Anne, bak ben hala hayattayım!

1901 doğumlu Milton Erickson dünyanın en önde gelen hipnoz uygulayıcısı teorisyeni ve öğretmeni olarak bilinir. Bilinçaltına hitabın duayenidir.

12 yaşındayken çocuk felci geçiren Milton Erickson hastalığın iyice ciddi bir boyuta geldiği günlerde doktorunun anne ve babasına söylediği sözlerle irkildi: "Oğlunuz muhtemelen bu geceyi çıkaramayacak." 

 Bu sözden daha çok etkileyen başka bir şey oldu küçük Erickson'u. O da annesinin hıçkıra hıçkıra ağlamasıydı. Kendi kendine düşündü; "Belki bu geceyi atlatmayı başarırsam annem bu kadar acı çekmez". Böylece o gecelik de olsa annesinin yüzünü güldürmek için hayata tutunmaya karar verdi. Büyük bir inançla o gece hayatta kalmak için dua edip uyudu.

 Ertesi sabah bir ses yankılandı evin içinde: "Anne, bak ben hala hayattayım!". Evdeki mutluluk seli o kadar büyük, o kadar önüne geçilemezdi ki Erickson ondan sonraki her gün anne ve babasının üzülmesini engellemek üzere bir gece daha dayanmak için direndi. 

Milton Erickson 1990 yılında, ardında insanların kendi sınırlarını aşmak konusunda ne kadar büyük bir kapasiteye sahip olduğunu anlatan pek çok kitap bırakarak 75 yaşında hayata veda etti.

Elbette ki insanız, elbette bir ömrümüz var. Elbette ölümün zamanı geldiğinde ne bir dakika ileri, ne bir dakika geri alınabiliyor. Ama insanın, kendisi gibi ölümlüler tarafından koyduğu sınırlara, "yapamazsın-edemezsin"lere karşı direnmek önemli olan.

 Bu Erickson'un hikayesiydi, peki sizin hikayeniz?

Hayat zorlaşmaya mı başladı? Bir şeyler ters mi gidiyor? Hiç üzülmeyin, hikayeniz güzelleşiyor. İnsanların yıllar sonra sizi anlatırken "Onun için her şey o kadar kötü gidiyordu ki, hiç başaramayacağını düşünmeye başlamıştık, ama o yılmadı, pes etmedi, vazgeçmedi, bizi de herkesi de şaşırttı" diye anlatacaklar siz vazgeçmezseniz.

 Bugün bir şeylerin ters gitmesi sizin elinizde değil, ama bunu değiştirmek için azmetmek sizin elinizde. 

Bugün yeni bir hafta başlıyor. Bugün, yepyeni bir başlangıç yapmak sizin elinizde.

 Değişim zor geliyorsa, nasıl olacak, nasıl değişecek, nasıl düzelecek diyorsanız bunun ilhamı da bir kardelen çiçeğinde gizli. 

Kış biterken bir kardelen çiçeği karın-buzun altından uzatır kafasını. Bunca kar-buz içinde bahar nasıl gelecek diye düşünmez.

 Ve son olarak; 

Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar.

 

Güzel haftalar, güzel baharlar...