O dönemdeki ismiyle Sosyal Sigortalar Kurumu’nda 1995 yılında müfettişliğe başlamış ve temel eğitim tamamlandıktan sonra da değerli üstadım SGK emekli Başmüfettişi Necmettin Noyat ve müfettişliğe birlikte başladığım dostum SGK Başmüfettişi Hasan Hüseyin Kanar’la birlikte ilk turne yerimiz olan Zonguldak’a gitmiştik. Zonguldak Türk sosyal güvenlik hayatında önemli şehirlerden birisi ve aynı zamanda sosyal güvenliğine en fazla sahip çıkan bu konularda oldukça bilinçli bir ilimizdi. Halen de emeğin ve emekçinin en çok söz sahibi olduğu ve insanların sosyal güvenliğine sahip çıktığı bir kentimizdir. İlk görevlerimden birisi de, bir vatandaşımızın “babasından yetim aylığı alan bir hanımın resmi nikahı olmadan bir kişi ile birlikte yaşadığı ve devleti, SSK’yı dolandırdığı vs” konulu bir soruşturma idi. Tabi konuyu üstadımın nezaretinde soruşturdum ve o zaman mahcup bir şekilde utana sıkıla hanımefendinin ifadesini aldım. Hanımefendi konuyu hiç uzatmadan, olayı kabul ettiğini belirterek biraz da bilmişlikle bundan da hiç bir sonuç çıkmayacağını söyleyip gülmüştü. Arkasından da, ben bu ihbarı kimin yaptığını da biliyorum, neden yaptığını da biliyorum diyerek gayrı resmi sebeplerini de anlatmıştı.
Gerçekten de raporumuzu yazarken, “her ne kadar yapılan ihbar doğru ise de, o dönemdeki mevzuata göre aylığının iptal edilemeyeceğini ve yasada buna ilişkin bir hukuki müeyyide olmadığını sonuç olarak yapılacak işlem olmadığını belirtip dosyayı kapatmıştık. Yıl 1995 idi. Gerçekten raporu yazarken içim burkulmuştu ama yapacak bir şey yoktu. Aradan yıllar geldi geçti. Yüzbinlerce insanımız vatandaşımız eşinden anlaşmalı boşanarak, tabiri caizse eski eşiyle aynı evde yaşayarak babasından veya annesinden aylık aldı ve halen de almaya devam ediyor. Yıl olmuş 2012 ve biz halen aynı konuyu konuşuyoruz.
Bu sorunu çözmek için sosyal güvenlik reformu yapılırken “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır. “ hükmü getirilmek suretiyle anlaşmalı boşanmaların önüne geçilmesine çalışılmıştır. Ancak bırakın azalmasını, anlaşmalı boşananların sayısı hızla artıyor ve artmaya da devam ediyor. Bu hükmün Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiş ve Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilmiştir, yani hukukidir.
Şimdi bir kaç yıldan bu yana ihtiyacı olduğu için bahanesiyle eşinden anlaşmalı boşanıp yine karı-koca hayatı yaşayanları sevimli göstermeye çalışırsak, diğer sigortalıları ve emekçileri tek kelime ile “(argo tabir için özür diliyorum) enayi veya keriz” yerine koymuş oluruz. Yada diğer bir tabirle ihtiyaç sahibi olup onuruyla, emeğiyle geçinmeye çalışan diğer yurttaşlarımız enayi mi?
Ben fikrimi baştan söyleyeyim; bu şekilde sırf yetim aylığı almak için eşinden anlaşmalı boşanıp aynı evde karı-koca hayatı yaşayarak SGK’dan yetim aylığı alınmasını doğru bulmuyorum. Ancak eylemli birlikte yaşamanın tam ve sağlıklı olarak tespit edilmesi gerekiyor.
Yargıtay 10. HD vermiş olduğu E. 2011/3204, K. 2012/7564 ve T. 30.4.2012 sayılı kararında konuyu hukuki açıdan irdeleyerek “ Eşlerin boşanma iradeleri gerçek/samimi olsun veya olmasın, eylemli birlikteliklerini 5510 sayılı Kanunla getirilen yeni düzenleme sonrasında da sürdürdüklerinin veya söz konusu düzenlemeden itibaren anılan tür ve nitelikte bir beraberliğe başladıklarının kanıtlanması durumunda, hakkın kötüye kullanımının varlığı kabul edilerek ilgililere gelir/aylık tahsisi yapılmaması, bağlanan gelirin/aylığın da kesilmesi gerekir. Bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.......
....... 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Anayasa’nın 20’nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı ve aydınlatıcı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahalle/köy muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır” demiştir.
Yani Yargıtay kimseye anlaşmalı boşanıp yetim aylığı alarak kocanızla birlikte yaşayın demiyor. Sadece SGK’na birlikte yaşandığını doğru düzgün tespit ettikten sonra maaşını kes diyor. Sözün kısası SGK hepimizin ve hep birlikte sahip çıkmalıyız.
twitter/resulkurt34