Tayyip Erdoðan sizi anladý. “Ýnsan birikimi”nin, kendi yürek davasý ile alakasýný önemsedi ve onun için de, ülkeyi yönetme sorumluluðu söz konusu olunca, hiçbir rezerv koymadan her yeri bünyenizde yetiþen insanlarla doldurmakta tereddüt etmedi.
“Ne istediniz de vermedik” sözü, evet bir sitem barýndýrýyor içinde ama ayný zamanda bu dönemdeki sýnýrsýz açýlýmý da yansýtýyor.
Ama siz onu anlamadýnýz. Onun size sýnýrsýz açýlýmýný bir “mecburiyet” gibi gördünüz ve onun dönemini, onun yürek davasýndan baðýmsýz olarak grubunuzun ikbali - istikbali için “deðerlendirme”yi deðil, “kullanma”yý düþündünüz. Belki bunu farkýnda olmadan, “Grup nefsi”nin yönlendirdiði sevk-i tabii ile yaptýnýz. Dava sizdiniz ve gerisi ya da herkes, her grup teferruattý. Nefsin devreye girdiði her durumda olduðu gibi.
Tayyip Erdoðan’ý anlamadýnýz. O sizi beyt’ül malin bir rüknü, olmazsa olmazý gibi gördü, siz onu öyle görmediniz. Çünkü beyt’ül mal diye bir gündeminiz yoktu. Siz vardýnýz tek baþýna. Tayyip Erdoðan’ý bir deðer olarak görmediniz.
Bakýn, onu Ýslam dünyasýnýn yüreði öyle gördü. Bütün Ýslam coðrafyasýnýn sokaklarýnda o, sevgi halesiyle kuþatýldý. Siz ise bunu, Batýlýlarýn gözüyle gördünüz, “Ýslam sokaðýnda böyle kahramanlaþtýrmalar olur” gibi deðerlendirdiniz. Oysa o kahramanlaþtýrmalar bile bu coðrafya için bir “Güzel gün” arayýþýnýn sonucu idi.
Tayyip Erdoðan’ýn yüreðinden kopup gelen selamý Kahire sokaðý, Baðdat, Saraybosna, Mekke, Medine aldý, baþýnýn gözünün üstüne koydu, siz almadýnýz.
Bakýn, onu, Türkiye toplumunun büyük çoðunluðu anladý, siz anlamadýnýz. Toplumun büyük çoðunluðu onu, Menderes’i anladýðý gibi anladý, Özal’ý anladýðý gibi anladý, vefatýndan sonra Erbakan’ý anladýðý gibi anladý, siz anlamadýnýz. “Yedirmeyiz” sesleri sokaklarda çýnlarken, toplum, “Bu ülkenin geleceðini yedirmeyiz” demek istiyordu. Bu ülkenin, bu coðrafyanýn on yýllarýný yiyenler ve yerken bu ülkeye adanmýþ çocuklarý yiyenlerin farkýnda olmak demekti bu. Bir hesaplaþmanýn farkýnda olmaktý. Bu ülkede bir mücadele verildiðinin, bu mücadelede toplumun önünde olanlarýn bir tür “Kefenle yola çýkmýþlýk” duygusu içinde yürüdüðünün, Menderes’in, Özal’ýn çetin yürüyüþlerinin farkýnda olmaktý. “Yedirmeyiz” çýðlýklarýnýn neden izi düþmedi yüreklerinize, bir sorsanýza. Size hiç mi dokunmamýþtý bu “yeme” operasyonlarý? Nasýl dýþlayabildiniz toplumun bu çýðlýklarýný ve nasýl “yiyenler”le birlikte görünmeyi tercih edebildiniz?
Bu gerilimler ilk yaþanmaya baþladýðýnda “Ýslam’ýn ortak bütçesi” diye bahsettim cemaatlerden ve ayný ruhun siyasi alana yansýyan birikimlerinden. Bu ortak bütçeye zarar gelmemesi için uyardým durdum.
Ne yaptýnýz?
Ýslam coðrafyasýnýn sokaklarýndan farklý, ülkedeki büyük toplum yüreðinden “farklý bir yol” tutturdunuz.
Baþka yerlerde “izzet” aradýnýz. (Bu süreçte, hepimizin Nisa suresi 115 ve 139’uncu ayetleri biraz da kendimizi içine koyarak okumasýnda sonsuz yarar bulunduðunu düþünüyorum.)
Herkes hayretten donakaldý bir “dini cemaat!” CHP’yi destekleme noktasýna geldi diye. Nasýl bir misyon savrulmasýdýr bu.
Tayyip Erdoðan’ý yýkacak, Kemal Kýlýçdaroðlu’nu ayaða kaldýracaktýnýz, öyle mi? Oturdunuz, Tayyip Erdoðan’ý da deðerlendirdiniz Kemal Kýlýçdaroðlu’nu da ve Kýlýçdaroðlu’nu tercih ettiniz öyle mi?
CHP’yi bagajlarýndan arýndýrdýnýz içinizde. Acaba hakikat nezdinde de arýndý mý CHP?
Nereye yürüyorsunuz?
Tayyip Erdoðan’ýn yürüdüðü istikametten baþka nereye yürüyorsunuz?
Sizin bir inanç davanýz var mýydý ve o yolda nasýl üstünü çizdiniz Tayyip Erdoðan’ýn?
Tayyip Erdoðan, ne kadar kývrandý bilmiyorum, sizinle ilgili bir duygu yýkýmý yaþarken?
“Alný secdeli insanlar”ýn kýlýcýnýn kendisine yöneldiðini gördüðünde, bunun sebebini anlamaya çalýþýrken ne kadar kahroldu.
Tayyip Erdoðan þimdi mukabelede bulunuyor. Zaman zaman yüreðinin sancýlandýðýný tahmin etmek zor deðil. Ne de olsa beyt’ül mal duygusu orada bir yerlerde depreþip duruyor. Hazreti Ömer, Osman, Ali ne kadar üzülmüþlerdir hançerlendiklerinde... Bir “Müslüman” tarafýndan...
Ne yaþýyoruz arkadaþlar farkýnda mýsýnz?