Bir savaþýn dünya savaþý adýný alabilmesi için bir þart var; tanýmýnda yok belki ama realitede var. Dünya savaþlarý Avrupa kýtasýnda yaþanýyor. Yýllardýr konuþulur, yeni bir dünya savaþýnýn eþiðinde miyiz diye. Suriye'deki iç savaþ da baktýðýnýzda ABD ve Rusya'nýn karþýt saflarda olduðu bir savaþtý. Ayný þekilde Koalisyon Güçleri içinde yer alan Fransa, Almanya, Hollanda gibi ülkeler de Suriye savaþýnda taraftý. Türkiye ise savaþ hemen yaný baþýnda gerçekleþtiðinden, savaþýn göç yükünü çekmek durumunda kaldýðýndan ve en önemlisi de Suriye'de vekalet savaþý veren güçlerin hemen tamamý tarafýndan kullanýlan PKK ve DEAÞ'ýn hedefinde bir ülke olduðundan bugünkü tarafsýz tutumunu gösteremedi.
Gösteremezdi de. Askeri varlýðýný hissettirene kadar savaþ adeta ülkemiz sýnýrlarýndan içeriye sokulmaya çalýþýlýyordu. Dolayýsýyla Türkiye buna mani olmak ve terör oluþumlarýnýn Ýstanbul dâhil büyük þehirlerimizde gerçekleþtirdikleri saldýrýlarý sona erdirmek için sýnýr ötesi operasyonlara ve kara harekâtýna mecbur kaldý...
Bugün tek ses olan Avrupa'nýn Suriye'deki savaþta en önemli gündemi, Suriyelilerin Türkiye'yi aþýp Avrupa'ya geçmelerine engel olmaktý. Þimdi Ukraynalýlara açýk kapý politikasý uyguluyorlar, mülteciler için gerekli gördükleri hiçbir prosedürü uygulamadan üstelik.
Yani demem o ki Ukrayna'da karþý karþýya gelen güçler, söz konusu Suriye olduðunda vekilleriyle iþ gördüler. Suriye savaþý bir silah pazarý olarak anlamlýydý. Ölenin de öldürenin de onlarla bir ilgisi yoktu. Türkiye savaþýn en baþýndan beri ýsrarla güvenli bölge talebinde bulundu. Bu hem savaþýn derinleþmesine mani olacak, hem Esad'ýn demografiyi deðiþtirmesini engelleyecek, hem böylece Türkiye göç ve terör olaylarýyla bu denli uðraþmak zorunda kalmayacaktý. Tabii bunlarýn hiçbiri Avrupa'nýn ve ABD'nin umursadýðý þeyler olmadý.
Gel gelelim Rusya Ukrayna'yý iþgale kalktýðýnda herkes hep beraber üçüncü dünya savaþýndan söz eder oldu. Birinci Dünya Savaþý, imparatorluklarýn paylaþtýrýldýðý bir sonla neticelendi. Osmanlý en çok kaybedeni oldu savaþýn.
2. Dünya Savaþý, denilen o ki Avrupa'nýn travmasýdýr. Bir daha Avrupa topraklarýnda savaþ olmasýn diye Almanya'nýn silahsýzlandýrýldýðý bir düzen kuruldu. ABD'nin Avrupa'ya hami olduðu bir düzen...
Þimdi yeniden bir dünya savaþýndan söz ediliyor. Çýktý diyen de var, "Zelenskiy aklýna yansýn, onu Rusya'ya diklenmeye kýþkýrtanlarýn hiçbirini günün sonunda arkasýnda bulamayacak" diyenler de...
Savaþýn þu haliyle bile yeterince büyük maliyeti oldu, pandeminin yol açtýðý ekonomik krizi tüm dünyada derinleþtirdi. Her þeyin ABD tarafýndan kontrol edilebildiði, dolar cinsinden olmayan bir ödemenin yapýlamadýðý, kredi kartlarýnýn yine ancak ABD menþeili þirketler aracýlýðýyla uluslararasý kullanýmýnýn mümkün olduðu, kimsenin parasýnýn küresel finans aðýnda güvende olmadýðýnýn anlaþýldýðý ve bu sistemi bypass eden yeni araçlarýn araþtýrýldýðý bir vasat ortaya çýktý.
Þu karmaþa ve ikiyüzlülükler içinde Türkiye'nin aldýðý pozisyon, hem Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn öteden beri dile getirdiði "Dünya beþten büyüktür" ikazýný hem de "Daha adil bir dünya mümkün" þiarýný bir kez daha dünya kamuoyuna hatýrlattý.
Hiç istemeyiz, yeni bir dünya savaþý çýksýn. Türkiye'nin, Antalya'da Ukrayna Dýþiþleri Bakaný ve Rus Dýþiþleri Bakaný'ný bir araya getirmesi, ardýndan 17 devlet baþkaný, 80 bakan, 35 uluslararasý kurum temsilcisiyle çok sayýda ülkeden 2 bin 500 katýlýmcýnýn iþtirak ettiði Antalya Diplomasi Forumu ve Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn buradaki hitabý, Türkiye'yi istikrarlýlaþtýrýcý, uyumlulaþtýrýcý, ihtilaflarý izale edici bir diplomasinin güçlü aktörü olarak öne çýkartýyor.
Doðu Akdeniz'deki haklarýndan taviz vermeyen, Karabað'daki askeri baþarýnýn ardýndan Ermenistan ve Ýsrail ile de iliþkileri normalleþtiren bir ülke Türkiye. BAE ile yeniden baþlayan iliþkileri de göz önünde bulundurunca, artýk sýrada Mýsýr'ýn olduðunu daha rahat söyleyebiliriz.
Türkiye zor geçen 10 senenin ardýndan bölgesi için onarýcý ülke misyonunu üstlenmiþ durumda. Küresel aktörlere de yardýma hazýr.