Baþlýk, iç siyasete dönük deðil, merak etmeyin. Kendi içimizde seçimlerimiz ne olursa olsun, bir þekilde var olmayý sürdürürüz, ama, dünya, tahmin edilenden daha aðýr bir krizin içine doðru yuvarlanýyor, derdim, “alarm sireni” çalmaktýr...
Beyazsaray Sözcüsü, Josh Earnest, önceki gün, “Gazze’den Ýsrail’in içine karþý düzenlenen roketli saldýrýlarý kýnýyoruz” açýklamasý yaptýðýnda, son 48 saatte Gazze’de ölenlerin sayýsý 32, yaralýlarýn sayýsý ise 138 idi. Çocuk ve kadýnlar, gençler, yaþlýlar...
Ýsrail’in “ýrkçý” siyaset sonucu yýllardýr 2 milyon insaný bir açýk hava cezaevinde yaþamaya zorlamasý, en ufak bahanede doðrudan sivil yerleþim birimlerine bomba yaðdýrmasý demek, Amerikan yönetimi açýsýndan “kýnanacak” ölçüde anlam ifade etmiyor. Baktým, Ýngiltere, Fransa, Almanya baþta Avrupa ülkeleri, “mýrýldanýyor”, taraflara “itidal tavsiye” ediyorlar... Halkýna karþý kimyasal silah kullanmýþ Beþar için BM Güvenlik Konseyi’ni kilitleyen Rusya ve Çin’e kulak kabarttým, ses yok!..
Ne olduðuna iliþkin bir rakam vereyim: Ýsrail-Gazze çatýþmalarý 2006’dan bu yana sürüyor, bugüne kadar Ýsrail tarafýndan hemen tamamý asker 39 kiþi öldü, Gazze tarafýndan ise çoðunluðu sivil 4.263 kiþi hayatýný kaybetti. Dünya, sapýna kadar meþru 2006 Filistin Genel Seçim sonucunu kabullenseydi, bu insanlar yaþýyor olacaktý.
Gazze’liye “bu partiye oy veremezsin” diyen adaletsiz bir dünyada yaþýyoruz ve “yeni dünya düzeni” diye adlandýrýlan “yeni-emperyalizm çaðý” merkezde yer almayan uluslara yaþam hakký tanýmýyor.
Hangi mahalleden baktýðýnýza baðlý...
Parasýz yatýlý okulun yatakhanesinden yetiþtim, bu nedenle, hayatým boyunca bir “mahallem” olmadý! Yaþadýðýmýz coðrafyaya, bir türlü belirli bir mahallenin gözlüðüyle bakamýyorum. Ne, “bu Araplar’dan bir þey olmaz” deyip, “Beyaz Türk” sohbetlerinin þehvetine kaptýrabiliyorum kendimi, ne de, yaþanýlanlarý dinler arasýndaki bir hesaplaþmanýn kanlý bilançosu olarak görebiliyorum.
Bildiðim tek gerçek, Müslüman coðrafyanýn “emperyalist” bir saldýrýyla karþý karþýya olduðu, bunun da arkasýnda enerji yataklarýna hakimiyetten küresel “savaþ lobilerine” uzanan bir zincirin bulunduðudur.
Bakýn, biz burada, sýnýrlarýmýzdaki “örtülü savaþýn” neresinde olduðumuzu tartýþýrken, Ýran, hava kuvvetlerinde görevli Albay,Alemdari Murcani’nin Irak’ta “Þii kutsal mekanlarýnýn korunmasý görevinde” öldüðünü resmen açýkladý. Ne iþi vardý Irak semalarýnda?.. Amerikan yönetimi, kendini halife ilan eden IÞÝD lideri Baðdadi’nin Washington ile Baðdat arasýnda 2008 yýlýnda imzalanan anlaþma gereði 4 yýl tutuklu kaldýðý Irak’taki Amerikan cezaevinden Iraklý yetkililere teslim edilmesini ve 2009 yýlýnda da serbest býrakýlmasýný açýklayamadý!.. Neden?..
Kuveyt halký bir haftadýr, her teravih namazý sonrasýnda sokaða dökülüyor, ülkedeki yolsuzluk sistemine karþý mücadele eden demokrat muhalif lider Müsellem el-Barak’ý yattýðý cezaevinden çekti aldý, dünya medyasýnda tek sütunluk bir haber bile yok, niçin?.. Suudi insan haklarý savunucusu avukat Velid ebu el-Hayr düzmece mahkeme ile 15 yýla mahkum edildi, nerede, Batý’nýn anlý-þanlý insan haklarý savunucularý? Fas’ýn 26 yaþýndaki rap müzik sanatçýsý El-Hakit, ülkedeki sistemli iþkence ve yolsuzluk ekonomisine þarkýlarýyla karþý çýkýyordu, 4 ay hapse mahkum oldu, baktým, hiç deðilse Fransa’dan bir ses çýkar mý diye, “çýt” yok...
Bölgeye baktýðýmda yalnýz IÞÝD ve Hizbullah’ý görmüyorum, Müslüman Kardeþleri de... Orada, çaðdaþ demokrasi, insan haklarý için kendini feda eden insanlarý görüyorum, ama petrol emirleri ve günümüz despotlarýyla kol kola girmiþ emperyalizmin bu insanlarýn hayallerini boðduðunu da izliyorum.
En kýymetli varlýðýmýz: Demokrasi...
Nisan 2007 ve Aralýk 2013’de demokratik siyasal meþruiyeti temsil eden R.Tayyip Erdoðan’ýn arkasýnda durdum, yarýn iktidarda baþkasý olsun, ona da darbe giriþimi yapýlsýn, onun da arkasýnda dururum. Söyledim, benim mahallem yok... Bu nedenle, Selahattin Demirtaþ’ýn giderek Türkiyelileþen portresini dikkatle izliyor, oylarýný yüzde 10 barajýna çekmesinin memleket için hayýrlý olacaðýna inanýyorum... Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nun iyi bir yarýþ çýkarmasýný, muhalefetin “demokratik umutlarýný” canlý tutmasýný arzu ediyorum...
Bilin ki, mesele, ne Erdoðan, ne Ýhsanoðlu, ne de Demirtaþ meselesidir...
Emperyalizm ve onlarýn iþbirlikçileri demokrasimizi istemiyor, demir leblebi olduk...