Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az

"Seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla Haziran seçimlerinde propaganda yapan HDP’den başkanlık sistemi konusunda farklı sesler çıkmaya başladı. 

Önce sözcüsü Bilgen sonra Fırat ve Doğan başkanlık sisteminin tartışılabileceğini söylediler. Her ne kadar parti sözcüsü Bilgen çark ettiyse de eş başkan tutumlarının değişmediğini söylediyse de anlaşılan o ki kendi içlerinde bile ortak bir görüş mevcut değil.

Hoş başkanlık sistemine muhalefetleri de sırf Erdoğan istediği için yapılan muhalefetten ibaret.

***

Yoksa başkanlık sistemi ne cumhuriyete ne de demokrasiye aykırıdır. Bunu onlar da biliyorlar. Ama HDP kendi kendine karar veren bir parti olmadığı için birileri tarafından yönlendirildiği için ne ülke çıkarını ne de haklarını savunduklarını iddia ettikleri Kürt vatandaşın çıkarını zerre kadar düşünmüyorlar.

Düşünüyor gözüküyorlar, edebiyat parçalıyorlar ama gerçekte ise hem ülkenin zararına olan hem de Kürt vatandaşı mağdur eden politikalar peşinde koşuyorlar.

Özellikle de terör konusunda takındıkları ve hâlâ sürdürdükleri politika ile meşruiyetlerine gölge düşürüyorlar!

Oysa siyaset sorun çözmek için yapılır sorun olmak için değil.

***

Halbuki HDP’nin bu siyasi gücüyle yapabileceği çok şey var. Yeter ki kendileri düşünsünler, yeter ki ülkeyi ve seçmenlerini düşünsünler.

Salı günü yayınlanan yazımda HDP’ye hitaben demiştim ki: “Eğer Kürt sorunun çözmek istiyorsan cumhurbaşkanı ve AK Parti ile savaşı değil diyalogu tercih et. Terör örgütüne sırtını dayama, dış güçlere güvenme, Türkiye’nin partisi ol.”

Evet cumhuriyet tarihinde Kürt sorunuyla ilgili en köklü adımları atan cumhurbaşkanına karşı HDP’nin takındığı tavır anlaşılabilir gibi değil.

Bu iş siyasetle çözülecekse -ki siyaset yaparak buna işaret ediyorlar- önlerinde AK Parti dolayısıyla cumhurbaşkanıyla uzlaşmaktan başka yol yok.

***

Yeni anayasa ve başkanlık sistemine gelecek olursak.

HDP’nin katkısıyla darbe anayasasından kurtulmak pekâlâ mümkündür. Siyasi kararlarında birilerinin vesayetine hayır deyip kendileri olurlarsa benim kanaatim odur ki sivil anayasa hazırlanmasında olumlu rol oynayabilirler.

Geçen dönemde kurulan uzlaşma komisyonu başarısız olmuştu. Çünkü CHP’nin ve MHP’nin ilk dört madde ısrarı ve devletçi anlayışları özgürlükçü bir anayasa yazılmasına engel olmuştu.

HDP daha özgürlükçü idi.

***

Şimdi bu yeni dönemde partiler arasında kurulacak bir komisyonunun varacağı bir yer yoktur. Bence AK Parti ve HDP anlaşabilir ve 330’un üzerinde bir oy ile yeni anayasayı referanduma götürebilir.

Elbette ki AK Parti başkanlık sistemini önerecektir. Üstelik bu kez daha ciddi verilerle önerecektir.

Çünkü Türkiye’de başkanlık sistemini esas alan tek anayasa taslağını madde madde yazan ekibin başkanı kültür eski bakanı İsmail Kahraman bey başbakanın daveti üzerine İstanbul birinci bölge birinci sıradan meclise girdi! Bu değerli siyasetçi boşuna çağrılmadı meclise.

HDP, Erdoğan muhalefetini bir kenara bırakıp siyasi istikrarı garanti eden başkanlık sistemini kendi içinde artısıyla eksisiyle tartışmalı ve önümüzdeki dört yılı heba etmemelidir.

Çünkü bu siyaset ile HDP’nin barajı aşması artık hayaldir.

***

Aynı teklifim CHP için de geçerlidir.

Şimdi parti içi huzursuzluklar ve yeni başkan adayları zuhur etti.

Beyler! Bu anlayışla devam ettiği sürece başına kim geçerse geçsin bu parti ilerleyemez. Benzini bitmiş, balataları yanmış, radyatöründe su kalmamış bir aracın kaptanını değiştirseniz de o araç yürümez. Köklü bir rektifiye gerekir. Önemli olan parti politikalarını kökten değiştirip halkla buluşturmaktır.

CHP de HDP gibi kendisini belli kesimlere hapsetmiş bir partidir.

CHP de gerçekten sosyal demokrat olsa gerçekten sosyalist gerçek manada solcu olsa asıl özgürlükçü anayasa onlarla yapılır. Ama CHP bugün en az MHP kadar devletçi ve aşırı tutucu bir partidir.

7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri bütün siyasi partilere anlayabilirlerse fevkalade önemli dersler verdi.

Ne diyelim, ‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.’