Anlatacak bir hikayeniz olmalý

Yýllar önce yatak imalatý yapan bir arkadaþýma yüksek fiyat biçtikleri bir modelle ayný özelliklere sahip olduðunu düþündüðüm bir baþka model arasýnda ne fark olduðunu sorduðumda bana pahalý olanýn anlatýlacak hikayesi olduðunu söylemiþti. Ve eklemiþti, anlatýlacak hikayesi olan her þey daha pahalý olur diye.

Gerçekten de öyle fazla para ödediðimiz her þeyin bir hikayesi var. Kalite fiyatý bir birim arttýrýyorsa, hikaye iyi anlatýlabildiði, alýcýsýnýn anlam dünyasýnda kendisine yer bulabildiði takdirde fiyatý sýnýrsýz sayýda katlayabiliyor. Fabrika malý üretiyor, reklamcý kurgulayabildiði hikayeyle fiyatý belirliyor. En iyi hikaye anlatabilen en yüksek fiyata mal satabilen oluyor.

***

Mallarý pazarlamak için kullanýlan bu yöntem devletlerarasý iliþkiler için de geçerli. Ýyi bir hikayeniz varsa piyasa deðeriniz daha yüksek oluyor, inandýcý bulunuyorsunuz, ikna kabiliyetiniz, moda deyimiyle yumuþak gücünüz artýyor. Elde etmek istediðiniz ya da korumaya çalýþtýðýnýz çýkarlar için çok fazla pazarlýk etmek zorunda kalmýyorsunuz.

Tehdit ve mükafat elinizin altýnda bulunmasý gereken ama istisnai olarak kullanýlan bir yöntem haline dönüþüyor. Pek çok sorununuzu hikayenizin etkileme gücüyle çözebiliyorsunuz, hatta normal þartlar altýnda sorun olmasý gereken pek çok konu sorun dahi olmuyor. Sorunlarýnýz olgunlaþmadan ortadan kalkýyor. Muhataplarýnýz sizin üzmek, kýrmak istemiyor.

Türkiye’nin uzun yýllar en önemli hikayesi coðrafi konumu oldu. Özellikle boðazlara sahipliðinden kaynaklanan siyasi piyasa deðerini kullanarak pek çok çýkarýný koruyabildi. En zor zamanlarda bile tavizler kopartabilmeyi, ayakta kalabilmeyi, ülkesine yönelik tehditleri bir büyük devleti diðerine karþý kullanarak bertaraf edebilmeyi baþardý.

Batý ile Doðu arasýnda denge unsuru olduðunu anlatabildi. Çünkü anlatýsýnýn alýcýsý vardý, Soðuk Savaþ sýrasýnda coðrafyasý büyük devletlerin stratejilerinde anlam ifade ediyordu, üstelik de deðerliydi. 1990 yýlýnda bu deðerini tam yitirecekken imdadýna Saddam Hüseyin yetiþti, çok geçmeden de kale sanýlan Sovyetler Birliði çöktü.

Türkiye yeni dünya düzeninde önce güneyinde, sonra da Doðu’sunda ortaya çýkan stratejik, yani aslýnda zihinsel boþluðu doldurabilecek hamleler yaptý ve baþarýlý oldu. Sorunlarý çözmedi tabii ki ama dünya siyaset sahnesindeki deðerini koruyabildi. Her istediðini elde edemese de temel çýkarlarý görmezden gelinmemesi gereken ülkeler kategorisi içinde kaldý.

11 Eylül saldýrýlarýyla zihinler bir kez daha karýþýnca Türkiye de kendini yeni duruma göre ayarladý. Coðrafyasýndan çok siyaset yapýþ biçimini aþama aþama kullanmaya baþladý. 2002 seçimleriyle iktidara taþýnan AK Parti’nin yönettiði Türkiye’nin yarattýðý emsal, uyguladýðý politika dünya siyaset sahnesindeki yeni anlatýsý oldu. Kendisi için belki de el yordamýyla bir hikaye yazdý.

Ýslam ve demokrasiyi bir araya getiren, Batýlý ama Batýcý olmayan, sorun yaratan deðil sorun çözen, güvenlik tüketen deðil güvenlik üreten bir ülke olarak algýlandý. Ekonomik performansý, çatýþma çözüm potansiyeli, siyasi üslubu dýþarýdan bakanlarý etkiledi. Akademik cemaat Türkiye çalýþmaya, gazeteler ve dergiler Türkiye’yi olumlamaya baþladý.

***

Ancak bu algý önce Ýsrail-Türkiye iliþkilerinde yaþanan sarsýntýlar, kronik sorunlarýný çözmekte yaþadýðý sýkýntýlar ve demokrasisindeki týkanýklýklar yüzünden zaman içinde deðiþti. Bu yazýnýn kaleme alýndýðý Toronto’da bile Türkiye markasýnýn bir kaç yýl önceki deðerine sahip olduðunu söylemek imkansýz.

Türkiye’nin kendisini deðiþtirmesi, üslubunu ve demokrasisini rayýna oturtmasý gerektiðine þüphe yok. Belli baþlý sorunlarý konusunda da atýlým yapmasý þart. Fakat asýl yeni bir hikaye bulmasý, kendini dünya siyaset sahnesinde anlatmasý gerekiyor. Mülteci trajedisi de kendisine bu imkaný veriyor. Ülkesinde barýndýrdýðý 2 milyondan fazla insana karþý gösterdiði insani tutumu sürdürmesi, eksiklerini gidermesi ve yaptýklarýný dünyaya göstermesi lazým.

AB üyesi pek çok ülkenin insani açýdan büyük sýnav verdiði ve ne yazýk ki sýnýfta kaldýðý bir dönemde Türkiye’nin hikayesi çok daha fazla anlam ifade edecektir. Sorunu siyasallaþtýrmadan, Esad’ýn gidiþine ya da güvenli bölge kurulmasýna baðlamadan anlatýlacak yalýn gerçekler Türkiye algýsýnýn deðiþmesine, dünya siyaset sahnesinde sesinin duyulmasýna yol açacaktýr...