehir yapýlýrken kendisinin de yapýldýðýný anlatýr meþhur þiirinde: "Nagehan bir þa’ra vardým/ Aný ben yapýlýr gördüm/ Ben dahi bile yapýldým/ Taþ ve toprak arasýnda…"
Hacý Bayram Veli 1352 yýlýnda dünyaya gelmiþ Ankara’da. 1429 yýlýnda vefat edinceye kadar dini irþad vazifesini gönüllere þifa olarak ifa eylemiþtir. Tahsilini ve çilesini Þam’da, Hicaz’da tedris ettikten sonra 1427’de inþa edilen cami etrafýnda oluþan mahalle onun ismiyle zikredilir olmuþtur. Türbesi de camiye bitiþiktir. 1400’lerdeki en güzel türbe örneklerindendir.
Þehirlerin de bir kaderi vardýr demiþtik baþlarken… Ayný mekanda Augustus Tapýnaðý ve hipodrom kalýntýlarýnýn olmasý da tesadüfi deðil elbet. Bereket Tanrýçasý Kibele’nin adý geçiyor ayný mekanda… MÖ 25’lerin Romasý…
Roma, Selçuklu, Osmanlý ve Cumhuriyet dönemlerinin izlerini peþ peþe sürebileceðiniz bir baþkent Ankara… Ankara yüksek mahkemelerinden dolayý hep çatýk kaþlý ve gri renkli bir baþkent gibi gelmiþtir bana. Dün akþamdan beri evimde gibiyim. Çünkü TÜRGEV’deyim… Çünkü Hacý Bayram Veli’nin huzurundayým…
TÜRGEV Ankara müdirelerimizden Birsen Sümer’e çok teþekkür ederim.