Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Ankara’nýn yerinde olsanýz ilk soruyu hangi baþkentlere sorarsýnýz?

Nisan, Birleþmiþ Milletler verilerine göre 2008 yýlýndan beri Irak’ýn en kanlý ayýydý. Bir ay içinde 700’ün üzerinde insan hayatýný kaybetti. Yani baþýmýzda, son derece olaðan ve alýþýlmýþ bir ateþle yaþýyoruz.  Irak sýnýr komþumuz... En uzun sýnýrýmýzda ise Suriye var ve orada ölüm ve þiddet ne yazýk ki daha da olaðan. Dahasý Suriye’nin baþýnda, ayakta kalabilmek için katliamý gündelik araca donüþtürmüþ bir diktatör var. Türkiye, o diktatörün elinden kurtulabilen sadece 200 bin kadar kiþiye kucak açabiliyor. Dünya ise, geride kalanlarýn kaçýnýlmaz ölümlü akýbetlerini kayýtsýzlýkla izliyor.

Evet, bir þiddet sarmalýnýn hemen yaný baþýnda yaþýyoruz ve Reyhanlý’da önceki gün gelip bizi de vuran eylem ne yazýk ki bölgenin normal hallerinden sayýlýyor. Öldürmeyi sýradanlaþtýrmýþ bir diktatörün komþusuyuz sonuçta.

Parmak izlerine bakalým

Üstelik, bunu daha önce de birkaç kez yaþamýþtýk. Yani, komþumuzu da ona kucak açan ve kayýtsýz þartsýz destek veren komþularý da tanýyoruz, biliyoruz.

Reyhanlý katliamýnýn Suriye kaynaklý olduðuna dair çok güçlü þüpheler var ve zaten bu kimseyi de þaþýrtmýyor.

Peki, bu saldýrýnýn hesabý Suriye’nin zavallýdan daha zavallý, katil diktatörüne mi sorulmalý? Ya da ona sorulursa ortaya tatmin edici bir cevap çýkabilir mi? Herhalde bu, hiç ikna edici bir giriþim olmaz.

Zaten, beklendiði gibi kendilerinin iþin içinde olmadýðýný açýkladýlar.

Böyle durumlarda seçenek çoktur ve hepsini de dikkate almak gerekir. Belki Esad istedi... Belki de dediði gibi gerçekten haberi yoktur ve artýk Vahþi Batý’ya dönen ülkesinde bir güç kendi adýna ve kendi hesabýyla Türkiye’nin canýný yakmak istedi. Ya da belki, Þam’a hiç sorulmadan bir baþka ülke hem El Muhaberat’ý hem de Türkiye’deki taþeron örgütü organize ederek Ankara’ya bir mesaj vermek istedi. Tam da PKK’nýn denklemden çýkmak üzere olduðu sýrada... Tam da Türkiye Baþbakaný’nýn ABD ziyareti öncesinde...

Yine de seçeneklerin çokluðu kafa karýþtýrmasýn... Esad’ýn sorumluðu doðal olarak kesindir.

Ama, Esad’ýn olaðan þüpheli olmasýný fýrsat bilen birden fazla ülkenin sorumlu olduðu da kesindir.

Tablo þunu gösteriyor. Ankara, Reyhanlý katliamýndan sonra parmaðýný Þam’a doðrultarak yetinemez. Çünkü, iki yýldýr bu sorunun gerçek kaynaðýnýn neresi olduðu konusunda yeterince tecrübe sahibi olunmuþtur. Kriminal inceleme bir yana, diplomatik analiz bombalarýn üzerinde yeterince parmak izi gösteriyor..

Þam’dan önce Moskova ve Tahran’a sorulacak sorular vardýr: Evet, siz ne diyorsunuz? Bu kanlý eylem hakkýnda sizin görüþünüz nedir?

Þam üçüncülükten yukarý çýkamaz!

Diplomaside kayýtsýz þartsýz desteðin maliyetleri vardýr. Reyhanlý katliamý bunun açýk örneðidir.

Herkes biliyor ki yapýlmasý gerekenlerin yarýsý bile yapýlabilmiþ olsaydý ne Reyhanlý olurdu, ne de binlerce masum Suriyeli ölmüþ olurdu. Ama, birisi soðuk savaþtan kalma alýþkanlýklarý için, diðeri de Þii-Sünni gerilim hattýný yaþatabilmek uðruna kanýn oluk oluk akmasýnda sakýnca görmemeye devam eden iki ülkenin hevesi uðruna insanlar ölmeye devam ediyor.

Moskova ve Tahran bu pozisyona sadýk kaldýðý müddetçe Þam, eylemle iliþkisi olduðunu açýklasa bile yine de sorumlular listesinde üçüncülükten yukarý çýkamaz...

Hatta kayýtsýz kalan bir baþka baþkent Washington’un sorumluluðunu da hesap edersek ilk üçe bile giremez.

Bu eylemin içinde olup olmamalarý birinci derecede önem arzetmiyor. Bu atmosferin kaçýnýlmaz sorumlusudurlar.

Reyhanlý katliamýnýn da, Suriye’de sayýsý 100 bine ulaþan sistematik katliamýn da temelinde Rusya’nýn BM vetosu ile Ýran’ýn Esad’a dört elle destek verme politikasýnýn olmadýðýný söyleyecek birileri kaldý mý hala?..

Kaldýysa onlara da Moskova ve Tahran’ýn cevaplamasý gereken sorusuyu sormalý: Þimdi ne diyorsunuz?